"Kayıp kişiler"
Kuruyan boğazımı mataramdaki suyla ıslattıktan sonra uyuşuk hareketlerle yüzümü ovuşturdum. Ben ne zamandır uyuyordum? Karanlık çökmüş dağın aşağısında kalan kasabada tek tük parıltılar gözüküyordu. Gece çoktan bugüne elvada diyip yarını kucaklamıştı.
Ayağımın altındaki bohçamı sırtıma alarak ayağa kalktım, babalık sinirlenmeden eve dönsem iyi olacaktı.Çakıl taşlarını ayağımla öne doğru savurarak gelecek için kurduğum hayallerimi biraz düşünsemde içim sıkılınca etrafa bakarak doğanın sesini dinlemeye başladım. Gelecek şu an için bana hiçbir şey vadetmezdi, yavandı ama doğa öyle değildi beni geçmişte de bugün de yarın da huzurlu hissettirdi.
Babalık iyi hoş adamdı bazen birbirimize girsekde beni evden kovsada kıyamazdı geri alırdı. Gerçek babam değildi ama gerçek babamdan bile daha iyi babalık yapmıştı bana. Dokuz yaşında zengin bebelerden dayak yerken ellerinden alıp onlarada bir güzel fırça çekmiş daha sonra da beni evine alıp bir güzel temizlemiş, yedirmiş, icirmişti.
Ailen nerede diye sorduğunda yok cevabını almıştı. o zaman artık benimlesin, yarından tezi yok benimle birlikte dükkana gelip akşamda benimle eve döneceksin diyip hikayemi tamda bu noktada başlatmıştı.
Evin önüne geldiğimde kapıyı tıklattım. açar iki-üç fırça atar belki enseme bir tane yapıştırır sonra geç yemek hazır ama bilesin yarın seni çok büyük bir temizlik bekliyor derdi. Eh kendi yaktığım dükkanı temizlerdim herhalde mahallenin çocuklarına yaptıracak değilim? Tamam, iki üç tehditle çok güzel temizletirim.
Kapıyı çalalı beş dakika olmuştu ama açmamıştı acaba yine midesini mi üşüttü? Ben diyorum kendine dikkat et diye ama dinleyen kim! sonra senin yüzünden bu haldeyim demesinide çok iyi biliyor! Daha sesli bir şekilde kapıya vurdum yaşlı adamdı belki düşüp bayıldı diyerekten pencereden girdim eve tek katlı evdi, hırsızlık için mükemmel!
Bütün evi dolanmama rağmen babalık etrafta yoktu. Kadın olsa komşuda laflıyor diyeceğim, içki de içmez nereye gitti bu adam?
Evden dışarı çıkarak kapı komşumuz Bianca'ların kapısını çaldım Nalika hanım kim gelip geçiyor diye bütün gün pencereden mahalleyi gözlerdi yani babalığın nereye gittiğini en iyi o bilirdi.
Kaç kez çalırsam çalayım ne gelen vardı ne de giden bu sefer yönümü tavernaya çevirdim. Çok fazla sarhoş olsada en iyi dedikodu orda dönerdi. Sokaklar boştu en garibime giden buydu normalde bu saatlerde sarhoşlar bir köşede sızıp kalırdı ama kimseden eser yoktu.Nefesimi tutarak çamurlu yolda durakladım birkaç saniye etrafımı gözetledim. Gözlerim evlerin penceresindeydi içerden bir ışık gelse kapısını çalacaktım ama kasaba ölüm uykusuna yatmış gibiydi ne ışık ne de küçük bir ses yoktu.
Sonunda taverna görüş açıma girdiğinde hızlandım. İnsan yüzü görmek istiyordum ben uyurken savaş çıkmış olamazdı ya? Bir umut girdiğim tavernadan eli boş çıkarken sinirle yerimde tepidim
"Hepiniz bana bir oyun oynuyorsunuz anlaşılan. Bundan sonra daha iyi bir genç olmak için çabalayacağımdan hiç şüpheniz olmasın! lütfen şimdi saklandığınız köşeden çıkın yoksa bütün varınız yoğunuzu alarak kasabayı terkederim haberiniz olsun!"
En sona eklediğim küçük tehdit için hiçbir pişmanlık duymuyordum.
Biraz tehdit iyiydi yoksa şakanın dozajı artardı. bu şaka dozajını artırmayı kim bu kasabaya öğretti? Galiba ben, ah ah etme bulma dünyası Taehyung götünü tırmalıyor işte."Hey size altınlarınızı çalacağım diyorum hâlâ gizlenmekte kararlısınız öyle mi? Peki siz şakaya devam edin ben gidip uyuyacağım."
Eve dönerek dediğim gibi uyudum gecenin bir vakti şakalarla uğraşacak halim yoktu.
İlerleyen saatlerde birinin omzuna dokunmasıyla irkilerek uyandım.
Başımdan simsiyah giyinmiş şeytan kılıklı biri dikiliyordu. siyahlara bürünmüş şeytan kılıklının arkası bana dönüktü. Elini yukarı kaldırarak gel işareti yaptığında ikiletmeden yerimden kalktım. Bu uyku mahmurluğuyla yaptığım bir şeydi yoksa bana emir verilmesi beni delirtirdi. Gecenin bir yarısı biri evime giriyor ve bu da bütün kasabanın ortadan kaybolma şakası yaptığı gün oluyor bu da şakanın bir parçası olmalı!"Nilf sensin değil mi?"
Bana cevap vermeden ilerliyordu karanlık sokakta önden o arkasından ben ilerliyordum. Gece sel olmuş gibi yol balçıklaşmıştı, ne ara bu kadar yağmur yağdı da ben hissetmedim? Buralarda sel olurcasına yağmur da yağmazdı. Çiselerdi iki üç günde bir çiçeklere, ağaçlara can suyu olurdu etraf yemyeşile bürünür kasabamızı daha renkli bir hale getirirdi, ama bu gece her şey garipti sanki bilmediğim büyük bir hatanın içerisinde ilerliyordum.
"Nereye gidiyoruz?"
Tren istasyonuna doğru ilerlediğimizi ben de görüyordum ama orda ne işimiz vardı? Ben hiçbir yere gitmek istemiyordum yanıma hiçbir şey de almamıştım cebimde iki kuruş param yokken bu şaka nereye gider?
Eliyle vagonu işaret ettiğinde göz devirerek içeri girdim. Elini bile kapatmış sanki görsem ne olacak sabah olsa vampir şakası yapıyorlar diyeceğim, soyguncu gibi de durmuyor paralarımı çalmadı derdi ne bunun?
"Bana bakın ne düşünüyorsanız, hedefiniz neyse ben yoruldum tamam mı! "
Bana hiçbir cevap vermeden kapıyı kapattığında kaşlarımı çatarak kapıya doğru ilerledim. Tam bu sırada tekerleklerden ses gelmişti lanet olsun nereye yolluyorlar beni! Bütün kasabalıya bunu yaparak bir gece de herkesi bir yerlere göndermiş olamazlar değil mi?
Sinirle yumruğumu cama geçirdim. Canım acısada sinirim galip gelmişti.
Bu yaşananların bir mantığı yoktu şaka diyemeyeceğim kadar ironikti!
Tam o sırada siyahlara bürünmüş kişi gözlerimin önünde siyah çarşaflara dönüp yere serildi. Etli kemikli insan bir anda yok oldu, üzerindeki kıyafetleri yere döküldü. tanrım ben aklımı mı kaçırıyorum bu olanlar ne?
Ben... Ben bu olanlara bir mantık yürütemiyorum. Koca kasaba böyle yok olamazdı bu sadece benim gördüğüm kabuslardan biri olmalıydı, öyle olmak zorundaydı.Ellerimi şoklar içerisinde başımın arasına aldığımda çokta kasabadan ayrılmış bilinmez bir yolculuğa çıkmıştım...
Merhabalar
Sizden gelen desteklerle 1. Bölümü yayınladım bu da kısa bir giriş oldu. ama birazcık bölmek istedim ilerleyen bölümlerde tabii ki daha uzun yazacağım.💋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lord Taekook
FanfictionOna kana susamış derlerdi. Karanlığın lordu kurnazdı ve size şah damarınızdan daha yakındı!