4

1.3K 27 10
                                    

Alarm sesiyle gözlerimi açmaya çalışıyordum. Yataktan kalkıp hemen banyoya geçtim ve yüzümü yıkadım. Dün gece çok geç yatmıştım aynaya baktığımda göz altlarımın şiştiğini görebiliyordum. Oyalanmadan üstümü değişmeye başladım klasik okul üniformasını giyerek makyaj yapmaya başladım. Çok fazla makyaj yapan birisi olmadığımdan sadece göz altlarımı kapatıp rimel sürdüm, sonrasında dudağıma şeftali tonlarında hafif bir ruj sürdüm. Kimseye muhatap olmadan direkt evden çıktım. 

Aşağı indiğimde Harold'u gördüm ve klasik selamlaşmamızı yaptık. 

"Dün geç yattın herhalde o göz altlarının başka açıklaması olamaz çünkü." dedi Harold. "Tabii ben de gece koskoca Grey ile konuşsam böyle olurdum." diye ekledi. Ona hiç bakmadan konuşmaya başladım. "Konuşmadık, kim olduğumu sordu söylemeyeceğim dediğimde ise engelledi." Harold şaşırmıştı. "Neden daha önce söylemedin?"  demişti. 

"Gece beni bırakıp uyumasaydın bilirdin." dedim ve konuşmasına izin vermeden önden gitmeye başladım. Yaptığı şey kabul edilebilir değildi. Sonuçta koskoca Grey Holding sahibi Chris Grey ile konuşacaktım. Ama onun bencilliği yüzünden gerçekleşemedi. Bunun yüzünden ona çok çektirecektim. Okula giderken her zaman kullandığım yolu kullanmamaya karar verdim, çünkü hem Harold ile gitmek istemiyordum hem de Bay Grey'in şirketinin önünden geçmek istemedim. Yolumu değişerek yürümeye devam ettim, yol üstündeki kafeye gidip kendime kahve alacaktım her an uyuyabilirdim. Kahveyi alıp kafeden çıkmak üzereyken önüme birisi çıktı ve tüm kahve üstüme döküldü. Tam kafamı kaldırıp küfür edecekken çarpıştığım kişinin Chris Grey olduğunu gördüm. Hemen önüme bakıp kıyafetlerimi üstümden uzaklaştırmaya çalışıyordum. Canım çok yanıyordu gözlerim dolmuştu.

"Oh, çok özür dilerim Küçük Hanım iyi misiniz?" demişti.

"Evet, iyiyim. Şimdi müsaade ederseniz okula gitmem gerekiyor." diyebilmiştim gözlerimden yaş akarken.

"Gözlerin aksini söylüyor ama?" 

"İyiyim." 

"Bu şekilde gitmene izin veremem. Kahve çok sıcaktı anladığım kadarıyla benim yüzümden vücudunda yanık izi oluşmasını istemem. Lütfen benimle gel." 

"Teşekkür ederim, gerek yok kendim hallederim." 

"Israr ediyorum."

"Pekala..."

Önünden geçmem için eliyle yolu gösterir gibi yaptı önüne geçerken belimde bir el hissettim. Midemde kelebekler uçuşuyordu resmen, sanki rüyada gibiydim eğer rüyaysa da uyanmak istemiyordum. Arabasında bindiğimizde utanarak "Nereye gidiyoruz?" diye sormuştum. "Holdinge gidiyoruz ufaklık." demişti kendinden emin bir sesle. 

Holdinge vardığımızda arabadan inmem için yardım etmişti. Teşekkür ederek arabadan indim. İçeri girerken üzerimde bir sürü göz hissediyordum, herkes bana bakıyordu, bazıları ise fısıldaşıyordu. Onlara aldırmamaya çalışırken Bay Grey tekrar beni belimden tutarak yönlendiriyordu. Odasına girdiğimizde beni oturttu. Biriyle konuştuktan beş dakika sonra ilk yardım çantasını bir kadın getirdi, bıraktı ve odadan çıktı. 

Çantadan yanık kremi çıkarttı. Biçimli parmaklarına sürüp bacağımdaki kızarık yere değdirdiği anda ağzımdan bir inleme kaçtı. Çok utanmıştım, yanaklarımın kızardığına emindim. Bay Grey "İyi misin ufaklık?" dedi gülerek. Onaylamak için mırıldandım. Kremi bana uzattı "Senin sürmen daha iyi olur." dedi. Onun sürmesinden çok zevk almıştım ama bir şey diyemediğimden hiç istemeyerek kremi elinden aldım o da kendini masaya dayadı ve masadan destek almıştı. Kremi sürmeyi bitirdikten sonra ayağı kalktım ona uzattım ve teşekkür ettim. "Teşekküre gerek yok zaten benim suçumdu." dedi. Bir şey demeden yüzüne baktım sadece. Yüzünün her bir noktasını ezberlemek istermişçesine bakıyordum ona. Her bir detayına hayrandım onun. Uzun bir sessizlikten sonra konuşmaya başladı. "Ee incelemen bitti mi?" dedi. Siktir siktir siktir. İnlemem yetmiyormuş gibi bir daha rezil olmuştum. "Ş-şey evet- Yani hayır sizi incelemiyordum." NEDEN KEKELİYORSUN APTAL CARA. "Ne yani sen bana yalancı mı diyorsun?" demişti alaycı tavırla. "Hayır ne münasebet yani ne yalanı siz ve yalan söylemek inanılacak şey değil." dedim, iyice saçmalamıştım. "Hahahaha sakin ol dalga geçiyorum sadece." Kafamı eğdim yüzümün kızardığını hissedebiliyordum. "Hadi seni okuluna bırakalım." dedi. "Hiç gerek yok ben kendim gidebilirim teşekkür ederim." dedim. Otoriter bir tavırla "İtiraz istemiyorum." demişti. Çok ciddi söylediği için bir şey demedim sadece teşekkür ettim.

Telefonumu elime aldığımda Harold'dan bir sürü mesaj geldiğini gördüm. 

Harold: Nerede kaldın?

Harold: Hey!

Harold: Bensiz okulu asmamışsındır umarım.

Harold: Cara nerede kaldın merak etmeye başladım.

Harold: Tanrı aşkına Cara, cevap ver!

Mesajlara girmeden bildirim ekranından bakıp okudum, cevap vermeden ekranı kapattım. Bay Grey bunu görmüş olacak ki "Neden cevap vermedin?" dedi. "Önemli bir şey değil, zaten birazdan okulda göreceğim." dedim. Okula vardığımızda tekrar teşekkür ettim. "Ben gerçekten çok teşekkür ederim Bay Grey buraya kadar gelmenize gerek yoktu." dedim. "Alt tarafına okuluna bıraktım teşekkür edilecek bir şey yok. Hadi in bakalım derse geç kalma." dedi. Gülümseyerek arabadan indim. Emma ve grubu bahçedelerdi beni görmüş olacaklardı ki yanıma geldiler. "Bay Grey miydi o?" dedi Emma iğrenç ses tonuyla. "Sizi ilgilendirmez." dedim soğuk bir tavırla. Okula girdiğimde Harold ile karşılaştım. "CARA NEREDEYDİN? O KADAR MESAJ ATTIM, SANA İNANAMIYORUM BU KADAR SOR- bir dakika üstündeki leke de ne öyle?" dedi. "Harold bi' sus tanrı aşkına, çok konuşuyorsun." dedim bi yandan yürürken. Harold da arkamdan koşuşturuyordu. Kolumdan tutup beni durdurdu. "Cara özür dilerim seni gece bırakmamam gerekirdi, lütfen affet beni, istediğin kadar bacağımı ısırabilirsin." dedi bacağını kaldırarak. Onun bu tatlı haline kıyamayıp 

"Tamam bi daha olmasın." dedim 

"TAMAM ŞİMDİ BANA NE OLDUĞUNU ÜÇÜNCÜ DERSE KADAR NEREDE OLDUĞUNU VE ÜSTÜNDEKİ LEKENİN NE OLDUĞUNU ANLATIYORSUN. ÇABUK. BAŞLA." dedi. Bunların hepsini nasıl tek nefeste söyleyebildiğine şaşırmıştım. Her şeyi baştan sona anlattıktan sonra Harold ağzı açık bi' şekilde bana bakıyordu. Bu olanlar onun bünyesine bile fazlaydı. "Aman tanrım nikah tarihi aldın mı? Gelinlik bakmaya başlamamız lazım." dedi. Tepkisine kahkaha atıp "Maalesef hala engelliyim onda." dedim. 

"Adama fake hesaptan yazdın çünkü engelli olman normal." 

"Sence anlamış mıdır ben olduğumu?"

"Sanmıyorum." 

.

.

.

Sonunda okul bitmişti ve eve gelmiştim. Planım eve gelince direkt uyumaktı fakat bunu engelleyecek bir şey oldu. Telefonuma gelen bildirim sesiyle telefonumu elime aldım, gelen bildirimi görünce ne yapacağımı şaşırdım. Bildirim Chris Grey'dendi...

chrisgrey: Selam ufaklık.

white.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin