Ian bütün hayatı boyunca çok yalnız biriydi, kimsesi yoktu onun, kendinden başka.
Güzel bir aileye sahipti, tek kardeşi abisi Han'dı. Annesi ve babası birbirleriyle fazla geçinemezdi, ama bunu Han ve Ian'a yansıtmazlardı. Bir gün annesi hiçbirşey söylemeden, arkasında bir yazı dahi bırakmadan çekip gitmişti, bu Han'ı mahvetmişti. Ian çok küçüktü durumu daha idrak edemiyordu. Annesi'nin geri geleceğini, bir seyahatte falan olduğunu düşünüyordu, ama öyle değildi.
Babaları da çok süre geçmeden delirmişti, eşinin onu terk etmesi düşüncesi bile onu öldürüyordu, bunu atlatmak söz konusu bile olamazdı onun için. Babaları bir sokak yarışçısıydı alkollü bir şekilde yarış yaparken kaza sonucu ağır yaralanmıştı ve fazla dayanamayıp hayatını kaybetti.Han kardeşiyle tek başına kalmıştı, bütün sorumluluk, bütün yük onun omuzlarındaydı, o bütün bu olanlar için hazır olmadığını düşünüyordu, ama olmak zorundaydı. Han ve Ian, amcaları Jack ile birlikte kalmaya başlamışlardı. Jack amca bir polis memuruydu, birçok kez Han'ı kurtarmıştı. Han çok tehlikeli bir çocuktu tek isteği babası gibi bir sokak yarışcısı olmaktı. Ian daha küçüktü abisi onun için bir idoldü ona tapıyordu, arabalara merak salmıştı, tabi oyuncak olanlara.
Han her gece eve geç dönüyordu ve amcasıyla bunun için kavga ediyordu çünkü gec gelmesinin nedeni yarışlara girmesiydi, her seferinde amcası onu kurtarıyordu ve bundan bıkmıştı. Han'a artık büyüdüğünü ve bazı sorumlulukları üstlenmesi gerektiğini en basitinden bir işe girmesi gerektiğini söyledi. Çok süre geçmeden Han, bir oto sanayi de çalışmaya başlamıştı.
Ian abisi gibi sosyal birisi değildi, konuştuğu tek kişi amcası olabilirdi. Okulda herkes ona karşı kötüydü, ya da o öyle olduğunu sanıp kimseye yaklaşmıyordu, içine kapanık sessiz bir çocuktu. Onu ilginç kılan ve onu özelleştiren tarafıda buydu. Ian okuldan sonra abisiyle birlikte yarışlara gitmek için çok ısrar ederdi, çünkü onun gibi olmak tek isteğiydi. Hep orda abisiyle yarıştığının hayalini kurardı, bu hayal bile onu yaşamış gibi mutlu ederdi.
Bir gün Ian, Han'a çok ısrar etmişti ve Han, bu seferlik onunla yarışa gelmesinde bir sorun olmayacağını söylemişti. Ian abisini yarışırken izleyeceği için çok mutluydu. O pısırık, donuk, duygusuz gibi duran çocuk bir anda değişmişti sanki farklı biriydi, onu böyle görmek Han'ı çok mutlu etmişti. Yarışın olduğu yere gelmişlerdi, geldikleri gibi Ian abisinin yüzündeki o heyecanı gördü ve oranın onun için bir ev olduğunu çok iyi anlamıştı ve aynı şeyleri hissetmek için abisinin yaptığı herşeyi yapmaya hazırdı. Abisini yarışırken izlemek bu onun için mükemmel bir andı, hayatının tek güzel anı bu olabilirdi. Herkes arabalarına koşmaya başlamıştı, Ian ne olduğunu anlıyamamıştı, birden abisinin arabası önünde belirdi ve atlamasını söyledi, polis sirenlerini yeni fark etmişti. Ian ilk kez hızlı hareket halinde olan bir araca binmişti, korkutucu derecede bir hızdı korkmuştu ama abisinin yüzündeki o gülümsemeyi gördüğünde o korku heyecanla karıştı, polislere yakalanmamışlardı, eve doğru gidiyorlardı saat geç olmuştu ve onları amcaları evde bekliyordu.
Eve gelmişlerdi, sessizce odalarına geçeceklerken Jack amca onları durdurmuştu ve neler olduğunu sormuştu, tabiiki de doğruları söylemeyecklerdi, doğruyu söylerlerse Jack amca ortalığı yıkardı ama Jack amcanın olanları öğrenmesi kısa sürmedi. Han'a bu işe Ian'ı neden bulaştırdığını, onun daha küçük olduğunu ve bu pislike bulaşıp onun gibi olmasını mı istediğini söyledi. Han bunun yanlış birşey olmadığını, neden hala sanki kötü birşey yapıyormuş gibi ona kızdığını sordu. Ian araya girdi ve bunu onun istediğini abisi gibi hatta abisinden daha iyi bir yarışçı olmak istediğini söyledi, abisi ve amcası ona çok şaşırmış bir şekilde bakıyordu, ikiside Ian'ın neyi sevdiğini ve neler yapmaktan hoşlandığını daha doğrusu Ian ile ilgili hiçbirşeyi bilmediklerini fark ettiler, Ian ilk kez kendi düşüncesini fikrini belirtiyordu. Han kötü hissetmişti çok sevdiği kardeşiyle ilgili hiçbirşeyi bilmediğini bu kadar geç farketmiş olmak onun için çok kötüydü, Ian onu idolü olarak görüyordu onun gibi olmak, ondan daha iyi olmak istiyordu ve bunu hiç farketmemişti.
Peki Ian tam olarak kimdi, neler yapardı, ilgi alanları nelerdi, arkadaşları ya da en basitinden konuştuğu birileri var mıydı?
Hayır. Herkes kendi derdini düşünürken ve birbiriyle ilgilenirken Ian tek başına yalnız biriydi ve bu yalnızlığı hep onu takip edicekti. Ian'ın yalnızlığının başlangıcı işte bu şekildeydi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tanrı'nın Yalnız Adamı
Teen FictionYalnızlık, nereye gitse peşini bırakmıyordu. O daha küçükken kaderinde yalnızlık vardı, artık yalnızlığın kendisiydi, Tanrı bile onu umursamıyordu yapayalnızdı, tek yaşama sebebi onun gibi ondan daha iyi olmaktı...