¹

1K 134 48
                                    

"İnkar etmenin faydası yok!"

Cevap vermek yerine, halen karşısında sırıtan adamın tavrına sinirlenip elinde bulunan kağıtların hepsini etrafa fırlattı Hyunjin.

"Cidden.." Bir hışımla oturduğu sandalyeyi itip odadan çıktı ve diğerlerinin yanına ilerledi "Şüpheli bir şey bulamıyorum. Ne yapacağız?"

Kıdemli savcı Park Jinyoung, dişlerini parçalayacak şekilde sıkıp konuştu "İşte bu yüzden, sağlam kanıtımız olana kadar beklemenizi söylemiştim! Elimizde bir şey yokken onu kim tutukladı!?"

Hyunjin çaresizce ona bakmaya devam ederken kıdemli savcı bir kez daha sesini yükseltti "Lee Minho nerede," daha sözünü bitiremeden açılan kapıyla herkes o tarafa dönüp giren kişiye baktı. Yani Lee Minho'ya.

"Hey, Minho. Şimdi ne yapacaksın? Hiç bir şey söylemiyor. Aptal gibi görüneceğiz!"

Minho karşılık olarak alayla gülümsedi "Bana bırakın, halledeceğim." çok sevdiği(!) kıdemlisine göz kırpıp eliyle bir kalp işareti yaptıktan sonra arkasını döndüğünde az önce yaptıklarının tam tersine göz devirerek yandaki göz altı odasına girdi.

Elindeki dosyayı masaya vurup az önce Hyunjin'in kalktığı sandalyeye kollarını birleştirerek oturdu.

"Neden artık durmuyoruz? Havaalanına gitmem lazım" ilk önce kolundaki saate, sonrada savcı Lee Minho'ya baktı "Uluslararası uçuş, o yüzden üç saat erken gitmem gerek."

"Seyahat etmeyi seviyor gibisin" Gülümsedi Minho.

"Ne? O da mı yasak?"

"En çok hangi yurt dışı seyahatinizi sevdiniz, Jung Yoon oh?"

Yoon oh, verdiği derin nefesin ardından kaşlarını kaldırdı "Ne yapmaya çalışıyorsun?"

Minho demin birleştirdiği kollarını ayırdı "Merak ettim ve araştırdım." masada biraz daha öne geldi ve işaret parmağını yalayarak, fırlattığı dosyanın sayfalarını çevirdi "Geçen Haziran, Sanghay." eline aldığı kalemle okuduğu yere bir kaç kez işaret eder gibi vurdu, dosaya da bir kaç saniye daha göz gezdirdikten sonra, kalemi biraz daha aşağı indirip oraya da dokundurdu. "Geçen Ağustos, Shanghay," demin yaptığı gibi kalemi biraz daha aşağı indirdi. "Ve bir Shanghay yolculuğu daha.."

Minho zafer sırıtışıyla karşısındaki dudak kemiren adama baktı. "Shanghay'ı seviyor olmalısınız, Bay Jung."

Herhangi bir cevap alamayınca, kalemi Yoon oh'a doğru salladı "Shanghay'da sevdiğin yerlere de baktım," kafasını eğip bir kaç sayfa çevirdikten sonra tekrar karşısındaki adama iddialı bakışlarla döndü "Blackstone Magic Bar."

Sandalyesini geriye iterek kalktı ve ceketinin cebini karıştırarak bir şeyler aradı, önünde oturan adamın tuhaf bakışlarının karşısında aradığı şeyleri masaya bıraktı. "Orada çekildiğin bir kaç güzel fotoğrafı buldum."

Adam bu sefer tuhaf bakışarını masadaki fotoğraflarda gezdirmiş ve adeta tıslayarak yanıtlamıştı savcıyı "sadece eğlenmeye gitmiştim"

Dedikleri ile savcının alaycı kahkahasını duyduğunda ise sonunda pes etmişti "Doyoung'a dokunma."

Minho bir kez daha alayla güldü "Şu anda nişanlını düşünecek durumda olduğunu sanmıyorum."

"Buraya gelmeden önce neredeydim biliyor musun?" Kollarını masaya yaslayıp bir sır veriyormuş gibi Yoon oh'un kulağına eğilip fısıldadı, aslında pek fısıldamış sayılmazdı, çünkü cam ekrandan onları izleyenler bile duymuştu ne dediğini. "Özel birim, Jungwoo'nun ofisi." ve gülümsemesini büyütüp geri çekildi.

afraid, minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin