4

5 0 0
                                    

O abimdi, her şeyden fazla sevdiğim, hayatımın her anında yanımda olan abim. Gözlerimi açtığımda o vardı kapatırken de olacak sanardım.

Her zaman olduğu gibi haklı çıkmayı isterdim. Üzülürdüm fakat alışırdım. Oysa şimdi alışamıyordum. Alışmayı da istemiyordum, onsuz bir hayata alışmak istemiyordum.

Gözlerimi araladığımda ışık canımı yaktı. Yüzümü buruşturup gözümü kapatırken bir başkası rahatsız olduğumu anlayarak ışığı kapattı. Nerede olduğumu anlamak için gözlerimi tekrardan açtım.

Olduğum yer tanıdık değildi. Gördüğüm yüz ise oldukça tanıdıktı. Fakat yanımda isteyeceğim son yüz olabilirdi. Dudaklarımı araladım fakat oldukça susamıştım. Her şeyden önce su istemem lazımdı.

"Su..." Dudaklarımın arasından belli belirsiz bir mırıltı çıktığında, Oğuz'un duyup duymadığını anlamaya çalışıyordum. Çok şükür ki duymuştu. Hızlıca bana su koydu ve eliyle sırtıma destek vererek oturmama yardım etti. Sonra ise oldukça yavaş bir şekilde suyu dudaklarıma yaklaştırdı.

Çok kötü bir durumda olduğumu düşünüyordu fakat sadece boğazım ve başım ağrıyordu. Eskiden sıklıkla yaşadığım bir durum olduğu için alışkındım.

Su bardağını elinden aldım ve hızlı bir şekilde suyu içtim. Bardağı dudaklarımdan ayırıp derin bir nefes aldım. Kendimi az öncekine kıyasla bir tık daha iyi hissediyordum.

Yaşadığım durum bana geçmişten tanıdıktı. Abim benim için en kıymetliydi ve bir anda ortadan kaybolduğunda psikolojim darmaduman olmuştu. Buna rağmen psikolog olmam da ayrı bir ironiydi.

Ben kendi derdime üzülürken üstümde hissettiğim derin bakışlarla kafamı bakışların sahibine çevirdim. Ne olduğunu anlamaya çalışıyor gibiydi.

"Lütfen sorgulama. Çok yorgunum, başka zaman konuşalım." Kafasını sallayarak beni onayladı.

Gözlerimi kapattım ve derin bir nefes aldım. Ne yapacağımı gerçekten bilmiyordum. Her şeyin geçtiğini düşündüğüm anda dünyam başıma yıkılıyordu.

Gözlerimi hırsla geri açtığımda Oğuzla gözgöze geldik. Bakışlarımı koluma çevirdim. Taktıkları serum bitmişti. Canımın acısını umursamadan serumu çıkardım. Aniden ayağa kalktığımda doğal olarak başım dönmüştü, elimi tutunacak bir yer bulmak için kaldırdığımda bir başkası beni tutmuştu. Oğuz. Ona dönüp gülümsedim.

"Napıyorsun? Daha yeni uyandın, doktorla konuşalım önemli bir şey olabilir." Başımı iki yana salladım.

"Oğuz inan buna gerek yok, çok yorgundum ve yemek de yememiştim henüz, bu yüzden olmuş olmalı." Oğuz ısrar edecek gibi duruyordu fakat tuttuğu kolumu çekip ondan uzaklaştığımda bir şey demedi.

"Benimle mi geliyorsun?" Beni nereye getirdiğini bilmiyordum ve gitmem zor olabilirdi. Başımı sallayarak onu onayladım.

Sinirlenip kalkmamın sebebi artık abime nolduğunu öğrenmek istememdi. Yoksa bende sağlığımı riske atmak istemezdim.

Abim on sene önce kaybolmuştu. Ben on beş yaşındaydım ve bana uzakta bir süre çalışması gerektiği söylenmişti. Oysa abim her şeyini anlatırdı bana ve hiç böyle bir şeyden bahsetmemişti.

Yolun SonuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin