497 81 112
                                    

yeoyeo
raehyum

kthyun
yeonjun
noldu
iyi misin

yeoyeo
cpk
sma
cppookok oyiyum
htunjin dr vok uyi

kthyun
sarhos musun
hyunjin pisligi yaninda mi yine
off

yeoyeo
uok csnim netdwn ciksrtuypsun voyke deyleri

kthyun
nerdesin
konum atabilir misin
atamazsin ki gerci
ariycam ve baristaya verceksin teli tamam mi

yeoyeo
tammsm

-

"alo, yeonjun?"

kikirdama sesleri geliyordu yalnizca.

"alo? teli kulagina tutar misin canim arkadasim?"

en sonunda ciglik sesi geldi. yeonjun'un telefonu yere dustu ve arama kapandi. taehyun daha da endiselenmeye baslamisti, hyunjin tekin biri degildi ve arkadasi adina korkuyordu.

bu sirada yeonjun'un sandalyeden dustugunu goren soobin, tezgâhin arkasindan cikip yeonjun'a yetisti. kolundan tutup kaldirmaya calisti lakin en az kendisi kadar heybetliydi bu cocuk. bu yuzden de zorlanmisti kaldirirken.

"iyi misiniz?"

yeonjun ayaga kalktiktan sonra hâlâ gozlerini acamamisti. gozleri tekrar kapandiginda sendeledi ve alnini soobin'in omzuna yasladi.

soobin de sasakalmisti, bu guzel cocugu hangi hadsiz uzmustu de bu kadar icmisti. alnini omzundan cekip kolundan surukledi arka odaya dogru. koltuga yatirdi ve ustunu pikeyle orttu. kimseye bu ayricaligi yapmamasi gerekiyordu ama kactir bu cocugu goruyordu ve her seferinde hoslantisi daha cok artiyordu. bardagi tutus seklinden tut, bagciklarina kadar her seyi cok cekici geliyordu ona. lakin simdilik kimse suphelenmesin diye erkenden ayrildi odadan. isine dondu.

tezgâhin arkasina gececegi sirada yerde telefon gormesiyle duraksadi. hoslandigi cocugun telefonu olsa gerekti. tam o sirada telefon caldi, eline alip aramayi acmadan once isme bakti: "tyun'umm". sonra aramayi cevapladi.

"alo? yeonjun? hep gittigin bara mi gittin yoksa farkli bi tanesine mi?"

"sey, ben soobin. anladigim kadariyla bu telefonun sahibi yeonjun. az once dustu de sandalyeden. sonra da uyuyakaldi, biraz ayilana kadar uyusun diye personel odasindaki koltuga yatirdim. bu arada barin ismi luv pub."

"tamamdir cok tesekkurler, simdi geliyorum almaya."

"tamam."

telefonu kapatip cebine koydu. artik tezgâhin arkasina gecebilirdi. fakat kimse de yoktu ki. olanlarla da diger arkadaslari ilgileniyordu zaten. bu yuzden isminin yeonjun oldugunu ogrendigi cocugun yanina gitti. koltugun karsisindaki orta sehpaya oturdu. telefonu cebinden cikarip masanin uzerine koydu. biraz izledi yeonjun'u. tam bir idol havasi var diye dusundu. sac, makyaji yapili -cok da abartili degildi- ve kiyafetleri de bir stilist tarafindan giydirilmise benziyordu. sonradan, belki de kendi giyinmistir diye dusundu.

aklina gelen bir sey ile telefonun ana ekranina bakti. yuzu dustu. yeonjun ve onunla hemen hemen ayni boyda olan bir cocuk vardi. uzun sari saclari, genis dudaklari, keskin ve soguk bakislari vardi. hayir, bu cocugu sevmemisti. belki yeonjun'dan hoslandigi icindi, bilemezdi. ve farketti ki; yeonjun her ne kadar gulumsuyor olsa da, bu cocugun bazi seylerden hosnut olmadigi cok belliydi. belki de ayrildiklari icin buraya icmeye gelmistir diye de dusundu. ama belki kardesi falandir? gerci benzemiyorlardi, arkadasidir? arkadasi olsa tassak bi foto olurdu ama bu bildigin manitlerin cekindigi bir foto. evet, cozmustu. bu cocuk, onun eski sevgilisiydi. onu sevmeyen eski sevgilisi.

ne olur ne olmaz diye fotografini cekti kendi telefonundan. belki instagram'ini bulurdu.

yeonjun kipirdandi. elini koltuktan asagi sallandirdi. parmaklarini hareket ettirirken yanlislikla soobinin bacagina dokundugunda ciglik atarak koltukta dogruldu.

"hey, noldu?"

yeonjun elinin degdigi yere dogru bakti ama gorunurde bir sey yoktu.

"ozur dilerim."

aglamaya basladi. soobin oldukca sasirmisti. bir ihtimal, babygirl olabilir miydi?

"tamam aglama niye agliyosun? bir sey demedim ki."

kollarindan tutup yeonjun'u sarsti. aglamasi hafiflediginde soobin anlamisti ki tekrar uykuya dalacakti. kendi ustune dusmeden once onu geri yatirdi. boylece sesi kesildi.

"soobin! yakisikli bir beyefendi seni cagiriyor!"

kai'nin soyledigine sasirmis olsa da, onun tassak gectigini biliyordu. odadan cikip kai'yle konusan cocugun yanina geldi. gercekten de masallahi vardi.

"yeonjun'u alabilir miyim?"

"tabii, odada uyuyor su an. gostereyim ben."

beraber odaya geldiler ve taehyun bir sure yeonjun'u uyandirmaya calisti. soobin de baslarinda bekliyordu nedense.

"yeonjun! kalk hadi. bak evde hyunjin de var. seni bekliyormus, bir sey konusacakmis. hadi uyan artik."

yeonjun aniden uyandi.

"ne hyunjin mi? onun evine girmesine nasil izin verdin? sonunda anladin dimi iyi biri oldugunu? canim arkadasim."

taehyun yalandan tabii canim diye mirildandi. evet bir boklar dondugu cok belliydi.

"hadi gidelim o zaman! beni cok ozlemistir sevgilim!"

"eski sevgilin."

diye duzeltti taehyun. yeonjun dudak buzdu. soobin guldu cunku ordege benziyordu. taehyun duymamisti neyse ki.

soobin anlamisti ki fotograftaki diger kisi hyunjindi. yani oz dusmani.

disari cikmislar, taxi bekliyorlardi. soobin de nezaketen gelmisti yanlarina.

"sana da cok tesekkur ederim soobin. sen olmasaydin su an kendini oldurmustu cunku. agir depresyona girdi de."

soobin gulumsedi.

"ne demek, rica ederim."

"ve yeonjun'a ilgin var sanirim. cunku hicbir calisan musterisine bu iyiligi yapmaz."

soobin donakalmisti. kulaklarinin kizardigini farkettigi an, basini egdi.

"instagramini vereyim mi istersen?"

soobin yine sessiz kalinca taehyun kendi telefonunu cikarmis soobin'e vermisti.

"kendi hesabini yaz ben mesaj atarim sana. neye bu kadar sasirdigini hâlâ anlamadim bu arada ama neyse."

"tesekkurler."

gulumsedi. telefona kendi hesabinin ismini girip istek ata basti. sonra da taehyun'a telefonu geri verdi. bu sirada taxi geldi. yeonjun'u zar zor arka koltuga yatirdiktan sonra birbirlerine gorusuruz dediler.

"cocukta hem tip hem zeka var amk."

----

yeonbini de ekledim masallah bana

↬noćnik

firework, taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin