Yeniden merhaba herkese :)
Yeni hikayemi bayram gününde sizlere sunmak istedim :)
İyi bayramlar 🤍
Başladığınız tarih ve saati eklerseniz sevinirim :)
İyi okumalar!
***
Bugün bayramdı. Hafif bir tebessümle etrafta telaşla koşturan insanları izledim.
Ne garip öyle değil mi? Bir kaç saniye sonra ne olacağını bilmediğimiz halde hep bir telaş içindeyiz. Hep yetişmemiz gereken bir yer, koşuşturmamız gereken işler var. Oysa bu telaş içinde unuttuğumuz bazı şeyler vardı.
Sevdiklerimiz...
Sanki hiç ölüm yokmuş gibi kızarız, bazen günler, hatta aylarca arayıp sormayız.
Oysa ölüm sadece bir nefes kadar yakındır.
Eğer askersek, bir nefesten bile yakın.
Gözümün önünde sevdiğim kadını benden alacak kadar yakın.
Geriye başında dua edecek bir mezar bile bırakmayacak kadar yakın.
Elimdeki çiçeklerle mezarlığa doğru ilerledim. O mezarın içi boştu biliyordum, ama o varmış gibi davranmak işime geliyordu.
Uzun uzun mezar taşına baktım.
CEREN KORKMAZ
Gerçekten de hiçbir şeyden korkmazdı. Hayatımda tanıdığım en korkusuz, en cesur kadındı. Benim kadınımdı.
Derin bir nefes alıp mezar taşının yanına oturdum. Elimdeki çiçekleri yavaşça toprağın üzerine bıraktım.
Menekşeleri çok severdi.
Her zaman olduğu gibi yine mezar taşını sanki onun saçlarıymış gibi okşadım. Onun saçları ipek gibiydi. Dokunmaya kıyamazdım.
Derin bir nefes daha çektim içime. Ciğerlerim toprak kokusuyla doldu. Benim sevgilim toprak kokmazdı. Kendine has bir kokusu vardı.
Ama ben maalesef 5 yıl içinde onun kokusunu unutmuştum. Unutmamaya çalışmıştım, ama o neşeli kahkahaları yavaşça silinmeye başlamıştı kulağımdan.
Hafızamdaki yüzü, anıları gün geçtikce silikleşiyordu ve ben her Allah'ın günü o güzeller güzeli yüzü unutmamak için onun fotoğraflarına bakıyordum.
Sonra da şimdi olduğu gibi gözlerimi kapatıp yüzümü gökyüzüne çevirip onu hayal etmeye çalışıyordum.
Bana doğru gelişini, bana sarılışını, beni öpüşünü.
Ama olmuyordu.
Ondan bana kalan, asla unutamadığım tek bir hatıra vardı.
Yanımdan sürüklenerek götürülüşü, benim çırpınmalarım, etrafı saran alevler.
Ve sonra da acı haber.
Bir şehitimiz var.
Zorla yutkunarak açtım gözlerimi. Bir daha baktım boş mezara. En sevdiği türküyü hafifçe mırıldanmaya başladım.
"Gesi bağlarında dolanıyorum
Yitirdim yarimi amman aranıyorum
Yitirdim yarimi amman aranıyorum""Hatırlıyor musun sevgilim? Bu türküyü neden bu kadar çok sevdiğini sormuştum. Sen de uzak diyarlarda tıpkı bu türküyü söyleyen kız gibi annene hasret kaldığını söylemiştin. Sen bu türküyü annen için söylerdin ama nasipte benim de sana söylemem varmış..."
Çalan telefonumla konuşmam yarıda kesilmişti. Nemlenmiş gözlerimi elimin tersiyle silip boğazımı temizledim. Arayan Akif yarbaydı.
"Üsteğmen Pamir Yenilmez"
"Pamir Yenilmez, yeni bir görev için sana ihtiyacımız var. Söylediğimiz saat ve yerde hazır ol".
"Emredersiniz komutanım".
Telefonu kapatıp cebime koydum ve yavaşça mezarın başından kalktım.
"Gitmem lazım sevgilim. Vatan çağırıyor. Sana şerefim ve namusum üzerine yemin ederim ki, şehitlerimizin kanını asla yerde koymayacağım. En kısa zamanda ya yanında olacağım, ya da yanında".
Asker selamı verip mezarın başından ayrıldım.
Bir daha İstanbula ne zaman dönerim ya da dönebilir miyim bilmiyorum ama kanımın son damlasına kadar savaşıp solan menekşelerin yerine yenilerini getirmek için yaşayacağıma yemin edebilirim.
Uzun bir yol beni bekliyor...
***
Umarım beğenmişsinizdir. İlk bölümde görüşmek üzere 🤍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
| SAUDADE |
Teen Fiction5 sene önce bir patlamada nişanlısını kaybeden bir askerin hayat hikayesi...