İlke beni sürüklüyordu yine bir yerlere. Bu kız hiç mi yerinde durmaz ya? Dayanamadım ve sordum :
" Sayın İlke ar yu have kıçında pire?" Oh be bunu soramadan öleceğim diye çok korkuyordum. Bu soruma İlke cevap bile vermedi. Ay götüm .s.s.s
"İlke nereye gidiyoruz?" dedim vereceği cevabı beklerken. "Mina susar mısın" dedi. Daha sonra da falcıya dedi. Ben durdum ve muhteşem Türkçemi kullanarak dedim ki :
"Laga luga Lady Gaga bacım! Seninle her yere gelirim ama falcıya gitmem ben falcıda ne yapayım? Saçmalama bas geri hadi hadi"
" Senin için gitmiyoruz ama sende baktırırsın bir falına ne olacak ya." dedi İlke. Ben fala inanmam ki, çok saçma bir şey. Elini açıyorsun saçma sapan şeyler görüyorlar belki de uyduruyorlar birde üstüne. Bana göre dibine kadar mantıksızdı ama ses etmedim İlkeaşk'ım üzülmesin diye " Of İlke, peki İlke" dedim. Hadi bakalım bindik bir alamete gidiyoz kıyamete dedim içimden.
Sessizce ilerlerken İlkeaşk'ım " Sence bu seferki falımda Bora çıkar mı" diye sordu. Böyle bir soru sormasının iki nedeni vardı. Birincisi; daha önce her türlü falı denemişti, hatta İzmir'de papatya kıtlığı olmuştu(!). İkinci neden ise Bora'ya deliler gibi aşıktı.
Aşk demişken o da bana çok saçma geliyor ya! Lise iki olmama rağmen hayattan çok mu sıkılmış gibi duruyorum? Tabi ki de hayır ben hayatı bu saçmalıklarla değil, gerçeklerle yaşıyorum.
Onu üzmemek için "Tabii ki de çıkar sıkma tatlı canını." dedim. Bana buruk bir gülüş attı. Canım,bitanecik İlkeaşk'ım benim. O ego yığını Bora'da ne buluyor anlam veremiyorum ama bebişlik arkadaşım, canımdan bir parça olduğu için dost acı söyler misali gerçekleri söyleyiveriyordum ona. O artık bana alışmıştı ya, üzülmüyordu dediklerime.
Ben düşüncelere dalıp nereye gittiğimizi bilmezken İlke " Geldik kurbağa prenses" dedi. Lakabım galb galb ben. Besmele çekerek (Yaģmur'a selamlar. "Allah'ım besmele besmele besmele amin" diyen arkadaş) girdim içeri acaba bizi neler bekliyordu?
