Tanıtım

51 5 3
                                    

Mükemmel bir cumartesi sabahına gözlerimi açtım.

Banyoya doğru ilerledim. Yüzüme bi kaç kere su çarptıkdan sonra gözlerim i anca açabilmiştim. Aynaya baktığımda dün geceki yorgunluğun daha yeni geçtiğini görebiliyordum. Birdaha asla geç saat'lere kadar film izlemeyecektim.


Yüzümü havlu ile kuruladıktan sonra dişlerimi fırçalıyıp kahvaltı yapmak için annemlerin yanına gittim.


Yumurta haşlamasını görünce küçük bir ''bingo'' işareti yaparak annemi öptüm. Sonra hemen karnımı doyurmak için sofraya oturdum. O kadar hızlı yiyordum ki annem bir an ''Okyanus yavaşla '' diyerek beni yemek diyarından uyandırdı.


Anneme gülümseyip ''tamam '' diyerek biraz yavaşladım. Ekmeğin içine bir kaç şey doldurup yedikten sonra telefonumu çıkarıp saate baktım. Gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Saat nerdeyse 11'e gelmek üzereydi.


Bir an aklıma Ceyda ile buluşmamız gerektiğini hatırladım. Umarım oraya vardığımda beni haşlamazdı.


Hemen koşar adımlarla odama doğru ilerledim. Dolabımı karıştırdıktan sonra karar verip üzerime siyah harem pantolunumu geçirdim.Daha sonra üzerine bol kısa t-shirtim'ü giydim.


Aynaya son bir kez bakma gereği duyduğumda saçlarımın halini gördüm.

Hemen dağınık bir at kuyruğu yaparak görüntümü normale çevirdim. Salık saçta rahat edemediğim için hep ya topuz yada at kuyruğu yapardım.


Kapıya ilerlediğimde mor Vanslarımı ayağıma geçirip anneme ''Görüşürüz'' dedikten sonra Ceyda ile buluşacağımız cafeye doğru ilerledim.


Yolda herzaman yaptığım gibi kendi kendime cafe'ye varana kadar bir tane yakışıklı çocuk görürsem onunla evleneceğim oyununu oynuyordum. Cafeye varmak üzereydim ama hala bir tane bile görememiştim.


Kahretsin!! yine çok şanslıyım diye iç geçirdim.


Cafeye vardığımda pencereden Ceydayı gördüm bana karşı deli gibi ellerini sallıyor sanki onu görmüyor sanıyordum. Deli kız.


 Cafe'nin adı ''Cafe Coffie'' idi. Çok yaratıcı olması beni öldürüyordu.  Masaya doğru ilerlerken kolum masadan birine çarpmıştı. ''Özür dilerim'' diyerek ilerledim. Sorun değil falan deseydi fena olmazdı hani. Hem kolunu neden dışarı çıkarmış ki lanet olası. Sonunda masaya vardığımda Ceyda bana deli gibi sarıldı ve şapur şupur öptü. Bu onun vazgeçilmez özelliğiydi.


Bana hemen deli gibi birşeyler anlatmaya başladı. ''Okyanus , okuldaki Onur varya bomba olaylar olmuş. Grupta yazdılar haberin vardır umarım?'' diyerek bana baktı. Bende:''Msj gelmişti ama bakmadım. Ne olmuş'' diyerek ellerimi çenemin altına koyup onu dinlemeye odaklandım.



''Onur'un holandığı Zehra vardı ya kız bunu kıskandırmak için gidip Gökhan ile çıkmaya başlamış. Onur bunları akşam takıldıkları yerde birlikte görünce çocuğu yumruklamış. Olaylar olaylar çocuk şikayetçi olmuş ama sonradan vazgeçmiş. Pazartesi yine çok güzel olacak'' derken garson Ceyda'nın önceden sipariş verdiği kolaları getirdi.


Ona dönerek ''İşte gerçek kanka'' dedim ve bardaklarımı tokalaştırdık. Aniden içince burnumdan asit'in sızısı inmişti. Bu duyguyu çok seviyordum. Birlikte gülüştük..



Bir kaç saat oturduktan sonra garsondan hesabı isteyip yarı yarıya ödedikten toparlanırken. Ceyda:''Bil bakalım bende ne var'' diyerek çantasından anahtarları çıkardı.


Bende gözlerimi açıp:'' Yok artık yinemi arabanın anahtarlarını aldın?. Bizi gerçekten birgün öldüreceksin ''. diyerek güldüm.


Ceyda:''Ben gidip arabaya getireyim biraz ilerde bıraktım'' diyerek kapıya doğru ilerledi. Henüz 17 yaşında olmasına rağmen arada böyle yapıp babasının anahtarlarını çalıyordu. Bende her seferinde zengin olmak böyle bir şey diyerek kendi kendime iç geçiriyordum.


Masadan çantasını alıp ilerlerken dışarı çıktığımda yağmur başlamıştı. ''Çok güzel. Neden yağmur neden?? '' diye iç geçirdim. Daha sözümü yeni tamamlamıştım ki yağmur bi o kadar daha şiddetlendi.


Bir çaba içinde ellerimi başımın üzerine koysamda fayda etmiyordu. Birden yağan yağmur beni ıslatmayı kesti. Ama hala önümde yağmaya devam ediyordu. Birden bir ses düşüncelerimi kesti. ''Böyle daha iyi mi ??'' diyen bir erkek sesiydi.


Kafamı kaldırıp yüzüne baktığımda şaşkınca:''Sende kimsin??'' diyerek bir adım kaçmaya çalıştım ama şemsiyeyi elime tutuşturup.''Ben Pars  hey sakin ol '' diyerek ellerinin ben suçsuzum gibi yaptı ve o sırada Ceyda geldi bana korna çalıyordu.


Hemen arabaya bindim ve biraz ilerledikten sonra

Ceyda.''Hey Okyanus! o yakışıklı da kimdi onu tanıyormusun ? Benden habersiz ne işler çeviriyorsun ''. diyerek beni soru bonbardımına tutmuştu.


Bende:''Pars. Sadece şemsiyesini verdi sapığın tekidir eminim'' diyerek gözlerimi devirdim. Ceyda da.''İsmini söylediğine göre kesin öyledir'' dedi ve kıkırdayarak güldü. Ona cevap vermeden camdan dışarıyı izlemeye devam ettim..




***********


ARKADAŞLAR OY'LARINIZI VE YORUMLARINI BEKLİYORUM. :D :D ******



Kalp KıranHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin