➥ nine

164 11 27
                                    

Her hafta içi olduğu gibi müthiş yoğun geçen okul günlerinin sonunda cuma akşamına kadar hayatta kalabilmiştim. Telefonla ilgilenirken Yusuf'tan gelen mesajla Instagram'a girip mesaja baktım.

yusufkocaturk69: Naber?

11izemguler: İyidir, senden naber?

yusufkocaturk69: İyi benden de. Yarın bizimkilerle bir yerlerde buluşalım, sizinle tanıştırmak istediğim birisi var

11izemguler: Ooo, bana uyar. Sen abime buluşacağımız yeri söyle, geliriz biz beraber

yusufkocaturk69: Tamamdır

Mesajı beğenip konuşmadan çıktım ve tam ayağa kalkıp ışığımı kapatmaya yeltenecekken abimin odaya dalmasıyla irkildim. "İnsan kapıyı tıktıklar ya!" "Pardon, aklıma gelmedi. Yusuf sana da yazdı mı?" "Yazdı, gideriz değil mi yarın?" "Gideriz ya, bir işimiz yok sonuçta." "Tamam, şimdi odamdan çıkarsan yatacağım abi." Abim kollarını birbirine bağlayıp dik dik bakmaya başladı. Elimin altındaki yastığı alıp abime attım. Abimin boşluğuna gelmedi ve yastığı tutup geri fırlattı, yastık tam olarak yüzüme yapıştı. "Anne!" "Hemen ağladın sen de, çıkıyorum tamam." Dil çıkardım ve abimin odadan çıkmasıyla ışığımı kapattım ve telefonumu masaya yerleştirip yatağa girdim.  

•••

Alıştığımdan biraz daha geç uyanmıştım, kendime gelince yatağımdan kalkmayarak telefonumu elime aldım, Alev ve Arya ile olan grubumuza gelen mesajları cevapladım ve günaydın mesajı attım. Kapımın tıktıklanmasıyla bakışlarımı kapıya çevirdim. "Gel?" Abim kapıdan kafasını uzattı. "Vay, demek kapı tıktıklamayı biliyormuşsun." Abim yüzünü buruşturdu ve konuştu. "Kalk hadi bir şeyler ye hazırlan, çıkalım hemen." "Hay hay kaptan." Abim odamdan ayrılınca ben de aşağı kata, mutfağa indim ve hemen kendime bir şeyler hazırladım. Ardından tekrar odama çıkıp hazırlandım. Yeniden aşağı kata inip salona girdim, abim koltukla oturup televizyon izliyordu. "Çıkalım mı?" "Çıkalım hadi." Anneme sarıldık ve vedalaşıp evden ayrıldık.

Arabaya binip yola çıktığımızda abime bir soru yönelttim. "Kimin geleceğini biliyor musun?" "Bizimkilerden mi, Yusuf'un getireceği kişiyi mi?" "İkisini de." "Hepsi gelir bizimkilerden, ama Yusuf'un getireceği kişiyi bilmiyorum, yüksek ihtimalle tanıdık biri ama." "Anladım." Yol boyu çok konuşmadık ve sonunda buluşacağımız yere geldik. Arabadan çıktık ve kafeden içeriye girdik. 

Bizim dışımızda herkes gelmişti, sırasıyla Ahmet, Bora ve Yusuf'la selamlaştım, sonrasında önüme gelen İsak'a da hafifçe sarıldım. Biz neden her görüştüğümüzde sarılıyoruz ya? "Naber?" "İyidir, senden naber?" "Benden de iyi, nasıl olsun. Ne diyeceğim, Juliette tekrar buluşalım İzem'le diyip duruyor ama ben olmayacakmışım yanınızda." "Senin olmamana bakarız ama Juliette ile tekrar buluşmayı ben de çok isterim." Sarılmayı bıraktık ve selamlaşmadığım bir kişi kalmıştı. Kızıl bir kızdı, çok tatlı ve güzel görünüyordu, nezaketen elimi uzattım. "Selam. İzem, İzem Güler." Bana gülümsedi ve elimi sıkarak konuştu. "Selam. Mira Yandaş ben de, çok memnun oldum İzem." Soyadın tanıdıklığıyla kaşlarımı hafifçe çattım. "Ben de çok memnun oldum Mira. Ayıp olmazsa bir şey sormak istiyorum, Mert Hakan Yandaş'ın nesi oluyorsun?" Mira sorumla güldü. "Kız kardeşiyim." "Anladım, tekrardan çok memnun oldum." Gülümseyerek selamlaşmamızı bitirince yerlerimize oturduk, bir masanın etrafına yedi kişi oturmuştuk. 

Yusuf tam konuşacaktı ki garsonun gelmesiyle siparişlerimizi hızlıca verdik ve ardından Yusuf sonunda konuşmaya başladı. "Öncelikle geldiğiniz için teşekkür ederim, kısa süredir size bir şey söylemek istiyordum ve en uygun zamanı şu an olarak gördüm. Şöyle ki, Mira ve ben çıkıyoruz, sizin de öğrenmenizi istedik." Hepimiz Yusuf'un yaptığı konuşmayı yavaşça sindirdik ve ilk konuşan abim oldu. "Tebrik ederim!" Sonrasında da ben konuştum. "Çok yakışıyorsunuz, ben de tebrik ederim." Mira biz tebrik ettikçe kızarıyordu, en sonunda tebrik faslını bitirip başka konulara geçiş yaptık.

"Ben lavaboya gideyim bir, gelirim hemen." "Ben de gitsem iyi olacak." Mira'yla beraber lavaboya ilerledik. Lavaboya geçince önce aynadan nasıl göründüğüme baktım, ardından Mira'ya baktım ki o da aynısını yapıyordu. "Ee, nasıl gidiyor ilişkiniz?" Sorduğum soru Mira'nın beklemediği anda gelmiş gibiydi. "Gayet güzel gidiyor, olması gerektiği gibi." "Anladım, masada dediğim gibi cidden çok yakışıyorsunuz." "Teşekkür ederim, siz de İsak'la yakışıyorsunuz." Mira'nın söylediğiyle afalladım. "İsak ve ben? Yok hayır, sevgili değiliz biz." Güldüm. "Hadi ya, geldiğinde ikiniz uzun süre sarılınca sevgilisiniz sanmıştım. Flört falansınız o zaman?" "Yok, aramızda hiçbir şey yok aslında. Yakın arkadaşız sanırım?" Mira şaşkınlıkla gözlerini büyüttü. "Sana göre öyle olabilir ama sana olan bakışlarını görmen lazım!" Gözlerimi kıstım, İsak'la kendimi düşününce imkansız gibi geliyordu, belki yakışırdık ancak sevgili olmamız biraz mantık dışıydı. "Hadi ama, nasıl bakıyor olabilir ki en fazla?" "Senden hoşlanıyormuş gibi, ve bunu ben yeni tanışmama rağmen fark ettim, inan bana İzem." "Bilemiyorum Mira, hoşlanacağını sanmıyorum." "Ben söyleyeceğimi söyledim, gerisi sende İzem." Güldü ve lavabodan çıktım, bense arkasından yarım yamalak gülerek ilerledim.

Masaya geçince erkeklerin konuşmalarına dahil olduk, ardından laf arasından konuştum. "İyi ki gelmişsin Mira, sen olmasan bıkkınlıktan ölürdüm burada." İsak alınmış gibi yaptı. "Ayıp ediyorsun İzem." Mira gözleriyle İsak'ı gösterip bana ne demeye çalıştığını anlayacağım şekilde güldü, ben de dramatik bir şekilde gözlerimi devirdim. Siparişlerimizi yemeye ve konuşmaya devam ettik.

En sonunda sırasıyla yavaş yavaş ayrılmaya başlamıştık, abim de ayağa kalktığında bizim de ayrılma vaktimizin geldiğini anladım. Önce Mira'ya sarıldım. "Çok memnun oldum tanıştığıma, iletişimi lütfen koparmayalım." "Ben de çok memnun oldum, tabii koparmayız." Biraz daha sarılıp vedalaştık ve sonrasında sırasıyla diğerleri ile de vedalaştım. Masadan ayrılırken kafamı arkaya döndürüp herkese el salladıktan sonra kafeden ayrıldık, arabaya bindiğimdeyse yaptığım ilk şey Mira'nın sosyal medya hesabını bulup takip etmekti. 

benimle kayboldun, vuralWhere stories live. Discover now