2.Fren

15 1 0
                                    

Bazen işler istediğimiz gibi yolunda gitmez. Hayat hiç beklemediğimiz anda bizi hazırlıksız yakalar ve kendi sürprizini sunar. Bu çıkılmazın içinde kaybolup gitmemek için kendimizi kurtarmamız gerek ve kendimizi kurtarmak için yalanlar söyleyip, gerçekleri saklamak için elimizden geleni yaparız.

Dedemin de durumu aynı bu şekildeydi. Bizden ne saklıyordu? Neydi onu çıkmaza sokan? Hangi sırdı bizden sakladığı?Nasıl bir sırdı bu? Nasıl bir felaket bekliyordu yine  bizi? Sorular çoktu lakin cevapta yoktu. Herkes meraklı ben de boş gözlerle dedemin ağzından çıkacak cevabı bekliyorduk. Dedemse hiç bir şey olmamış gibi yemeğine davam ediyordu. 

"Karışmayın işime. Yaşadığım sürece sizin için en iyisi ben bilirim. Merak etme ve dedene güven. Tek bir yanlışında mahvederim o korumanı,ki yapacağını da sanmam." "Nasıl böyle erken güvenebilirsin dede? Sen herkese güvenmezsin"diye dedeme çıktım. Dedemin herkese güvenmediği kadar ben de hemen hemen herkese güvenmezdim. "Nesrin yeter! Sen nasıl dedenle böyle konuşabilirsin? Güvenmiyor musun ona? O senin büyüğün saygılı ol!" diye çıkıştı babam. Yine aynı şeyler oluyordu. Kaç yaşınızda olarsanız olun birileri sizin hayatınız için en doğru kararı verirdi. Hayat bizim. Biz hayatı yaşamaya geldik ama başkaları tarafından yönetilerek. Bizim ailedeki insanların tek başarısı okudukları bölümleri kendileri seçmeleriydi kalan işleri hep büyükleri yani dedem tarafından yönetilirdi. Buna izin vermeyecektim. Bu hayat benimse eğer ben de bu hayatı yaşayacak ve kendi kararlarımı kendim verecektim. Şayet yardıma ihtiyacım olursa aileme danışır ve yardım isterdim.

Konuyu daha fazla uzatmanın anlamı yoktu zaten dedem de cevap vermeyecekti, o yüzden pek kurcalamadım. Kendim dolayı yolla öğrenecektim.

Yemek yeme faslı bitmiş herkes bir kenara çekilmişti. Dedemler her zamanki gibi iş konuşuyor,annemle yengem yakında ailemiz için çok önemli olan ablamın düğünü için hazırlıkları kontrol ediyordu. Ben de kendi köşemde oturup olanlari izliyordum. Daha çok dayanamayıp odama çıktım.Gerçekten daralıyordum bu evde. Neyse ki odamda balkon vardı da en azından orada huzur buluyordum. Hatta yeni bir şey keşfetmiştim. Benim odam en üst kattaydı ve çatıya yakındı. Balkonuma kadar bir ağaç uzanıyordu ve ağaçtan destek alarak çatıya çıkabiliyordum. Umarım bizimkilere yakalanmazdım çünki huzurumu elimden alırdı. Bunu herkes uyuduktan sonra yapıyordum. Saat gece 2 olmuş ve herkes odasına çekilmişti. Artık rahatça işimi halledebilirdim.

Balkona çıkıp etrafı n'olur n'olmaz diye kontrol ettikten sonra ağaç yardımıyla çatıya çıktım. Birazda ilerledikten sonra istediğim ortamı buldum. Bütün şehir ayaklarımın altındaydı sanki,elimi uzatsam ayı tuta bilirmişim gibi hissediyordum. Bağdaş kurup oturduktan sonra vücudumu gevşettim. Bütün fikirlerimden kurtulmak istedim ama olmuyordu. Aklımda dedemin hala bizden sır gibi sakladığı o koruma vardı. Neden ona bu kadar çok güveniyordu? Koskoca Murat Karahan öylesine bir korumaya nasıl güvenebilirdi? Kafayı yeyecektim. Aniden omzumda bir el hissetmemle irkildim.

Ne yani. Burada biri mi vardı? Çatıda? Gecenin bu saatinde? Olsa olsa korumadır diyeceğim ama korumanın çatıda ne işi vardı?

Arkamı döndüğümde gördüğüm yüzle neye uğradığımı şaşırdım. Benim için seçilen korumaydı bu ve elindeki feneri tam da yüzüme tutuyordu."Feneri çeker misin? Kör oldum sanırım."
"Küçük hanım?" dedi beni burada beklemeyen bir tınıyla.
"Senin burada ne işin var? Hem de herkes uyurken?"
"Seni ilgilendiriyor mu? Neden buradasın? Nasıl çıktın buraya?"
"Benim görevim seni korumak yoksa ben de meraklı değilim çatıda seninle konuşmaya."
"Yerimi nasıl bildin peki?"
"Beni dinliyor musun? Dedim ya görevim seni korumaksa eğer neredesin ne yapıyorsun hepsini bilmem gerek." Ne yani şimdi ben neredeysem bu adam da orada mı olacaktı?Çocuk muyum ben?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 09, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kırmızı İpin UcuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin