scars of yours, 6

1.3K 100 52
                                    

"geldin." dedi ferdi karşısındaki bedenin gerçekliğini sorgularcasına.

genelde toplu ve bakımlı görmeye alıştığı uzun saçlar dağınıktı bu sefer, üstüne öylesine geçirildiği belli olan kırışık bir tişört altında ise siyah şortu vardı genç adamın.

"geldim." diye mırıldandı. "yanında olmak istedim."

geçmesi için kenara çekilip odasının yolunu tutarken yüzünde alkolün etkisiyle alaycı bir sırıtış belirmişti. içinden 'bunca zaman neredeydin?' diye bağırmak gelmişti ama yapamadı.

kapıyı kapatıp arkasından direkt odasına ilerleyen abdülkerim'in üstünde gram geri adım atma isteği yoktu.

ferdi'nin üstüne resmen çarptığı kapıyı da son anda yakalayıp odasına girmişti.

masanın üstündeki boş şişeler, dağınık yatağı ve ortadaki ağzına kadar dolu küllük ilk bakışta gözüne çarpanlardı.

bilgisayar masasının sandalyesinde öylesine oturuyordu küçük olan, gözleri kızarmış kıvırcıkları yüzüne düşmüştü. bitmek üzere olan şişeyi son bir kere daha dikti kafasına.

şişenin elinden çekilmesiyle afalladı. "bıraksana!" diye bağırmıştı aniden.

abdülkerimin oldukça sakin tuttuğu sesi ferdi'nim bu fevriliğini örtmüştü "ferdi çok içmişsin daha içme. "

son şişesinin elinden alınmasıyla duygu patlaması yaşayan vücudu zar zor sakin kalabiliyordu, elleri yüzüne siper oldu anında.

"konuşmak ister misin?" demişti karanlığının içindeki ses. abdülkerimden başkası değildi. önünde diz çökmüş bedeni,yüzüne siper olmuş elleri aşağı indirmeye çalışıyordu.

"senin yüzünden!" dedi boğuk sesiyle, hıncını almak istercesine vuruyordu büyük olanın omuzuna.

yavaş yavaş gözünün önüne gelmeye başlayan görüntülerle yerin dibine girdiğini hissetti "özür dilerim."

sonra tekrar "ferdi çok özür dilerim."

vicdan azabıyla gözleri kapanırken içinden kendine lanet etti, nasıl olmuştu, nasıl olmuştu da hıncına yenik düşüp tek suçu sevmek olan birini bu hale getirmelerine izin vermişti?

ferdi ya da o zamanlar kulağına gelmiş ismiyle erenay, sadece o çocuk aklıyla sevmişti onu. nasıl böyle kötü olabilmişlerdi? nasıl kıymışlardı ona?

arkadaşlarının onu hastanelik etmesine izin vermişti, sırf onu, bir erkeği sevdiği için. insan hiç görmediği hiç tanımadığı 8 yaşındaki çocuktan neden ölesiye nefret ederdi?

arkadaşları da o da birini ölesiye patakladıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi devam etmişlerdi.ferdi'nin olaydan sonra hayatına nasıl devam ettiğini bilmeden.

o gece her zamanki gibi arkadaşlarından uzak bir köşede oturan erenay havanın kararmasına aldırmadan eğlenen arkadaşlarını izlemişti, eve girecekken gelen bir üst mahalleli çocuk onu yukarıda bekleyen birilerinin olduğunu söylemişti.

o karanlıkta yerde kanlar içinde yatan çocuğu abisi bulduğunda bunu yapanları bulmaya yemin etmiş ve bulmuştu da.

biricik arkadaşları, yanıbaşında, kardeşinin bu hâle gelmesinin tek sorumluları olan çocuklar en yakınlarıydı şimdi. haberi dahi yoktu bundan.

aklından bir bir geçen anılarla gözleri dolmuştu, o ferdi'nin hayatını mahvetmişti.

ferdi'yse kendini ve biraz da onu hırpalamaktan yorulmuş önündeki bedene bırakmıştı kendini. kafasını yorgunlukla yasladı omuzuna, yüzünden damlayan birkaç damla göz yaşı abdülkerim'in tişörtünü ıslatmıştı.

o 8 yaşındaki çocuk geldi gözünün önüne "seni çok sevmiştim."

"ilk aşkımdın.."

"ve son."

titrek nefesleri boynunu okşarken eliyle kıvırcık saçları okşama tereddütüne düşmüştü. kendiyle yaptığı iç savaş sonrası yavaşça parmaklarını bukleler arasında gezdirmeye karar verdi.

bir süre sonra iyice sessizleşmiş bedeni kendisinden ayırdı ve yüzüne baktı. parlak gözleriyle gözlerinin tam içine bakıyordu.

"o gün söylediğin gibi, affetmez misin beni?"

fısıltıdan farksız sesi muhtaç çıkmasın diye çok uğraşmıştı ama nafileydi "en çok da bunu bilmemek acıtıyor canımı."

abdülkerim "özür dilerim." dedi tekrar ve tekrar.

ikilemle yüzünü izlemişti, parmakları yüzüne gelen tutamları yana attı, yüzündeki izler ve hafif sakalları daha net serilmişti gözü önüne.

"kızma bana." dedi zorlukla, ferdi nedenini soramadan dudaklarına kapanmıştı.

ferdi'nin ona vereceği karşılığa muthaçtı. bir süre baskıyı kendinde tutmuş ve elleriyle yanaklarını, yara izlerinin olduğu yerleri okşamıştı hafifçe.

ferdi geçmişini unutup yeni bir sayfa açmak adına yıllarca debelenip durmuştu, tek beklemesi gerekenin bu olduğunun bilincide değildi.

doğum gününde onu öptüğü andan beri zihninden silinmeyen dudaklara büyük bir istekle karşılık verdi.

ardından sırtının sandalyeden havalandığını hissetmişti, bakmak görmek istese bile sırtında ona destek olan el engel olmuştu.

sarhoş adımları ayarsızdı, abdülkerim nereye giderse o da oraya giderdi.

sırtı yatağın soğuk zeminiyle buluştuğunda ayrılmıştı dudakları..

altında eşofmanın hafifçe çekilmesiyle yattığı yere çivilenmiş gibi hissetmişti.yine de durdurmadı onu.

bir gece, sadece bir gece, yüzündeki yara izlerinden, kendinden utanmamak, geçmişini düşünmeden yaşamak istedi.

altındaki eşofman teninden tamamen kayıp giderken, elleri ferdi'nin pürüzsüz teninde gezindi.

"sana bu yaraları bahşeden, yine seni sevecek olan yanım."

belki de haklıydı, yaralarının merhemini bulacaktı bu gece.

belki de çektiği acı bitecekti bugün.

scars of yoursHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin