2

256 30 8
                                    

"Ne duyduysan o, ayrıca belki bu shiplemeleri durdurmak istemiyorum?"

"Ne saçmalıyorsun ya! Bak, eğer bu işi halledemezsek şirket sevgiliymişiz gibi haber yayınlayacak."

"Halletmeyelim o zaman."

"Hyunjin, bak seni sevmiyorum. Böyle bir şeyin yayınlanmasınıda istemiyorum, neden anlamıyorsun."

"O zaman sen git şirkete hallettik de Felix. Bende bir daha böyle bir şey demem. Fanlarda shiplemeyi bırakır hem belki." Hyunjin odadan çıktığında Felix oflayarak arkasına yaslanmıştı.

"Of, Hyunjin of!"

"Alo, Felix. Hallettiniz mi?"

"Bayan Jiho. Halledemedik, nasıl bir haber yayınlayacaksanız yayınlayın."

"Peki Felix, sizden tek istediğimiz şey sevgili gibi davranmanız. Hyunjin'in şirketide onaylıyor bu durumu."

"Peki Bayan Jiho. Görüşmek üzere."

"Görüşürüz Felix."

Bu sırada Hyunjin aşağı inip arabaya binmişti.

"Oha Hyunjin! Nasıl bu kadar hızlı hallettin?"

"Neyi halletmişim Seung?"

"Sevgili olduğunuzu yazmış şirket gruba. Hem neden söylemedin."

"Sevgili değiliz ki?"

"Yürü olum o zaman şirkete arabada olduğumuzun ve arabanın hala şirketin önünde olduğunun farkındasındır umarım."

Hyunjin hızla tekrar aynı toplantı odasına girmişti. "Bu ne demek Felix?"

"Sanada yaranamıyoruz Hyunjin."

"Felix ben sadece beni gerçekten seven biriyle sevgili olmak istiyorum neden anlamıyorsun?"

"O zaman sevgililik diye bir şey olmaz Hyunjin. Görüşürüz." Felix odadan çıkıp prova odasına gitmişti.

"Hele şükür ya! Hiç gelmeseydin."

"Özür dilerim Chan hyung."

"Bekle, sen bunu ciddi demediğimi bilirdin. Bir şey olmuş ne oldu?"

"Kafeteryaya gidelim mi hyung? Hem bir şeyler içeriz."

"Tamam gel bakalım minik civciv."

Chan ve Felix kafeteryaya gitmiş kahvelerini aktıktan sonra boş bir masaya oturmuşlardı.

"Ne oldu bakalım?"

"Hyung, bana aşık olduğunu söyledi bir nevi. Daha sonra ben ona onu sevmediğimi söyledim o da şirkete hallettiğimizi söylediğimizi söyleyip her şeyi halletmemi söyledi. Ben gidip halledemediğimizi söyledim tabii şirketi sevgili olduğumuzu yazmış onların grubuna. Şirketle konuşup açıklamayı iptal etmesini söylemem lazım fakat nedense istemiyorum ama Hyunjin'i zorla bir ilişkiye sokamam."

"Felix sen onla shiplenmekten rahatsız olurken şimdi gelip bunları mı diyorsun?"

Felix Chan'a kafa sallayıp kahvesini alıp odasına gitmişti.

"Alo?"

"Alo, Bayan Jiho lütfen açıklama yapmayın. Biz hallettik, üzgünüm."

"Tamamdır Felix, yayınlamıyorum."

"Görüşürüz Bayan Jiho."

"Görüşürüz Felix."

Felix telefonu bıkkınca masaya bırakıp arkasına yaslanmıştı. "Ne yaptın Hyunjin bana? Neden pişmanım.."

Felix kapının tıklanmasıyla 'Gel!' komutunu vermiş ve içeri giren asistanı Vien'in tam kendisiydi.

"Vien!" Felix hızla kalkıp Vien'e sarılmıştı. Her ne kadar asistanı olsada çok yakın arkadaşlardı.

"Özledim seni Yongbok! Hiç Amerika'ya da gelmedin."

"Gelmedim Vien üzgünüm! Her neyse şu Mia gitti değil mi?"

"Gitti gitti."

"Bir daha gitme bak Amerika'ya. Sonra Mia geliyor, çok gıcık biri."

"Gitmem, gitmem korkma."

"Eve gitmeye ne dersin?"

"Beni eve mi atacaksın? Hiç yakıştıramadım sana!" Felix ve Vien'in kahkahaları odada yankılanıyordu.

"Neyse hadi gel eve gidelim. Ayrıca lütfen şu bir hafta boyunca ne yap ne et şu şirketten izin al benim için. Lütfen!"

"Tamam, tamam. O iş bende."

...

Felix gözlerini açtığında kafasını omzuna koymuş uyuyan Vien'e bakmıştı. "Buda uykucu olmuş.."

Vien gözlerini açtığında ilk başta etrafa bakmış sonra kafasını Felix'in omzundan kaldırarak doğrulmuştu. "Salonda uyuya mı kalmışız cidden?"

"Evet. Neyse kahve yapıyorum, ister misin?"

"Yok almayayım. Şirkete gitmem lazım biraz işler birikmiş. Sonra gelirim."

"Tamamdır güzellik. Görüşürüz."

"Görüşürüz Lixie!"

Rival Group | HyunlixWhere stories live. Discover now