İlk bölümle karşınızdayım. Umarım kurgumu beğenirsiniz. Sağlıcakla kalın.Güzel okumalar.🩶
————————
Hayatım her daim önceliklerimden başka hiçbir şeyi görmemem üzerine inşa edildi. Henüz küçük bir çocukken dahi rakiplerim vardı. Rakibin ne demek olduğunu bile bilmediğim zamanlardan bahsediyorum. Her zaman çok çalışmak zorunda olmuş, zamanla buna alışmıştım. Hayatım en iyisi olmaya çabalamak üzerine inşa edildi. Yani, ben öyle sanıyordum.
Benim çabalarım kendi alanımın en iyisi olmaya çalışmak iken yıllar geçtikçe dünyada başarılı olmaya çalışan insanlar olduğunu gördüm. Benim çabalıyorum, çalışıyorum, rakiplerim olarak gördüğüm kişiler aslında ufak karıncalardan ibaretti. Bunu bir adım geri çekilip bakınca görmek çok olasıydı elbette. Ancak geri adım attığım her saniye benim için önüme geçebilecek binlerce kişiden ibaretti. Yine de, bu pes etmem için gerekli sebep değildi. Ben bunu herkese ve kendime borçluydum.
Bu düşüncelere dalmış önümdeki fizik sorusunu çözmeye çalışırken kulaklıklarımı bile aşıp duymama yetecek gürültünün sebebini merak ettiğim için sıkıntıyla çalan şarkıyı durdurdum. Kulaklarımı çıkarıp etrafıma bakındım ancak herkes telefonlarında bir şeye -muhtemelen aynı şeye- bakıyorlardı. Sınıfın adeta bir diğer ucunda olmasına rağmen sarı kabarık saçları sayesinde tanımakta güçlük çekmediğim arkadaşıma seslendim.
"Hey Jimin, neler oluyor?"
Jimin zor bela insanları bir şekilde aşarak yanımdaki boş sıraya oturdu. Elindeki telefonu bana verdiğinde bu kadar gürültünün sebebini anlamam uzun sürmemişti. Olayı iyice anlamak için önümdeki haberi sonuna kadar okumuş, çıkan fotoğraflara bakmıştım. En sonunda gözlerimi devirerek telefonu geri uzatmıştım. Jimin benden istediği tepkileri alamadığı için oflayarak telefonu elimden almıştı.
"Jeongguk bu kadar uzak kalamazsın medyadan ya. Azıcık tepki ver bir şey yap."
"Başkasının hayatı ilgimi çekmiyor ve ayrıca nasıl bir tepki bekliyorsun?" İnsanlar yavaş yavaş dağılırken sınıfta üç beş kişi anca kalmıştı. Son ders boş olduğu için sıramın üzerindeki test kitabını çantama yerleştirerek ayaklanmıştım.
"Magazin eğlencelidir Jeongguk. Asla sahip olamayacağımız hayatları okumak güzeldir. Hem ayrıca bomba bi haberim var; Vante bizim okula nakil olmuş."
Jimin de çantasına sırasının üzerindeki kitapları koyarken verdiği habere ne tepki vereceğimi görmek için de sık sık bakışlarını bana çeviriyordu.
"Vante kimdi ki?" Düşünür gibi kaşlarımı çattığım esnada kafama atılacak herhangi bir nesene için de geri geri adımlamaya başlamıştım. Ki tahmin ettiğim gibi de oldu. Jimin sırasının üzerinden tuğla büyüklüğündeki sözlüğü bana attığı sırada eğer reflekslerim kuvvetli olmasaydı şuna yaşamımı çoktan yitirmiş olabilirdim.
"Şaka yapıyorum sen de öldüreceksin hemen beni! Senin şu okuldan atılan ünlü çocuk değil mi? Bizim okulda ne yapacak ki?"
Yere düşen sözlüğü alıp sanki dünyanın en ağır cismiymiş muamelesi yaparak Jimin'e verirken o sadece bana gözlerini devirmekle yetindi. Usanmadan bıkmadan bana magazin haberleri yetiştirmeye devam etmesi de cidden takdire şayandı.
"Atıldığı okuldan sonra en iyi olarak bizim okulu görmüşler herhalde. Babam söyledi bana da, haftaya falan başlar herhalde."
Çantamı sağ omzuma alıp Jiminle beraber bizimkilerle pizzacıda buluşmak üzere okuldan çıktık. Okulun arkasındaki otoparka gidip Jimin'in arabasına binene dek bu konu üzerinden pek dinlemediğim şeylerden söz etti. Sonrasında yol boyu sevdiğimiz şarkıları açıp tüm enerjimizi son turnesine çıkmış sanatçılar gibi bağıra çağıra söyledik. Pizzacıya geldiğimizde çoktan pizzalar sipariş edilmiş hatta bizi beklemeden başlanmıştı.