3

114 18 29
                                    

''Bu akşam çok kalabalık,'' dedi Jimin otururken. Jungkook da etrafa şöyle bir baktı, ''Evet.'' dedi ve Jimin'e baktı. ''Pazar akşamları hep kalabalık olur ama bu akşam birkaç gösteri olacak. Onun da etkisi var.''

Jimin merakla baktı. ''Ne gösterisi?''

Bu sırada, sahnenin etrafındaki perde aralandı ve dört tane direğin etrafında ikisi erkek, ikisi kadın olmak üzere dört dansçı çıktı. Jungkook kıkırdadı. ''Direk dansı.''

Bu sırada etrafı coşkulu çığlıklar, bağırışlar, ıslıklar sardı. Jimin de dikkatini sahneye verdi. Islıklar ve alkışlar eşliğinde direkte dans eden dört dansçıyı izledi. Kendisi de bir ara merak edip denemişti ama üzerine yoğunlaşmamıştı. Bildiği bir şey varsa gerçekten üstün bir çaba gerektirdiğiydi. Ve buradaki dansçıların kıvrak hareketlerini izlerken ne kadar yetenekli oldukları ortadaydı.

''Müşterilerimin ne istediği benim için önemlidir,'' dedi Jungkook bakışlarını sahneden çekerken. Tekrar Jimin'e bakıyordu. Jimin ise onun konuşmasıyla dikkatini ona verdi. ''Burada şarkı söyleyen ya da dans eden herkesi müşteri isteği üzerine davet ederiz. Biz onlara bu durumu iletiriz ve onlar da gelirler.''

''Bence en iyisi bu,'' dedi. ''Hem müşteriler memnun hem sahne alan.'' dediğinde Jungkook kaşlarını kaldırdı. Jimin kıkırdadı, ''Bir de sen tabii.''

Birkaç saniye sessizlikte Jungkook aklına gelen şeyle merakla sordu, ''Sen... hiç direk dansı denedin mi?'' Jimin ise onun sorusuna karşılık kıkırdadı. Jungkook bir anlığına onu direk dansı yaparken hayal etti. Bu gerçekten akıl sağlığı için tehlikeliydi, çünkü Jimin'in vücut hatlarının ne kadar harika olduğunu giydiği kıyafetlerden  bile anlıyordu. Uzun ve güzel bacakları vardı, beli incecikti. Ve.. ah, kalçası. Çok güzel kalçaları vardı, Jungkook bunun aksini iddia edemezdi. Bu adam çok güzeldi, hem de her şeyiyle.

''Daha önce merak edip denedim ama diğer dans türlerinde olduğu gibi bunun üzerine de çok yoğunlaşıp fazlasıyla emek vermek gerekiyor. Çalıştığım zamanlar buna pek vaktim yoktu ama...'' Kısa bir an sahneye baktı Jimin. Dansçılar profesyonelce kayıyordu direkte. Sonra Jungkook'a döndü, kendini parıldayan gözlerle izlediğini fark edince onunla biraz uğraşmak istedi. Hep karşısındakini zor duruma sokan Jungkook mu olacaktı? Jimin de gayet yapabilirdi. ''.. şimdi çalışmadığıma göre belki burada biraz pratik yaparım? Böylelikle hala bir şeyler yapıp yapamadığımı görmüş oluruz.'' dedi gülmemek için alt dudağını dişlerken.

Jungkook onun yüzündeki masum ifadeye bakarken kulaklarının duyduğu cümleler vücuduna sinyaller gönderiyordu. Sanki Jungkook'un barında direk dansı yapmaktan değil de burada bira içmek kadar basit bir şeyden bahsediyordu.

Yutkundu Jungkook. Aklında canlanan görüntüleri yok etmeye çalıştı. ''Sen ne zaman istersen,'' dedi. ''Sadece bana dans etmek istediğin günü söyle ve senin için burayı boşaltayım.''

Jimin dilini dudaklarında gezdirdi duyduklarıyla. Sonra Jungkook'a doğru yaklaştı, dudakları kulağına yaklaşınca mırıldandı: ''Bu kulağa eğlenceli geliyor,'' dedi. ''Eminim sen varken daha eğlenceli olur.''

Geri çekilmek için hareket etse bile, Jungkook buna izin vermedi. Eli Jimin'in belini buldu ve sardı sıkıca. Şimdi yüz yüzelerdi. Jungkook onun parlayan dudaklarına baktı, ardından gözlerine çıkardı bakışlarını. ''Beni tanımaya başlıyorsun,'' dedi kısıkça. Nefesi Jimin'in dudaklarına çarpıyordu. Jimin maratona çıkmış gibi atan kalbine lanet etti ve karşısındaki adamın dudaklarına indirdi bakışlarını. Nefesleri istemsizce hızlanmıştı.

Jungkook ona iyice yaklaştığında gözlerini kapattı, dudaklarında hissedeceği o hisse hazırdı. Jungkook'un onu öpmesini istiyordu. Bu yakışıklı adamın dudaklarını tatmak, ellerini onun saçlarına daldırmak istiyordu. Jungkook kollarıyla belini sarsın-

dancer in the dark | kookminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin