Asla kendime güvenmediğim bir kurgudan merhaba.
İnşallah devam ederim de yazma hevesim gitmez diyorum.
Bu arada bir hikayeyle benzerlik falan olursa, bana yazın kaldırırım♡
İyi okumalar diyorum (♡˙︶˙♡)♡
☆
Atlas, oturduğu koltukta ders çalışırken bir anda zil çaldı.
"Zırrrrr!"
"Böyle bir zil sesim olduğunu bile bilmiyodum, kim lan bu?" Dedi Atlas kendi kendine. Gerçekten eve taşınalı 2 yıl olmuştu ve ilk defa zil sesini duyuyordu. Apartmandaki çoğu kişiden nefret ederdi ve arkadaşıda yoktu.
"Zırrrr!" Zil inat edercesine ikinci kez çalınmaya başlamıştı. Atlasın zaten ağrıyan kafası daha çok ağrımaya başladı ve bu Atlası sinirlendirdi.
"Geliyorum patlama!" Diye bağırdı koltuktan kalkarken, kapıya doğru. Kapıdaki her kimse onu duymuş olmalıydı ki durmuştu. Atlas sinirle üzerindeki kırıntıları yere silkeledi ve uzun süre oturmaktan dolayı uyuşmuş olan ayaklarıyla kapıya yürüdü.
Bir kaç adımdan sonra kapıya ulaşmıştı. Kapıyı açmadan önce kapı deliğinden dışarıya baktı. Üzerinde takım elbise olan, lüks görünümlü bir adam vardı kapıda. Atlas merak hissiyle kapıyı açtı.
Kapıyı açtığında adam yere bakmayı hemen bırakmış ve Atlasla göz teması kurmuştu. Bu onun için oldukça kolay olurken, Atlas için zordu çünkü adam zürafa gibiydi. Tamam, Atlas acayip uzun değildi ama boyu idare ederdi. 1,75 boyuyla bu adama bakmak için kafasını kaldırıyorsa, adam 1,90 falan olmalıydı.
"Merhaba Güney bey. Rahatsızlık verdiğim için üzgünüm ama acil bir iş çıktı o yüzden gelmek zorunda kaldım." Dedi adam. Atlas şaşırmıştı. Sonuçta o, kendisine bey denilebilecek kadar resmi bir işte çalışmıyordu.
"Kardeşim, kimsin bilmem ama yanlış kapıdasın. Hadi başka ka-" diyerek cümlesini tamamlayacakken, açılan kapıyla susmak zorunda kaldı Atlas.
"Ah- Kusura bakmayın lütfen. Çalışanım yeri karıştırmış olmalı." Dedi Siyah saçlı ve açık konuşmak gerekirse dünyadaki en yakışıklı adam. Atlas adamı bir baştan aşağı süzdü. Adamın üstünde siyah, büyük bir kazak ve altındaysa aceleyle giyildiği belli olan, siyah eşofman vardı. Parmaklarında yüzük detaylarınıda unutmamak gerek tabii! Her parmağında en az bir yüzük vardı ve boynunda da altın bir kolye vardı.
Atlas, gereğinden fazla süzdüğünü adamın öksürmesiyle anladı. Hemen toparlanırken, adam da olduğu yerde rahatsızca sallanıyordu. Önündeki çalışan ise şaşkınlık ve mahçuplukla Atlasa bakıyordu. "Çok özür dilerim! Sizi de uyandırmış oldum. Lütfen kusuruma bakmayın."
Atlas o an kendini kötü hissetti çünkü erken uyanmanın verdiği sinirle adama kızmıştı. Adam bir de hiç üzülmeden özür diliyordu. "Yok- yok, hiç sorun değil. Bende genellikle bu saatte uyanırım." Diye bir yalan söyledi Atlas. Karşısındaki kişinin kendini kötü hissetmesini istememişti.
Adam gülümseyip kafasını eğdi hafifçe. Ardından hızlı adımlarla, Atlasın karşı dairesinde oturan adamın yanına gitti. Elindeki bazı dosyaları ona verirken fısıltıyla birşeyler söyledi. Atlas ise tam o anda kapıyı kapatmıştı ayıp olmaması için. Hemen ardındansa kapının deliğine gözlerini dayamış ve dışarıya bakmaya başlamıştı.
"... Evet efendim, hemen halledeceğim." Dedi adam yine gülümseyerek. Karşısındaki kişiyse ona sadece bir gülümsemeyle karşılık vermişti. Adam hafifçe başını eğdi ve hızlı adımlarla alt kata indi. Atlasın ise bacakları ağrımaya başlamıştı ve sürekli onları
büküyordu. Ayaklarında ki ağrının geçmesi için bacaklarını bükerken karşıdaki adamın dikkatini çekmişti.Tam kapıyı kapatan adam, sesi duyunca gözlerini karşı dairenin gözlem deliğine getirmiş ve hafifçe gülümsemişti. Atlas hızla kapıdan uzaklaşırken kapı kapanma seside gelmişti. Daha ilk adama rezil olmuştu ya! Çok iyi bir başlangıçtı gerçekten.
Atlas ayaklarının yönünü hızla odasına çevirirken bir yandanda adamın yakışıklılığını düşünüyordu. Kesinlikle tanışması lazımdı o adamla!
Tabii, ilk önce gitmesi gereken bir işi vardı. Aslında işinin parası pek iyi değildi ama Hayri amcası ona sürekli para yolluyordu.
Hayri amca, Atlası ilk 18 yaşında, yani mahalleye ilk taşındığı zamanlardan tanıyordu. Kendisi zaten çoğu insan tarafından sevilen, tontoş bir amcaydı ve parası bol olduğundan herkese yardım ederdi. Atlasta yetimhaneden çıktığında ortada kaldığından ona yardım etmiş ve bir ev vermişti. Atlasın ona olan minnettarlığı ifade bile edilemezdi. Belki de o olmasaydı şuan bir köşede dilenen bir insan olabilirdi.
Kısaca hayatındaki herşeye onun sayesinde sahip olmuştu. Evi bile Hayri amcası hediye olarak almıştı. Evet, adam hediye vermek için ev alıyordu resmen ev!
Atlas, odasının bir köşesinde bulunan hayri amcasının fotoğrafına gülümseyip giyinmeye başladı...
ヾ(=`ω'=)ノ"
Atlas, sokak sanatçısıydı. Mahalledeki (6 kez taşınmıştı yani baya tanıdığı vardı.) herkes onun kim olduğunu bilirdi. Eğer ki bir boyama işi var ise herkes Atlası önerirdi.
Bugün de ona bir iş gelmişti ve bir binanın bir tarafını boyamıştı. İşini severek yapıyordu ama bazen sorun çıkabiliyordu. Mesela, çizdiği şeyleri beğenmeyip parasını vermeyenler. Atlas ise bunun üzerine karşısındaki kişiyle kavga edip parasını alıyordu.
Atlas'ın şuanda yaptığı şeyler hakkında bir fikri yoktu. Mutfakta yaptığı keki süslerken aklına gelmişti yaptığı şeyleri
sorgulamak. Napıyordu? Atlas şu ana kadar hiçbir yeni taşınan komşusu için kek yapmamıştı. Hatta kek yapmayı bırakın gidip merhaba bile dememişti.Ama işte, hoşlantı herşeyi yok ediyordu. Karşısındaki adam acayip yakışıklıydı. Tamam, Atlas fena değildi ama bu adam ona bin basardı.
Atlas daha fazla düşünmeyi bıraktı çünkü düşünürse vazgeçeceğini biliyordu. Bu yüzden yaptığı kekten 2-3 dilimini bir tabağa koydu. Koyduğu tabağın yanına da çatal ekleyince tamamdı. Tabağı eline aldı ve tavşanlı terlikleriyle kapıya ilerledi. Demir kapıyı açtığında koridorda ki sensörlü lambalar yandı. Üstüne başına bile bakmadan elindeki tabakla birlikte karşı daireye ilerledi. Zile basmadan önce heyecanla bir nefes aldı ve zili çaldı. Aynı saniyede Atlasın kafasında kaçma planları kurulmaya başlandı.
Üçe kadar sayayım, açmazsa kaçarım. 1... 2...-
Atlas tam üç diyip kaçacakken kapı açılmış ve karşısında yeni spor yaptığı belli olan adam çıkmıştı. Üstü başı terliydi ve hızla nefes alıp veriyordu. Büyük ihtimalle çalan zil sporunu yarıda bırakmasına sebep olmuştu.
Adam önce kaşları çatık bir şekilde Atlası süzdü, neden geldiğini merak ediyordu. Yüzünden aşağı indiğinde ise sebebini anladı ve yüzüne bir gülümseme yerleşti.
"Ah..! Benim için mi? Çok sağolun, gerek yoktu.." demişti adam derin sesiyle. Atlas 2. Defa duyduğu sesle bayılacak gibi olmuştu. İlk konuşmalarında fazla dikkat etmemişti sesine ama acayip iyiydi. Bir insanın herşeyiyle mükemmel olması imkansız diye düşünürdü Atlas hep. Ama karşısındaki adam bunu reddedercesine karşısına çıkmıştı.
"Ne demek! Yeni komşumu tanımak istedim. Ben Atlas!" Dedi heyecanla Atlas. Şuan fazla çocukça görünse bile umrunda değildi çünkü kalbi küt küt atıyordu. Heyecandan bayılabilirdi şuraya.
"Bende Yankı. Memnun oldum tanıştığıma." Dediğinde, Atlas ismini öğrendiği için sevinç dansları atmak istiyordu. Ayrıca adamın ismi bile güzeldi ya!
"Bende memnun oldum!" Dedi Atlas mutlulukla. İçi içine sığmıyordu ve sadece ismini öğrendiği içindi tüm bu sevinç. Atlas, küçücük şeylerle bile mutlu olabilen bir insandı. Daha sonra ise Atlasın gözlerini sonuna kadar açtıran bir söz duyuldu boş koridorda.
"Tabağı boş göndermek olmaz, içeri gelmek istemez misin?"
☆
1000 kelimeyi 1 haftada yazabildim AKZJAKZNIS
Umarım beğenmişsinizdir♡
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere, bayy!! (´。• ω •。') ♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yetimhane |Gerçek ailem, bxb|
RandomAtlas, hayatı boyunca yetimhanede büyümüş bir insandı. Yetimhaneden ayrıldıktan sonra kendine bir hayat kurmuş, çalışmaya başlamıştı. Hayatı tam olarak mükemmel giderken bir aile klasiği ile karşı karşıyaydı. 💗homofobikler kış kış💗