2 - 'Flawless Murder'

17 5 8
                                    

Kanla yazılmış harfe dikkatle bakıyordum. Etraftan iz toplayan ekibe "Biri buradan DNA örneği alabilir mi?" diye seslendikten sonra ölü kadının başını izlemeye başladım. Boynunu kesebilecek kadar güçlü birini arıyorduk. Jimin'e "Jim! Cinayet silahını çevrede bulabildiniz mi?" dediğimde bana cevap verdi. "Hayır. Hiçbir iz yok. Elimizde sadece bir kafa, kan birikintisi ve 'U' harfi var."

Sessizce küfredip mırıldandım. "Kusursuzca işlenmiş bir cinayet."

Aniden yüzümde patlayan flaşla irkildim. Yüzünden kamerayı çeken Yoongi bana gülümsüyordu. Huzursuz bakışlarımın odağı olduğunu anlayınca "Hey, neyin var?" diye sordu. Etrafta söylenerek dolaşan Rosé yanımızda durup "Ne mi var? Oppa yerde ölü beden var! O da yok! Geri kalanı nerde bu cesedin?!" diye etrafa seslendi.

Stresten saçlarımı geriye çekiştirerek "Normal bir katil değil bu. Gelen ihbardan hemen sonra buraya geldik ve katil kaçmıştı. Hem de arkasında hiçbir iz bırakmamış." dedim. Aklıma dolan düşünceler zihnimi rahat bırakmıyordu. Telaşlandığım için aklıma her türlü senaryo geliyordu. Zaten fazlaca düşünmem lazımdı ama bu kadarı da insan sağlığına fazlaydı. Yoongi omzuma hafifçe vurduktan sonra "Hadi ama Jisoo, benden daha hızlı çözeceksin bu davayı." dedi ve bir daha fotoğrafımı çekti.

"Yoongi, Jisoo'nun fotoğrafını çekip durma! Biliyoruz çok etkileyici ama soruşturma için kamera hafızasına ihtiyacımız var."

Yoongi hafifçe aralanan dudakları ile öylece Jimin'e bakakalmıştı. Onlara kıkırdarken cebimdeki telefonun kilidini açtım. Saatin sabah beş olduğunu görünce Namjoon'a kısa bir mesaj çektim. Bu saatte uyanık olmalıydı.

Jisoo:
Joon, seninle görüşmem lazım.

Şu yeni cinayet vakası hakkında.

Namjoon:
Tabii, müsaitsen şimdi konuşabiliriz.

Jisoo:
Yüz yüze görüşsek daha iyi olur.

Namjoon:
Tamam o zaman, bir saat içinde emniyette olurum.

Oturduğum yerden kalkarken başımın döndüğünü hissettim. Gözlerimi sıkıca kapatıp derin bir nefes aldım ve gözlerimi açtım. Şimdi daha iyiydim. Rosé'ye "Chae, herhangi bir gelişmede beni arayın. Namjoon'un yanına gidiyorum.' dedim. Ardından "Yoongi çevreyi iyice arayanların başında olur musun lütfen? Herhangi bir kanıtı kaçırmak istemiyorum." dedim ve herkese hitaben bir cümle daha kurdum.

"Arkadaşlar buradan kesik bir beden çıktı, herhangi bir yerde küçük bir kan lekesi olsa dahi bu işimize yarayacak. İhbar eden adamla ilgili belgeler çıkartıp sorgulamalıyız, cinayete tek tanık olan kişi o."

Hepsi beni onaylar sesler çıkarınca yönümü kapıya doğru çevirdim. Önümü kesen Jimin çatık kaşları arasından bana bakarken "Jisoo, sen kaç saatlik uykuyla ayaktasın? Üstelik bu sırtındaki ağrı kesici bantlar da neyin nesi? Böyle mi görev başında duracaksın gerçekten?" diye ardı ardına sorularını dizdi. Kaç saat oldu? Dört saat herhalde.

Bıkmış bakışlarımı tavana çevirip "Jimin ben çocuk değilim. İyiyim, tamam mı?" derken arkadan bir ses "Jimin, benim yerime sen bak. Ben Jisoo'ya göz kulak olurum." dedi. Sinirle Yoongi'ye dönünce "Yah! Beni dinlemiyor musunuz siz?" dedim.

Jimin kocaman gülümsemesini bize sunmadan hemen önce "Tamam hyung." dedi.

"Gerçekten beni dinlemiyorlar."

Yoongi beni kolumdan tutup dışarıya sürüklerken ona izin verdim. Kalan enerjimi ona harcayacak değildim. Onun arabasına binip emniyete doğru gitmeye başladık. "İstersen biraz kestirebilirsin, emniyet buraya çok uzak. Ve sabah trafiği de vardır. En az bir saat sürer."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 05, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Blue Side • YoonsooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin