Her gece yaptığı gibi yine telefonunu eline alıp şarkı açtı Felix. Sorunlarından böyle kaçabileceğini düşünüyordu. Kendince yalnızdı felix. Bazen ne yapacağını bilemez kendine zarar verirdi. Bu gece de o gecelerden biri gibi gözüküyordu..
Yine o sesleri duydu Felix, ayrılmayan anne ve babasının seslerini. Hemen kulaklıklarını kulağına taktı ve yazmaya başladı..
.
.
.
.
.
."Bıktım. Kelimenin tam anlamıyla bıktım, her şeyden. Yaşamaktan, mutluymuş gibi davranmaktan. Hislerimi anlatamamaktan, anlatacak birinin olmamasından, insanların yanlış anlamasından, kendimi açıklayamamaktan.
Bilmiyorum. Hiçbir şey bilmiyorum. Ne yapacağımı bilmiyorum, ne yapmam gerektiğini.. işte onu hiç bilmiyorum.
Korkuyorum. Kaybetmekten korkuyorum, birini kaybetmekten korkuyorum. İhanetten korkuyorum, edilmesinden değil, eğer ihanet edilmesinden korksaydım şuan bunları yazamazdım. Geri kalkamamaktan korkuyorum, kimsenin yanımda kalmamasından korkuyorum. En çok da insanlardan korkuyorum.
Nefret ediyorum, yaşamaktan nefret ediyorum. Mutlu olmaktan nefret ediyorum, insanların istediği her şeyi rastgele söyleyip bir saniye olsun karşıdakiyle empati yapmamasından nefret ediyorum. Sadece kendi iyiliğini düşünmelerinden nefret ediyorum, karşıdakini düşünmemelerinden nefret ediyorum. Bunları anlatabilecek kimse olmadığı için buraya yazmaktan nefret ediyorum. Kendimden nefret ediyorum. Her şeyimden nefret ediyorum özellikle dış görünüşümden. Güzel birinin onca övgü almasına rağmen güzel olduğunu kesinlikle kabul etmemesine dayanamıyorum. O güzel değilse ben neyim diye düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum. Bu huyumdan da nefret ediyorum. O kişi için her şeye ağlayıp büyük şeylere ağlamamamdan nefret ediyorum. Mezarlıkta ağlamamaktan, arkadaşım taşınırken ağlamamaktan nefret ediyorum. O sadece ağzını açtığında ağlamaktan kendimi bitirdiğimde kendimden tekrar nefret ediyorum.
İnsanların zorbalık yapmasından nefret ediyorum, zorbalığa uğramaktan nefret ediyorum.Katlanamıyorum. İnsanlara katlanamıyorum, ölümüne güvendiğim kişilerin arkamdan iş çevirmesine katlanamıyorum, arkadaşımın asla arayıp sormayıp mesajlarıma bile zar zor cevap verip kendi hakkında en ufak şeyi dile getirmesine katlanamıyorum. O tüm bunları yaparken beni asla düşünmeyip sadece bunu söylemesine katlanamıyorum. Aileme katlanamıyorum, kardeşime katlanamıyorum. 'Onlar sadece senin için en iyisini istiyor' sözüne katlanamıyorum. Eğer en iyisini isteselerdi evde neden her gün kendime zarar veriyorum diye düşünmeden edemiyorum.
Kaçıyorum. Yaralanmaktan kaçıyorum, konuşmaktan kaçıyorum, arkadaşlarımdan kaçıyorum, uzun sohbetlerden kaçınıyorum
Çalışıyorum. Mutlu olamaya çalışıyorum, kendimi daha fazla üzmemeye çalışıyorum. Yaşamaya çalışıyorum. Ayakta kalmaya çalışıyorum. İnanıyorum, happines is a butterfly ve her gece o kelebeği yakalamaya çalışıyorum. Try to catch it like every night. Tüm bunları anlatacak birini bulmaya çalışıyorum ama tüm bunları yaşarken de..
Zorlanıyorum. Çok zorlanıyorum. Nasıl yapacağımı bilmediğim işlerde daha çok zorlanıyorum.
Yapamıyorum. Artık müzikle bile yapamıyorum. Chan's room la bile yapamamaktan korkuyorum.
Tekrar korkuyorum. Sorunlarımdan korkuyorum, sorunlarımı halledememekten korkuyorum. Uzun yaşamaktan korkuyorum. Her küçük olayda tekrar nefes alabilecek miyim diye merak etmemin devam etmesinden korkuyorum. Making it harder to breathe, harder to breathe. İhanetten korkuyorum. Yalnızlıktan korkuyorum. Tekrar kalbimin sıkışmasından ve bu durumun ilerlemesinden korkuyorum. Bu hissi tekrar yaşamaktan korkuyorum. Her sabah, her gece uyandığımda sürekli yorgun hissetmemden korkuyorum. Insomnia'mın durdurulamaz hale gelmesinden korkuyorum. Kafamdaki seslerin bir daha asla susmamasından korkuyorum. I swear to god the voices wouldn't shut up.
İstemiyorum. Hiçbir şey yapmak istemiyorum. Birilerini yarı yolda bırakmak istemiyorum. İnsanların bana acıyan gözlerle bakmasını isemiyorum. Birinin bana acımasını istemiyorum. Sormalarını istiyorum, beni sormalarını, nasıl olduğumu, nasıl hissettiğimi, ne düşündüğünü sormalarını istiyorum. Kullandıktan sonra siktirip atmalarını istemiyorum. Karşılık istiyorum. Verdiğim değerin karşılığını istiyorum. Bu değeri görmezden gelmelerini istemiyorum."
Duygularını wattpad'e yazdı Felix. Bunu her hayatın boş olduğunu düşündüğü an yapardı. Ki bu da çok fazla bölüm demekti.
Yayınladığı şeyleri sanal arkadaşı hariç kimse okumuyordu, bunu birileri okusun diye yapmıyordu zaten. Sadece yazıyordu. Güvende hissediyordu. Kulaklığı artık bu sesleri bastıramadığı anda yeni bir şarkı açtı Felix. Her yerinde hissediyordu bu şarkıyı, sanki onun için yazılmış gibiydi. Gitmeye karar vermişti. Tek arkadaşının yanına, sanal arkadaşının yanına. Arkadaşı, o'na bir çok kez teklif etmişti zaten benim yanıma taşın diye. Felix ise "sözde" ailesini bırakmak istememişti ama artık devam edemeyeceğine karar verdi. Şarkının son sözlerine eşlik etti ve hazırladığı bavuluyla birlikte havaalanına doğru yola çıktı..."I'm leaving tonight"
Selam, yeni bir şey denemek istedim. Salvatore ficini bitirdim, tüm bölümleri yazdım ama yayınlamadım. Bölüm umarım uzun gelmemiştir ve okurken sıkılmazsınız.
Belki kimse okumaz bu fici ama eğer siz de içinizi dökmek isterseniz buraya her şeyi yazabilirsiniz. Ne zaman okuyorsanız, günaydın, iyi öğlenler, iyi geceler...
(Bu arada chan's room derken ficde chan de olacak aynı hayal etmeyin lütfen kafa karışıklığı olmasın)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
can i be your salvatore? ~Hyunlix
Fanfictionhappines is a butterfly, try to catch it like every night