1. Bölüm

712 24 14
                                    

Korkarak girdiğim salona doğru yavaşça adımladım. Ne kadar korksam da bu iş benim için önemliydi. Eğer insansanız ve beş kuruşsuz yaşamaya çalışyorsanız hayattan çok şey beklemeyin.

Yirmi iki yaşında bir genç olarak para kazanmalı ve geçinmeliydim. Ailemle aramı ayıralı neredeyse on yıl olmuştu ve bu on yıl içinde yaşadıklarımı bir ben bilirdim.

Derin bir nefes aldım ve adımımı binanın içine attım. İçeri girmemle yüzüme efil efil esen ter kokusuyla kusmamaya çalışarak ve olabildiğince normal bir ifadeyle salona ilerledim.

Etraftaki kaslı insanlar bir tık ürkmeme neden olsada yürürken spor salonunun içini izlemeye devam ederek Mustafa abinin yani bana bu işi bulan adamın odasına doğru ilerledim.

Büyük bir uğultu kulaklarımı doldururken kollarından, boynundan, bacaklarından... Bakabildiğiniz ve görebildiğiniz her yerinden damar fışkıran adam elindeki haltere ne kadar ağırlık takmıştı bilmiyorum ama büyük bir gürültüyle ve tabir edebildiğim türde biraz böğürerek halteri yere düşürmüştü.

Bakışları durmuş bana bakarken garip bir ifadeyle bakışlarını üzerimden çevirmedi. Ne? Dercesine kafamı sallarken ellerini gözlerine götürdü ve ovuşturdu. Tekrardan halteri ellerinin arasına alırken sanki hiç bakmamış gibi tekrardan halteri kaldırdı.

Dişlerini sıkmış büyük bir nefes vererek halteri kaldırdı ve birkaç süre öylece kaldı. Daha fazla bu görüntülere gözlerim dayanamazken yürümeye devam ettim.

Bazı insanlar elinde dambıllarla, bazıları halterlerle, bazıları matların üstünde mekik şınav çekerken kendi hantallığıma bir kez daha göz devirdim.

Evden çıkıp iki adımlık yere ekmek almaya bile üşenirken ben mi mekik, şınav çekip bir de tonla ter döküp spor yapacaktım. Asla! Tembellik ve hantallık benim hayat mottomdu bir kere bu da benim sporumdu ne var yani?
(Yazarınızda bu mottoya harfiyen ve hiçbir adımını atlamadan uyuyor :q)

Derin bir nefes verdim ve karşımdaki kapıya tıklayarak içeriye girdim."Mustafa abi." Masanan başında üzerinde sporcu atletiyle elindeki kağıtlara bakan Mustafa abiye gülümsedim. Kırk beşinde olmasına rağmen sıkı vücuduyla karşımda dururken gülümseyerek kafasını kağıtlardan kaldırdı ve ayağa kalkarak yanıma doğru adımladı.

"Koçum benim!" Kolları nefesimi kesercesine boynuma dolanırken sırtıma vurulan sert avuçla ben de Mustafa abiye daha nazikçe sarıldım!

"Mustafa abi boğuldum sanırsam şimdi de bayılacağım." Kolları gevşerken büyük avuçlarını sert bir şekilde omuzlarıma koydu. Bedenim aşağı doğru düşerken gülmeye çalıştım.

"Kusura bakma evlat bizimkilere alışmışım sana da öyle sarıldım." Gülümserken omuzlarımdaki elini hafifçe sıkarak düşürdü ve kalktığı yere tekrardan oturdu.

Masanın hemen ucundaki karşılıklı iki deri sandalyeye oturup Mustafa abiye bakışlarımı çevirdim. "Abi ben artık hemen başlamak istiyorum işe."

Kaslı kollarını kağıtların üzerine koyup iki elini de çenesinin altına koyarak konuştu. "Başlamana daha neredeyse iki hafta var evlat. Hemen başlayım diyorsan eğer çalışabilirsin de."

Anlayışla gülümserken ellerim boynumdaki yandan çantanın kemerlerine gitti ve hafifçe sıktım. "Abi artık sıkıldım evde bir şey yapmamaktan. Belki burada kafamı dağıtırım. Evde durmaktan iyidir."

"Tamamdır o zaman." Ellerini çenesinden indirip önündeki kağıtlara gelişi güzel bakıp bakışlarını yüzüme çevirdi.

"Bizimkiler biraz dağ ayısıdır. Dikkat etsen iyi olur. Ha bu arada." Büyük bir bağırış kulaklarıma dolarken sıçrayarak kapalı kapıya baktım. "Bu seslere alışsan iyi olacak." Kahkaha atan Mustafa abinin yüzüne korkuyla baktım.

ŞAHDAMAR (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin