''Şiriiiin,kalk hadi kızım Selinay geldi.''Annemin anırmasıyla uyandım.Evet bugün büyük gün.Sıla'nın konserine gidicez kızlarla.Ah kendimi tanıtmadım değil mi?Ben Şirin.Ve evet Ferhat'ımı arıyorum.17 yaşındayım ve lise 3'e gidiyorum.Abiniz taktir alıyor :ddd Her neyse.Selinay ikizim gibi bişey.Çok seviyorum.Aynı sınıftayız ama onun sevgilisi var.Çağlar.Çağlar lise son ama Selinay'la ilk görüşte aşk gibi bir şey.Bir de Poyraz var.Eski sevgilim.Biz dört kişi takılıyoruz.Poyraz da bizimle aynı sınıfta.Ayrılıp da arkadaş kalanlardanız biz.Sanırım ben hala Poyraz'ı seviyorum.Ah her neyse.Ayrıldık bitti.Bugün Selinay beni süslemeye gelicekti.Ferhat'ımı bulmam için yardımcı oluyor da arkadaş.Giyinip aşağı indim ve Selinayla birlikte kahvaltıya çıktık.Selinay ''Hadi yavrum bugün Ferhat'ını bulucaz içimde öyle bir his var.'' dedi.''Hadi bakalım.''dedim ve garson geldi.Ben bir cupcake ve nescafe aldım.Selinay da aynı şeyleri aldı.Yedikten sonra eve geri döndük.Saçımı topuz yapıp beyaz bir t-shirt ve siyah bir şort giymiştim.Selinay eyelineri çok güzel çekiyor diye eyelinerimi Selinay çekti.Selinay benim aksime pantolon ve kazak giymişti ve saçlarını düzleştirmişti.Çağlar ve Poyraz gelince Cumhuriyet Meydanına doğru yol aldık.Bu arada Manisalıyız hepimizde.Çağlar 18 yaşını doldurduğundan ehliyeti vardı.Selinay öne ben ve Poyraz ise arkaya oturduk.Cumhuriyet Meydanına gelince arabadan ilk inen ben oldum çünkü Sıla'yı çok severdim.Halk konseri değildi.Ve beklediğim an geldi.Sıla sahneye çıktı.Allah'ım bu kadına bayılıyorum.
İlk şarkısı Saki oldu.Nakarat kısmında bende eşlik etmeye başladım.
Ah be hiç haberin yok
Eş dost biz gama düşücez
Sen durma koy saki içicez.
2. şarkıya geçti.Vur kadehi ustam.Şarkıyı söylerken bir çocuk bana bakmaya başladı.15 şarkıdan sonra konser bitti.Çocuk geldi yanıma.En az 17 yaşında.
''Selam.''
''Selam.''
''Nasılsın?''
''İyilik senden?''
''İyiyim.Ya şey,adın ne?''
''Şirin,senin?''
Yok artık çocuk gülmeye başladı.Sen hep gül lan.O ne biçim gülüş.
''Ya niye gülüyosun sen?''
''Bende Ferhat.''
İşte o an neye güldüğünü anladım.
''Ah,Ferhat.Ne güzel.Değil mi Selinay?''
Yanıma baktığımda Selinay gitmişti.Evet,bu daha güzeldi işte.
''Bir yerlere gidelim mi?''
''Seninle mi?Hiç sanmıyorum.''
''Ah hadi ama eğlenceli olur.''
''Aslında,beni eve bırakır mısın?''
''Ah bilmiyorum.Yolda bana Ferhat ile Şirin'in hikayesini anlatmazsan olmaz.''
''Ah pekala.''
Ferhat'ın arabasına bindik.Ayrıca Ferhat 19 yaşındaymış.Ben Ferhat ile Şirin'in hikayesini anlatmaya başladım.
''Ferhat, nakkaşlık yapan, Şirin'e sevdalı yiğit bir delikanlıdır. Saraylar süsler, fırçasından dökülen zarafetin Şirin'e olan duygularının ifadesi olduğu söylenir.
Amasya Sultanı Mehmene Banu'ya, kız kardeşi Şirin için, dünürcü gönderir Ferhat. Sultan; Şirin'i vermek istemediği için olmayacak bir iş ister delikanlıdan. " Şehir'e suyu getir, Şirin'i vereyim" der, demesine de su, Şahinkayası denen uzak mı uzak bir yerdedir.
Ferhat'ın gönlündeki Şirin aşkı bu zorluğu dinler mi? Alır külüngü eline, vurur kayaların böğrüne böğrüne. Kayalar yarılır, yol verir suya. Zaman geçtikçe açılan kayalardan gelen suyun sesi işitilir sanki şehirde.
Mehmene Banu, bakar ki kız kardeşi elden gidecek, sinsice planlar kurarak bir cadı buldurur, yollar Ferhat'a. Su kanallarını takip edip, külüngün sesini dinleyerek Ferhat'a ulaşır. Ferhat'ın dağları delen külüngünün sesi cadıyı korkutur korkutmasına da, acı acı güler sonra da. "Ne vurursan kayalara böyle hırsla, Şirin'in öldü. Bak sana helvasını getirdim" der. Ferhat bu sözlerle beyninden vurulmuşa döner. "Şirin yoksa dünyada yaşamak bana haramdır" der. Elindeki külüngü fırlatır havaya, külüng gelir başının üzerine bütün ağırlığıyla oturur. Ferhat'ın başı döner, dünyası yıkılmıştır zaten "ŞİRİN !" seslenişleri yankılanır kayalarda.
Ferhat'ın öldüğünü duyan Şirin, koşar kayalıklara bakar ki Ferhat cansız yatıyor. Atar kendini kayalıklardan aşağıya. Cansız vücudu uzanır Ferhat'ın yanına.
Su gelmiştir, akar bütün coşkusuyla, ama iki seven genç yoktur artık bu dünyada. İkisini de gömerler yan yana. Her mevsim iki mezarda da birer gül bitermiş, sevenlerin anısına, ama iki mezar arasında bir de kara çalı çıkarmış. iki sevgiliyi, iki gülü ayırmak için.
Doğuda Ferhat dağı, batıda Kırklar dağı; ikisinin arasından Yeşilırmak, yeşil yeşil süzülür, gider. Yamaçlarda Amasya'nın birbirinden güzel evleri.
Buradaki dağa adını veren Ferhat, hepinizin bildiği "Ferhat - Şirin" hikayesinin kahramanıdır. Ferhat'ın da bir yüreği vardır. Bu yürek alev alev Şirin için yanmaktadır. Amasya beyinin güzel kızı Şirin, onun yüreğini ateşlemiş, bu ateş bir yangın olmuş. Gel gör ki beyin bir şartı var, kimseler yerine getiremez. Bey demiş bir kere:
- Dağın ötesindeki suyu şehre akıtacak yiğite vereceğim kızım Şirin'i.
Tek başına koca bir dağ yarılır mı? Yarılır. Ferhat gibi aşık olan yarar bu dağı. Bu aşk dağı da yarar, göğü de yere indirir. Almış balyozu eline Ferhat, çıkmış Şahinkaya'ya. Vurdukça ferahlamış, taşlar bileklerinde erimiş. Kocaman kayalar küçülmüş, Yeşilırmak akmış, Kaynar Havuz akmış Amasya'ya. Ferhat'ın alın teri gibi akmış sular şehre. Böylece iş bitmiş, Şirin'ine kavuşmuş mu? Hayır. Kötülükler onu da bulmuş. Şirin'in öldüğü haberini vermişler, suların şehre doğru çağıldadığı gün. Bağrındaki yangının bu sular söndüremez. Atmış havaya elindeki kırk okkalık demir külüngü, düşürmüş başı üzerine. Hemen orada can vermiş Ferhat'cık. Bu acıklı olay unutulur mu hiç? Amasyalılar bu dağa Ferhat demiş, onun dağ gibi derdiyle dertlenmişler yıllarca.
Bir de efsane anlatırlar bu sular üstüne. Amasya'nın Güllübağlarına akan ırmağın kaynağına azılı bir ejder oturmuş, suyu kesmiş bir zamanlar. Bağlar kurumuş, şehir susuzluktan kırılmağa başlamış. Amasyalılar, bakmışlar olacak gibi değil, ejderle de başa çıkmak her babayiğidin işi değil, düşünüp taşınmışlar, bir çare bulmuşlar. Ejderi çatlatıp öldürmek.
Ertesi gün semizce bir katıra, iki çuval tuz yüklemişler, sürmüşler ejdere. Azılı ejder, bir nefeste katırı, sırtındaki çuvallarla birlikte yutuvermiş. Birkaç saat sonra tuzun verdiği hararetle başlamış ırmağın suyunu çekmeğe. Çektikçe şişmiş, dağ gibi olmuş. Az sonra da çatlayıp ölmüş. Amasya da bu felaketten böylece kurtulmuş.''O sırada eve gelmiş olduk.