Edirne patlıcanına, Urfalı'ya, Tatlı Bebek'e ve Kadir'e.
Okul gezisiyle gittiğimiz Edirne'de geçirdiğim üçüncü gündü. Yorucu geçen üç günden sonra, tek istediğim güzel bir kitap okumak ve bir bardak çay içmekti. Otelden çıktım ve kütüphaneye gittim. Büyük bir binaydı burası, kocaman raflar ve sessizlik. Raflar arasında şaşkın bir biçimde gezinirken, güzel bir kitap ilişti gözüme. Almak için elimi uzattığım anda kadife ve ipeksi bir dokunuş hissettim. "Pardon" deyip elimi geri çektim;
"Sorun değil" dedi güven veren sesiyle.
Kısa bir sessizliğin ardından,
"Güzel kitaptır" dedi,
"Öyle mi? Konusundan bahsedebilir misin biraz?"
Ve o tanrısal dudakların kibarca dans edişlerini izledim. Dediklerini duymuyordum tek istediğim onu ateşli bir biçimde öpmekti.
"Neden beraber okumuyoruz o zaman?" dedim.
Bir masaya geçtik ve okumaya başladık. Yaklaşık 10 dakika sonra elimin onun dizinde olduğunu fark ettim. "Kusura bakma, yorgunluktan fark edememişim" deyip elimi çektim. Gülümsedi.
Yaklaşık 30 dakika sonra kütüphane bayağı tenhalaştı. Çeneme dokunduğunu hissettim, sıcak bir dokunuştu bu. Gözlerimin içine derin derin bakmaya başlamıştı, kalbim küt küt atıyordu. Hemen dudaklarına yapıştım ve o nemli dudakları delicesine öpmeye başladım.
"Benimle gel" dedi.
Tereddüt etmeden elini tuttum, rafların arkasındaki kapıya gittik.
"Burası neresi?" diye sordum,
"Burası depo, bende anahtar var." dedi.
İçeri girdik, tozlu ve rutubetli bir yerdi burası. Beni öpmeye başladı. Dillerimiz adeta dans ediyorlardı, dudaklarımı nazikçe ısırıyordu. Tanrım, ateşim çıkmıştı. Hemen boynundan öpmeye başlayarak aşağıya doğru indim. Pantolonunu indirip tombul pitonu serbest bıraktım. Ateşli geçen bir oral seksten sonra beni itti ve soymaya başladı, penisimi ağzına aldı ve sanatsal bir sakso çekti. Beni ayağa kaldırıp saçımdan tutarken, kudretli penisine "Kakao aromalı Vazelin" sürüyordu. Sert bir şekilde girdi. İçime aldığım en büyük penisti. Arkama döndüm ve öpüştük, beni sert bir şekilde s*kerken nazikçe öpmesi beni azdırıyordu.
İçimden çıkıp domaldı ve vazelini uzattı,
"Mmm... Doggy Style, çok severim" dedim.
İçine girdim ve tak tak tak sokmaya başladım.
"Yere yat" dedi.
"Tamam babacığım" deyip yattım.
Üstüme çıkıp hızlıca zıplamaya başladı. Üstümden kalktı ve birbirimize handjob yapmaya başladık, titreyerek boşalıp yere uzandık. Başını göğsüme koyup bir Chesterfield yaktı ve,
"Burayı kim temizleyecek şimdi?" dedi.
