Gözlerimi açmadan başımın ağrıdan çatladığını hissedebiliyordum.
Güneş o kadar sıcaktı ki, gözlerimi bile zar zor açmıştım.Fakat birden bana doğru eğilen bir kafa görünce neye uğradığımı şaşırdım ve o an ki korkuyla yumruk attım.
Keşke atmasaydım.
"Ah..Tanrım buna ne gerek vardı!?"
"Ah..Ben..um..Özür dilerim.. Birden karşımda belirince sizden korktum"
Adam burnunu ovalayarak konuştu;
"Tanrım..Her neyse, Tercüman Park Arin siz misiniz?""Şey.. evet?"
"Memnun oldum(!) Ben çalışacağın ekibin Lideri Christopher Bang Chan. Kısa olarak Bang Chan diyebilirsin."
Gerçekten sıçmıştım. Hindistan'a ayak bastığım gibi ekip liderimin yüzüne yumruk atmıştım. Bir insan daha ne kadar aptal ve sorumsuz olabilirdi?
"Aman Tanrım ben çok özür dilerim..yani
yüzünüze yumruk attığım için..""Sorun değil. Fakat umarım bir daha olmaz" dedi ekip liderim hafif bir şekilde gülerek.
Olayların şokunu nasıl atlayamadıysam bir halk pazarında olduğumuzu şuan farketmiştim. Etrafa baktığımı görünce bir tüccar;
"Sıcaktan. Sıcaktan bayılmışsınız hanımefendi."
Ekip liderim Bang Chan, anlamaz gözlerle bana baktı. Bir tüccara, bir de bana bakıyordu. Çünkü tüccar doğal olarak hintçe konuşuyordu.
Tüccara bakarak Hintçe konuştum;
"Beni bu gölgeliğe siz mi getirdiniz?"
"Tabii ben getirdim. Hanımefendiyi yolun ortasında mı bıraksaydım?"
Adamı başımla onaylayarak kafamı tekrar ekip liderimize çevirdim.
"Ee ne diyor?"
"Sıcaktan bayıldığımı ve beni yolun ortasında bırakmak istemediği için gölgeliğe taşıdığını söylüyor"
Bang Chan anladığını belli ederek kafa salladı.
"Tamam öyleyse, artık buradan gidelim ve diğer ekip arkadaşlarıyla tanışalım Bayan Arin."
"Lütfen Arin diyin" diyip gülümsedim.
Bang Chan gülümseyip,
"Pekala Arin, hadi gidelim" deyip gülümsedi ve yürümeye başladı.Yerimden kalkıp üstümü silkeledim ve onu takip etmeye başladım.
Etrafta çok fazla fakir, kötü giyimli insanlar vardı. Hindistan sokakları genel olarak hep böyleydi. Annem hintli olduğu için gördüğüm bu manzaralara alışıktım.
Biz yürümeye devam ederken Bang Chan konuştu;
"Kaç dil biliyorsun Arin?""Şuanlık tam olarak 5. Ama 6.yı öğrenmek üzereyim" diyip gülümsedim.
"Vay be, Hangi diller peki?"
"Korece,Hintçe,İngilizce,Japonca, Fransızca ve biraz da çince"
Bang Chan anladığını belirterek kafa salladı. Yaklaşık 10 dakika daha yürüdükten sonra bir kamu binasının önünde durduk.
İçeri girdik ve 2.ci kata çıktık. Tam karşımızda ki odaya girdiğimizde içeride 1 kadın ve 1 erkek vardı. Sanırım bu insanlar ekibin geri kalan üyeleriydi. Toplam 4 kişiydik.
İçeri girdiğimizde, Odadaki adam bana hoşnutsuz, değerlendirici bir bakış attı. Bana baktığı andan itibaren rahatsız olmuştum.
Odada ki kız ise hoşnutsuz bir şekilde koltuktan oturuyordu. Gerçekten güzel bir kızdı.
"Tanrım! Sana daha ne kadar daha kadın çalışan istemediğimi söyleyeceğim Bang Chan!"
Tamam, rahatsız olmakta haklıymışım. Şimdiden tahminine göre bu adam erkekleri kadınlardan daha üstün gören bir aptalın tekiydi.
"Sakin ol Seokjin. Ve dediklerine dikkat et.
Bu, tercümanımız Park Arin.""Memnun oldum."
"Ah tabi tabi her neyse" dedi adının Seokjin olduğunu öğrendiğim adam. Onu şimdiden sevmemiştim.
Kız bana gülümseyerek konuştu.
"Ben Myoi Mina. Kriminoloğum."Karşılık olarak bende ona gülümsedim.
Diğer adam ;
"Kim Seokjin. Ekibin yöneticisiyim." dedi alaycı bir gülümsemeyle."Pekala, Tanışma faslı bittiyse toplantıya geçelim."
Yaklaşık 25 - 30 dakikalık bir toplantı yaptık.
Buraya gelmemizin amacı, Güney Koreli bir gazetecinin kaybolmasıymış. Adam buraya yeni makaleler yazmak için gelmiş fakat ondan yaklaşık 2 haftadır haber alınamamış.
Benim buraya geliş amacım tabii ki de yerel halkı soruştururken tercümanlık yapmamdı.Mina'nın geliş amacı ise uzmanlık alanı olan kriminolojiydi. Yani insanların yüz hatlarını okuyarak bize yalan ya da yalan söylemediklerini söyleyecekti.
Fakat bilmediğimiz bir şey vardı.
Bulunduğumuz semtte seri cinayetler oluyordu.
_______________
Evet dünyanın en sacma hikayesiyle karsınızdayım. özür dilerim seokjin :')
Konuyu tamamen oluşturdum bu kitaptan ümitliyim umarım sizde beğenirsiniz. Bu bölüm giriş ve geliş amacımızın olduğu bölümdü :"*
Bu arada Arin'in babası güney koreli, annesi hintli.Buyrun bu da Arin 😍😍
Umarım yine de okurken keyif almışsınızdır.
Lütfen hatalarım olursa söyleyin ve bol bol eleştiri yapın<3Kendinize iyi bakın!<3
Gece 23.33^^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meira'mel | Hwang Hyunjin
FanfictionTercümanlık için Hindistan'a gelen sıradan bir kız, mitolojik bir varlık olduğunu nereden bilebilirdi ki?