Baekhyun:
Park Chanyeol elimi sıkmamıştı fakat bu beni sinirlendirmekten çok keyiflendirmişti. Onun mağlubiyet ifadesinin üzerimde böylesine ferahlatıcı bir tesiri olacağını düşünmemiştim. Tutkunların gözleri bendeydi, hepsi de yeni bir liderin yolunu bekler gibi heyecanlı görünüyordu.
Chanyeol'un adamı dışarıdan oldukça kuvvetli ve sağlam görünse de taktik ve hız olmadan dövüş bir hiçlikten ibaretti. Grubumdaki çoğu dövüşçü onların takımındaki gibi kas yığınlarından oluşmasa da tekniğimiz sağlamdı. Zeka ve hız, gücün kontrolüydüler.
Kore'deki serbest dövüş takımlarının genelinde maçlar hayvan kapışmasından farksızdı. Ben de bu dövüşün ana çizgisini bozmadan içine sanat katmayı hedeflemiştim.
Ön izlenim olarak karşımda Park Chanyeol'un nasıl kıvrandığını ve yenilgiyi kabullenemeyip elimi dahi sıkmadığını düşünürsek serbest dövüş liderliğini onun elinden almak zor olmayacak gibiydi.
Seyircilerin gürültüsünü susturmak amaçlı anlık bir alkış yaptığımda birbiri arasında konuşmayı bırakıp bana odaklandılar. Takım arkadaşımın yani tabiri caizse 'cılız' çocuğumun bileğinden tuttum ve galibiyetine özel kolunu yukarı kaldırdım. Geneli ıslıklarla birlikte alkışladı, bazılarıysa tezahürat yaparak ismimi tekrarladı.
"Byun Baekhyun! Byun Baekhyun!.."
Yeterli dercesine ellerimi yukarı kaldırdım. Tüm bunlar olurken PCY çetesinin birtakım üyeleri de öldürecekmiş gibi süzüyorlardı beni. Onların tutkun olmadığını tam tersine grup üyeleri olduklarını kalıplı vücutlarından ve hepsinin aynı salaş tarz giymesinden anlamıştım.
"Evet bugünkü maçta epey şaşırdınız, yeni ve taze bir kan görmeye alışkın olmasanız gerek..."
Tekrar gözlerim PCY'nin adamlarına takıldığında tehditkar suratların daha da keskin bir hal aldığını fark ettim. Tahminimce bu mekandan ayrıldığım zaman bir sorun çıkartacaklardı. Bu ihtimalin yüksek olduğunu sezip izleyicilere döndüm ve:
"Ah unutmadan, her an ağlayacakmış gibi duran arkadaşlar da var aramızda."
Dedim. Gözlerimi tekrardan onlara diktiğimde dövüş tutkunları da benim baktığım yere doğru yöneldi. Üyeler böyle bir şey beklemediği için afalladı, çok fazla insan olduğu için sessiz kalmakla yetindiler ve çok geçmeden tıpkı liderleri gibi öfke içerisinde alandan ayrıldılar. Olası bir tehlikeden adamımı şimdilik korumuştum.
Derin bir nefes verdim ve hiçbir şey olmamış gibi konuşmaya devam ettim."Eminim tek kazanımlık bir maç sergilediğimizi ve hafızalardan silineceğimizi düşünenler olacaktır. Hak veriyorum, bir süreliğine unutmuş gibi olacaksınız."
Kimisi birbirine agresifçe bir şeyler söylüyor kimisiyse merakla cümlelerimi dinliyordu. Herkesin farklı telde olduğu bu tür karmaşık ortamları seviyordum, bana ilham veriyordu.
"Böyle konularda fazla konuşmayı sevmiyorum, sadece olacakları izleyin."
Hafiften gülümsedim ve heyecan dolu tutkunların ıslıkları, alkışları ve bazılarının yuhalayan karşıt bağırışları eşliğinde oradan ayrıldım. Takım arkadaşımı destekleyenler onun etrafında toplanıp kabaca tebrik ederken ben de arabaya bindim ve yıllardır şoförüm olan Sehun'a dönerek kaportadan vişne kırmızısı ojemi vermesini istedim. Serçe parmağıma genelde bu ojeyi sürüp dururdum, özellikle de kendimi iyi hissettiğim zamanlar.
Takım elbiseli şoför gözlerini bana diktiğinde yarısı soyulmuş ojenin üstünden geçtim. Bunun üzerine Sehun da hoşnut olmuş biçimde gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cherryblood ㊕ chanbaek
RomanceRakip serbest dövüş takımlarından oluşan iki taraf. Park Chanyeol daha önce hiçbir maç kaybetmemişken karşısına çıkan Byun Baekhyun ve çetesi onu düpedüz etmiştir. Chanyeol zapt edemediği hırsıyla Baekhyun'un düşman rakibi haline gelir. + yan çift k...