Bu satıra başladığınız tarihi bırakır mısınız? 🫶🏻Medya'da Bianca var 💕
🕸
Meşalelerin aydınlattığı devasa kütüphanede dolaşan bakışlarım yorgundu. Öğle vakti aldığım ceza yüzünden buraya tıkıldığımdan beri, kitapları baş harflerine, oradan da konularına göre ayırıyordum. Dudaklarımdan sinirli bir iç çekiş döküldüğünde atıştığımız için birlikte ceza yediğimiz Ciara'nın henüz gelmemiş olmasına sitemliydim. Bütün işi ben hallettikten sonra elbette gelmesine gerek yoktu ancak bu cezayı tek başıma çekmemeliydim.
Kaldığım ve imparatorluğa bağlı olan okulumun yurdu çoktan kapanmış olmalıydı. Bu durumda oraya dönemezdim. En iyi seçenek geceyi burada, güvenli ve sessiz olan kütüphanede geçirmekti. Yine.
Koca salonda yankılanan tek ses alevlerin çıtırtısına aitti. Kendi nefesimi dahi genellikle duymazdım çünkü soluklarımı yavaş ve sessizce alırdım. Hayatımın geri kalanı da aynen bu şekilde sessizlikle doluydu.
Artık uyumam gerektiğinin bilincinde olarak üzerimdeki pelerini çıkardım ve havada asılı kalmasını sağladım. Kütüphane oldukça büyüktü ve arka taraflarda, zor büyüleri ezberlemek için daha rahat bir alana ihtiyaç duyan öğrencilere özel masalar, tabureler ve minderler bulunuyordu. Minderleri yan yana duvarın dibine sererek üzerlerine uzandım ve masaları büyü ile yanıma getirip içeri biri girse bile -ki kilide büyü yapacağım için biri girdiğinde hemen uyanırdım- beni göremeyecek şekilde yanıma dizdim.
Hâlâ havada asılı duran pelerinimi çağırıp üzerime örttüğümde üşüyerek titrek bir nefes aldım. Kışı geride bırakmıştık ama havalar soğuk, gökyüzü yağmurluydu. Bu devasa alanı ise duvarlarda asılı olan meşaleler ısıtmaya yetmiyordu. Kıyafetim ince, göğüslerim açıktaydı ancak bir pelerinden medet umup ısınmaya çalıştım. Alevlerimle burayı yakmayı göze alamazdım. Yirmi iki yaşında olmama rağmen gücümü düzgün kullanabildiğim söylenemezdi.
Ciara ile ettiğimiz kavgaların sonucunda mutlaka ceza alırdık. Bu cezalar çoğu zaman kütüphane ile alakalı olsa da ara sıra Saray'da aşçıların yaptığı yemeklere tatlarının daha güzel olması için büyü yaptığımız da olurdu. Birkaç sefer de İmparator'un baş ağrısını dindirmek için gücümü kullanmak zorunda kalmıştım. Tuhaf olan şuydu ki, adamın baş ağrısı var gibi durmuyordu. Ondan kötü bir enerji alamamıştım. Ancak ceza cezaydı ve itiraz etmek gibi bir lüksümüz yoktu.
Ciara beraber aldığımız cezaların çoğuna katılsa da kütüphaneye asla gelmezdi. Ben ise koşa koşa gelirdim çünkü eski kitap kokusuna bayılırdım. Gün ışığı görmektense burada, karanlıkta onları düzenlemek daha iyi gelirdi. Ne zaman güneş görsem yüzümdeki çillerim belirginleşirdi ve ben onları hiç sevmezdim.
Ablam bu durumla dalga geçer, yüzüme çamur sıçramış gibi durduğunu söylerdi ve onu haklı buluyordum. Ben de onunla dalga geçerdim çünkü onun kullanabileceği bir sihri yoktu. Sanırım bu durumu eşitlerdi. Gücümü geliştirmek için malikâneden ayrılmadan önce orduya katılmış ve bir kadın olmasına rağmen başarılı bir komutan olmuştu. Bu sebeple yıllardır görüşemezdik.
Uykunun daha da bastırması ile bacaklarımı kendime çekip ısımı eşitlemeye çalıştım. Alışık olduğum için çok geçmeden kendimi uykunun huzurlu kollarına attım.
🕸️
Aradan ne kadar süre geçti, bilmiyorum. Odada güçlü bir varlık hissettiğimde uykunun tatlı kollarından soyutlanamamıştım. Sesleri duyuyor, hareketleri hissediyor ancak tepki veremiyordum. Kapıya eklediğim büyünün neden işe yaramadığını, içeri birinin nasıl girdiğini o an düşünemedim. Masaların yanımdan uzaklaştırıldığını hissettim ancak buna dair bir ses duymadım. Aurası güçlü olan ve bunu hissettiğim kişi bedenini bana yaklaştırdı ve yan yattığım için yüzümü kapatan bir tutam kızıl saçım yüzümden uzaklaştırıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İPTİLA (+18)
Romance"Ağzı açık olmayan bir balığı yakalayamazsınız, Majesteleri." Dedim alaylı sesime rağmen göstermem gereken saygının farkında olarak, kerimelerimi toparlayıp. Sanki bu tepkimi bekliyormuş, hatta hoşuna gidiyormuş gibi dudakları kıvrıldı. "O zaman ağ...