bir

73 8 0
                                    

"hey! yine dalıp gittin." junkyu'nun konuşmasıyla kendine geldi jihoon. "ne diyordun?" junkyu iç çekerek göz devirdi. "resim kulübünden bahsediyordum jihoon, hiç bir şey dinlemiyosun. aklın nerede senin?" jihoon'nun aklı nerede miydi? o sarı saçlarda, anlatılamayacak kadar o güzel gülüşte, bembeyaz tendeki kelebek dövmesindeydi. "hiç, ay sonunu nasıl getireceğimi düşünüyordum." junkyu rahatladı önemli bir sorun değildi, jihoon'nun klasik endişesiydi.

zengin bir ailesi ve gayet güzel bir maaşlı bir işi olmasına rağmen bunları kafasına takardı. şuan düşündüğü bu değildi gerçi, dün karşılaştığı sarı saçlı çocuktaydı. "resim kulübü için malzeme eksiği var sen mi halledersin ben mi halledeyim?" üniversitede işletme okuyordu jihoon, junkyu ise güzel sanatlar. jihoon hobi olarak resimle ilgileniyordu o yüzden çocukluk arkadaşı junkyu ile okudukları üniversitede bu kulübü açmışlardı. "ben hallederim. listeyi bana at yarına kadar alırım." junkyu kolundaki saate bakıp ayağa kalktı. "üst sınıflar beni bekler, sonra görüşürüz." jihoon el sallayıp gülümseyince junkyu tatlı gülüşüyle ayrılmıştı okulun bahçesinden. jihoonda içeceğinin son yudumunu alıp kalmıştı.

dün otobüste zar zor tutunurken otobüse yetişmek için koşan sarışın çocuğu aklına getirdi yine, otobüse bindiğinden indiği ana kadar onu incelemişti. çok tatlıydı jihoon'a göre, bir daha görürse kesinlikle onunla konuşacaktı. umarım karşılaşılaşırız diye geçirdi içinden jihoon.

yürüme mesafesinde her gün uğradığı kırtasiyeye doğru ilerlerken junkyu'nun attığı listeye göz atıyordu. daha geçen bir kutu aldığı terebentin bitmiş miydi yani?

kapıyı araladığında bugün diğer günlere göre daha kalabalıktı burası hemen listedeki şeyleri alıp çıkmalıydı burdan. alışveriş sepetlerinden bir tane alıp boya tarafına doğru ilerledi. siyah, mor, kırmızı boya ve son olarak aşağıdaki sarı boyaya eğilip en sevdiği markayı aradı jihoon. aniden önünden uzanan kelebek dövmeli kolla soluna döndü ve gördüğüne inanamadı. bu o çocuktu. göz göze gelmişlerdi ve jihoon gözlerini başka bir yere çevirmek istemiyordu. "çok pardon!" çocuk boyayı alıp ayağa kalkıp gitmişti ve jihoon, jihoon donup kalmıştı.

aklına kendine verdiği sözü getirdi. onu gördüğünde konuşacaktı. boyayı sepete atıp hızlı adımlarla kasadaki çocuğa doğru ilerledi.

cho | hoonsuk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin