Bölüm 1: "Ben Acıktım"

28 5 5
                                    

     Alarmın sesiyle zorla da olsa uyandım. Bir dakika daha güneş doğmamış ki. Of ne oluyor ya, saat kaç o zaman? Saate baktığımda 02.60'tı.

"Dur! 60 dakika mı?!" dedim.

     Uykum bir anda kaçmıştı ama arkamı dönüp kafamı tekrar yastığa gömdüm. Saatin bozuk olduğunu düşündüm. Uykuya dalmaya çalışıyordum ki bir kez daha alarm çaldı. İşte şimdi saatin bozuk olduğunu doğrulamıştım. Arkamı alarmı susturmak için dönecekken ben dönmeden ses kesildi.

     Sonra etraf birden fazlasıyla sessizleşti. Hatta o kadar sessizdi ki kalbimin atış sesini bile duyabiliyordum. Tuhaftı. Neden bilmiyorum ama arkamda birinin olduğunu hissettim. Bu bir his miydi yoksa gerçekten var mıydı bilemiyorum. Korkmuyor değildim bu yüzden beyaz yorganımı kafama kadar çekip arkamı döndüm.

     Kafamdaki yorgandan bir şey görmüyordum. Bu sebeple odamı hayal ederek sağ elimi yorgandan çıkardım. Yatağımın sağ tarafında komidin ve onun arkasında bir kitaplık, sol tarafında ise bir pencere vardı. Komidine doğru elimi uzattım. Bir de telefondan saate bakmak istedim. Elimi komidinin üzerinde gezdirirken elim su bardağına çarptı ve düştü. Fakat düşme sesi hiç gelmedi. Hâlbuki düştüğünden emindim. Çünkü komidin geniş bir yüzeye sahip değildi.

     Cesaretimi toplayıp yorganın altından çıkacaktım ama aniden birinin nefes alma sesiyle tekrar durdum. Gözlerim kocaman açılmıştı. Korkmaya başlamıştım. Yavaş yavaş nefes alıp verme sesi artıyordu. Sanki birden fazla kişi vardı. Sesler kafamın içinde miydi ya da yorganımın dışından mı geliyor anlamıyordum. Nefes alış verişler giderek daha da hızlanıyordu. Korkuyordum...

     Ani bir hareketle yorganımın altından çıktım. Kaçacaktım ki sesler kesildi. Ortam normal sessizliğine döndü. Pencereden rüzagarın sesi, ağaç yaparaklarının birbirine çarpıp çıkardıkları sesler ve arada yoldan geçen arabaların sesleri geliyordu. Havaya baktığımda biraz aydınlanmıştı. Hemen aklıma saatim geldi.

     Yataktan kalkmadan telefonumu alıp saate baktım. Saat 05.37'di. Ardından dijital saate baktım. Yine aynı 05.37. O zaman saat 02.60 sadece bir rüyaydı. Yataktan çıktım çünkü artık uyuyabileceğimi sanmıyorum.
Yorganın altından ayaklarımı çıkarıp zemine basmıştım. Ayaklarım ile terliğimi ararken cam parçalarını hissettim.

     O zaman 02.60 bir rüya değildi ya da uyurken elim çarptı. Off 02.60'a kafayı fazla taktım sanırım. Düşüncelerime son verip terliklerimi giyip kapıya doğru gittim. Kapıyı açıp koridorun ışığını yaktım. Daha sonra koridorun sonuna kadar gidip süpürge setini aldım. Odaya gidip yerdeki cam parçalarını temizlemeye başladım. Tam o sırada kapı çaldı. Cam parçalarını çöpe atıp kapıya doğru koştum. Birden aklıma saatin en son 05.37 olduğu geldi.
Bu saatte kim olabilir?

     Kapıya yaklaşıp delikten baktım. Kimse yoktu. Korkmaya başladım. Bu saatte kim kapıma gelir ki? Diye düşünürken karnım guruldamıştı. Bende kendimi 'Sarhoş iki serseri kapıyı çalıp kaçmıştır.' diye avutup kapının sağ çaprazındaki mutfağa yöneldim.

     Mutfağa yürümeye başladım...

"Acıktın mı?"

     Gözlerim fal taşı gibi açıldı. Bedenim hızla adrenalin salgılamaya başladı. Ses tepemden geldiği için yavaşça yukarı baktım. Fakat hiçbir şey yoktu.

"Ben acıktım."

     Yine aynı sesi duyunca korkuyla önüme baktım. Kimse yoktu...
Çok aç olduğum için duyduklarımı buna bağlayıp mutfağa girdim. Işığı açıp mısır gevreğinin olduğu dolaba yöneldim. Mısır gevreğini hazırlayıp yemeye başladım. Yerken bir şeyler izlemek için odama gidip telefonumu aldım.

     Geri döndüğümde masada iki kaşık vardı ve mısır gevreğim bitmişti. Masaya iki kaşık indirmem dalgınlık olabilirdi ama mısır gevreğimi bitirmediğime emindim.

Kesinlikle evde benden başka biri daha vardı.

     Bu durumda polisi aramanın iyi olacağını düşündüm. Telefonumu açıp numarayı tuşladığım an o ses yine konuştu...

"Ben hâlâ açı~m."

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

~•5 KRALLIĞIN BİR KRALLIĞI•~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin