intro: foreshadow

287 21 57
                                    

"Noona, bu nasıl?"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Noona, bu nasıl?"

Solumdaki bilgisayar masasında oturan arkadaşıma doğru eğilip yüzündeki gururlu gülümsemeyle bana gösterdiği ekranına baktım. Olağanüstü shop becerileriyle yaptığı afişte gözlerim gezindi bir süre, ne diyeceğimi bilemediğim için bir iç çekerek arkadaşıma döndüm.

Gururlu gülümsemesi yavaş yavaş solarken omuzları hafifçe çökmüştü. "Yine mi olmamış?" Başımı iki yana sallayarak hayal kırıklığına biraz da ben ekleme yaptım. "Benim için afiş yap demedim ki Niki-yah. Oyun falan oyna, hallederim ben."

Alt dudağını büzerek kulaklığını başına geçirse de bilgisayardaki savaş oyunlarından birini açtığı anda yüzüne bir gülümseme yayılmıştı. En ufak detayına kadar uğraştığım afişime geri döndüğümde ters çevirdiğim telefonumun flaşı birkaç kere yanıp sönmüş, mesaj geldiğini göstermişti. Oflayarak telefonumu elime aldığımda ardı ardına atılmış olan mesajlarda gezindi gözlerim. Hızlıca cevap verdikten sonra telefonu eski konumuna bırakıp bölünmeyeceğini umarak afişime verdim dikkatimi.

Göze güzel ve ilgi çekici gelen bir afiş yapmam gerekiyordu, standartlarıma uygun öğrencileri anca böyle çekebilirdim. Uydurma bir afiş hazırlarsam yapmak istediğim şeye ortak olmak isteyenler panodaki kağıt parçasını gördüğü anda uzaklaşırdı.

"Sunghoonie hyung geliyormuş."

Niki'nin kendi sesini duymadığı için biraz bağırdığını fark ettiğimde başımı hafifçe çevirerek parmaklarıyla kalvyeyi dövmesini izledim. "Biliyorum, gruba yazmıştı."

"Duyamıyorum!"

Kendini oyuna kaptırmasına şaşırarak gözlerimi kırpıştırdığımda etrafına markette kaybolmuş gibi bakınan Sunghoon'u gördüm. Kolumu kaldırarak beni görmesi için el salladığımda göz göze gelmiştik. Yavaş adımlarla bizden tarafa yürümeye başladığında asık suratını fark ettim. Kaşlarım merak ve endişeyle çatıldığında oturduğum tekerlekli sandalyede geriye yaslanarak gözlerimi uzun bedenine diktim.

Yanımdaki sandalyeye kendini atarken elindeki spor çantasını bir iç çekiş eşliğinde yere bıraktı. Siyah saçlarını sıkıntıyla geriye taradığında dudaklarının arasından derin bir soluk verdi.

"İyi misin sen? Antrenmandan erken çıkmışsın." Ayakkabımın ucuyla ayağını dürtüklediğimde bakışlarını, oyununa kendini fazla kaptırmış olan Niki'den bana çevirdi.

"İyiyim, yoruldum." Gözlerini kaçırarak nemlenmiş saçlarını geriye taradığında ısrarcı bakışlarımı sabitleyerek kaşlarımı kaldırdım hafifçe. Ona baktığımı fark ettiğinde omuzları biraz daha çöktü, derin bir iç çekti ciğerlerindeki hava ona yetmiyormuş gibi. "Antrenman kötü geçti, tüm hafta olduğu gibi."

Sandalyemi biraz daha öne kaydırarak ona yaklaştım. "Kafanı kurcalayan bir şey mi var? Odaklanamıyor musun?" Burun kemerini hafifçe sıkıştırarak gözlerini yumdu birkaç saniyeliğine; kirpiklerini kırpıştırarak gözlerini araladığında bana olan bakışlarındaki umutsuzluğu gördüm.

again, chaconne now • enhypenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin