Babamın Gözleri Kedi Gözleri

292 6 7
                                    

Cumartesi, gece

Bugün yeni ewe taşındık. Yeni evimiz çok güzel. Odamın penceresinden deniz görünüyor. Annem bu oda senin dediğinde, hemen pencereden dışarı baktım. Denizi görünce kendimi kaptan köşkünde sandım. Deniz deyince gemi, gemi deyince kaptan, kaptan deyince de kaptan köşkü gelir aklıma. Adalara sefer yapan, yüzünü hiç görmediğim kaptan gibi ben de köşkümü çiçeklerle süsleyeceğim.

İlk benim eşyalarımı odama yerleştirdik. Ortada geniş, boş bir alan kaldı. Eski odam küçüktü. Oyuncaklarım, kitaplar, defterler, hepsi tıkış tıkıştı. Yeni odam geniş. Annem şimdilik evimizde daha huzurlu olacağımızı söylüyor. " Mutfak ferah... fazlalıkları atıldı... yeni koltuklarımız
var... Ivır zıvır yok... " diyor.

Babamın ıvır zıvırı olmayınca evimiz çok düzenli gözüküyor, gerçekten de. Babamın ıvır zıvırı radyo, teyp, elektronik hesap makinesi, çamaşır makinesi, saat parçaları demek. Ne onlar babamsız, ne babam onlarsız olur.

Babam işten geldikten sonra bütün zamanını ıvır zıvırıyla uğraşarak geçirir. Ya bozuk bir teybi tamir eder ya da hurdacıdan aldığı parçalarla yepyeni bir radyo ya da hesap makinesi yapar. Çoğu zaman ortaya çıkan aygıt, dükkanlarda gördüklerimize hiç benzemez. Babam mutlaka bir yerini değiştirilmiştir. Pillerini dışarı çıkarmış, seloteyple kabına tutturmuştur, mikrofon çıkışına bir perde püskülü takmıştır, açma kapama düğmesi yerine elbise düğmesi koymuştur. Babamın elinin değdiği aletler kendine özgüdür. Babam olmadan ne bir radyo, ne bir teyp, ne bir saat çalışabilir. Dillerinden bir tek babam anlar.

Bbam, " istersen sana da aletlerin dilini öğretebilirim," demişti. Yanaşmadım. Annem gibi ben de babamın ıvır zıvırından sıkılıyorum çünkü. Hiç peşimizi bırakmıyorlar ki! Halının altında, koltukların, sehpaların üstünde, yerde, kazağımın kolunda, çorbanın, çorabımın içinde, diş fı- rçalığında, banyoda bile bizimleler...

Şimdi rahatsız. Ivır zıvır, babamla birlikte eski evde kaldı. Yeni evimiz bu yüzden çok temiz ve düzenli gözüküyor. Artık annem de, ben de, eve arkadaşlarımızı hiç sıkılmadan çagırabileceğiz. Çünkü bizim evimiz de tıpkı onların ki gibi oldu. Babam, biz eşyalarla kamyona binerken, yanaklarımı ellerinin arasında aldı,
"Ben sonra geleceğim, " dedi. "Ivır zıvırın işe yaramayanlarını ayıklayacağım."

Ne diyebilirdim? Şaşırdım tabii. Sessizce başımı salladım. Ivır zıvırdan kurtulmak isteyişine sevindim hatta. Babam akşam yemeğine gelir sandım. Gelmedi. Annem masaya iki tabak koymuştu zaten. Babamı beklemiyordu. Bu akşam yemekte hiç neşem yoktu. Eski evde bir tek tabak çanak bile bırakmamıştık.
Anneme,

"Babam nasıl yemek yiyecek? Evde hiçbir şey yok ki, " dedim.

" Dışarda yer, " dedi.

" Dışarısı karanlık. Babam geceleri hiç sokağa çıkmaz, " dedim. Güldü.

" Baban aslında karanlığı sever, " dedi.

Ben karanlıktan korkarım oysa. İçi doludur karanlığın. Ama nelerle dolu olduğu görmezsin. Babam karanlıktan korkmaz. Karanlığın içini dolduranları bilir. Televizyon seyrederken bütün ışıkları söndürür. Yemek yerken bir ampulün yanmasına izin verir. Kendi karanlık bir odada çalışır. Sadece masa lambasını yakar. Bu gece evimiz aydınlık. Annem tüm ışıkları yaktı. Yeni taşınılan evde ilk gece bütün ışıklar yanarsa, o evde geçirilen günler hep hep aydınlık olurmuş.

Babamdan uzakta geçirdiğim aydınlık ve tek gece bu . Ah, keşke yarın dönse! Yemekten sonra pencereden baktım. Deniz koyu lacivertti. Üstünde yarımay parlıyordu. Babam yarımaya sarılmış dans ediyordu. Perdenin püskülünü çektim.

BUUUUP!!!

Kaptanlar vapur düdüğüyle konuşurlar. Birine buup, dediler mi,

"Seni gördüm. Sen de beni gör, " demek isterler. Sen de beni görüyor musun, baba ?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 06, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Babamın Gözleri Kedi GözleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin