Bölüm 2

737 25 2
                                    

Beklenmedik anda hayatın oyunlarına maruz kalan insan oğlu umudunu yitirmeye başlar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Beklenmedik anda hayatın oyunlarına maruz kalan insan oğlu umudunu yitirmeye başlar. Umut dediği hayallerinin gerçekleşeceğini sanmasıdır aslında insanının. Ancak kader umduğundan daha fazlasını insana getirendir.

Genç adam yatakta yatan genç kadının yüzünü inceliyordu bir süredir. Zihni olanaklarla doluyken gözleri istemsizce adının Ferin olduğunu bildiği genç kızın yüzündeydi. Tanıdık olmayan siması sanki aklına kazınmak istercesine gözlerinin önündeydi. Üzerinde ki eskimiş şalvar yelek takımı onun yoksul olduğunu gösteren tek ögeydi. Güzelliği şehrin kızlarından fazlaydı. Pahalı kremler kullanmadan, bakımlar yapmadan sahip olduğu güzellik su götürmez bir gerçekti.

Korkusuzca çatıya tüfeğiyle çıkabilen bu genç kızın zararsız hali yatağın bir kenarına yığılmıştı. Uyanınca karşılaşacağı acıların gerçekleriyle yüzleşeceği için nasıl tepki vereceğini merak etti. Tüfeğini almamış, çatıda onu baygın buldukları yerde bırakmışlardı.

Genç adam sıkıntıyla soludu nefesini, tekli koltukta kurulmuş şekilde başını geriye attı. Başı ağrıyordu ne zamandır, yaşadığı bu sıkıntılar yine peşini bırakmamıştı. Yoğun geçen hayatına eş değer olarak bu yaşadıkları tuzu biberi olmuştu sanki. Adını sanını ilk kez duyduğu köyü basmış, ona denileni yaparak Ferin denen bu kızı alıp gelmişti. Nedenini bilmeden, sormadan alıp gelmişti.

Masanın üzerinde çalan telefona gözleri ilişti, genç kız uyanmasın diye sessize almıştı telefonunu. Çaldığını bile bile ulaşmadan gözleriyle takip etti yalnızca yanan ışığı. Açmak, konuşmak istemiyordu. Müstakbel nişanlısı Hazal telefonun ucunda bekliyordu, öfkesini kulaklarının dibinde hissedebiliyordu. Sesi kulaklarında çınladı bir an. Sıkıntıyla elini yüzüne sıyırdı. Ceketini çıkarıp kenara atmış, gömleğinin kollarını yakalarını açmıştı.

Otel odasında kim olduğunu bilmediği kızla baş başaydı. Lüks odanın içinde absürt duran genç kız usulca uyuyordu. Yani uyuduğunu var sayıyordu Araz, zira bu kadar baygınlık geçirmesi normal değildi elbette.

O sırada mırıltılar yükseldi genç kızın kapalı ağzının içinden. Homurtuyla beraber kaşlarının çatılması, başını sağa sola çevrilmesi bir olmuştu. Bedeninin üzerinde yüklüce ağırlık varmış gibi, acının altında eziliyormuş gibi araladı dudakları homurtuyla. Nefesi ciğerlerine dolduğunu hissetti Ferin, başının altındaki yumuşaklığı ardından bedenine sarılmış serin çarşafı hissetti. Gözleri çatılı kaşları arasında aralandı, altın varaklı işlemeleriyle tavan gözlerine ilişti anında. Kalbi gümbür gümbür atarken hızla doğruldu. Korku hala içinde en belirgin hissiydi.

Endişeyle etrafını taradı hemen genç kız, gözleri çaprazında tekli koltukta tüm heybetiyle oturan genç adama ilişti. Çatılı kaşları daha derinden çatıldı. Nerede olduğunu idrak edemiyorken sabah yaşadıkları rüya gibi geliyordu.

"Babam," dedi kuruyan dudaklarıyla. "Babam nerede? Sen kim?"

Genç adamın doğrulmasını izlerken ayaklarını göbeğine doğru çekti genç kız, bu onun koruma iç güdüsüydü. Tanımadığı adamla baş başa lüks bir odadaydı. Zihni toparlanamamıştı. Ancak karşısındaki genç adamın gömleğinin rengi hatrına düştü bir anda. Bu o adamdı, köyü basan adamlardandı.

FERİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin