1

152 17 14
                                    

Selam selam.

Eğer en sevdiğiniz ders edebiyatsa ama siz sayısalsanız bunun iki sebebi olabilir.

Bir, aileniz 'harika' bir geleceğinizin olmasını istiyordur.

İki, ulaşabildiğiniz okullarda diğer alanlara sınıf açılmıyordur.- İmkansız gibi duruyor olabilir ama bunu yaşayan tanıdıklarım var, bilginize.

Yada sadece şiirlerle kafasını bozmuş, genetik mühendisi olmak isteyen birisinizdir. Böyle biriyseniz muhtemelen bensinizdir.

Ben olmak bu kadarla sınırlı değil. O yüzden ben olmayı küçümsemeyin.

Misal; zeytin ve karabiberden nefret etmeniz gerek. Şarkı söylüyo olabilmeli ve bu alanda ödüller kazanmalısınız yine de aklınıza mukayet olup sadece hobi olarak söylemeye devam edebilmelisiniz. Konservatuvar okumayı aklınızdan derhal silmelisiniz çünkü genetik mühendisi olacaksınız. Kahvaltıda süt içmelisiz. Koca adam oldun diyenlere, ikile diyebilmelisiniz. Tüm hayvan popilasyonunun yüzde yetmişine alerjiniz olmalı. Şükür ki kedi ve köpeklere alerjiniz olmamalı ve iki türü de çok çok çok sevmelisiniz. Bu yüzden annenizin evinde bir kediniz babanızın evinde bir köpeğiniz olmalı. Ha evet anne ve babanız beş yaşından beri ayrı olmalı. Bunun kendi seçimleri olduğunu kabullenmelisiniz. Bazen garipseyebilirsiniz yine de saygı duymalısınız. Spor aktivitelerindeyse her zaman sondan üçüncü olmalısınız bu da kesinlikle bir yetenek, inkar etmeye kalkışmayın bile. 'Azıcık' inatçı olmalısınız...

Liste uzar. Neden burda kestiğimi bir madde daha eklersem anlayacaksınız. Birazcık da üşengeç olmalısınız. -Ki ben "eringen" kelimesini tercih etmekteyim.

Ben olmak kolay değil gördüğünüz gibi. Ama bundan daha zor şeyler de olduğunu biliyorum. Hâlâ yatağımda olmama rağmen yirmi dakika sonra başlayacak olan derse yetişmek gibi.

Ev ve okul arası yürüyerek 15 dakikaysa koşarak yarıya indirebilirim "t"yi.

Kahvaltı zaten iptal. Bir bardak süt içiyorum yine de dibinde birkaç yudum kalıyor.

Önemli değil önemi değil.

Çantamı geceden hazırladım zaten. Hazırlamadıysam da önemli değil önemli değil.

Apar topar giyinip çıkıyorum işte. Bir güzel koşuyorum. Geç kalmamalıyım çünkü devamsızlık hakkımı çoktan aştım. Öğretmenler sürekli ikazlıyor beni. İyi de soğuk havada okula gitmek de yani... Zulüm... Kışa da alerjim var bir miktar. Çabuk hasta oluyorum. Bu arada normalde inanılmaz dakik biriyim. Geç kalan insanlardan hoşlanmam.

Ben geç kalmam. O yüzden koşuyorum. O yüzden düğmelerimi yolda ilikliyorum. Saatimi takmayı da unutuyorum aceleyle. Mataramı da doldurmadım. Küpelerimi de çıkarmıştım gece, takmadım işte onları da takmadım.

Tamam koşuyorum koşuyorum.

Okula varıyorum. Başarmışım gibi gözüküyor. Bahçe hâlâ kalabalık yine de sınıfım dördüncü katta. Koşmayı kesemem. Dilim damağıma yapıştı. Diyaframım şişti. Spor aktivitelerinde üçüncüyüm diyorum. Sondan üçüncü. Suyum da yok diyorum. Yeonjunum var. Suyu vardır. Buzlu suyu bile vardır. Yoksa bulur.

Giriyorum sınıfa. Ciddi olarak nefes nefeseyim. Ölcek gibi duruyorum. Birileri bir şeyler diyor. Bu halin ne Tae? Atlı mı kovaladı lan seni? Cevap vercek halde değilim. Olsam da vermem. Gülüyorum hafifçe. Pek sevmem sınıftakileri. İşimin düştüğü kadar iletişim kurarım onlar da benle işlerinin düştüğü kadar kurar. Önüme dönüyorum. Yeonjun zeki çocuk. Sorgulamıyor halimi, anlıyor direkt. Suyu da çıkartıp dan diye koyuyor önüme. İçiyorum lıkır lıkır. Benden yarım dakika sonra öğretmenimiz giriyor içeri. Bu adamı fizikçiyle karıştırıyorum hep.

kaybetmek falan yalan, taegyu.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin