Dolap

87 16 6
                                    

Birinci bölümün aksine bu bölümü daha uzun yazmaya çalıştım umarım beğenirsiniz iyi okumalarr


Taehyung:
Küçükken ailem tarafından terk edildim bu yüzden babaannemle birlikte yaşıyordum. geçen sene babaannemin kalp hastası olduğunu öğrendik ve 6 ay önce de onu kaybettim, hayatım berbattı babaannemin acısını yaşayamadan 4 ay önce bir grup adam yakama yapıştı babaannem beni okula gönderip büyütmek için bazı adamlardan borç almıştı, bunu her ay yaptığı için toplam 45 milyon borcumuz vardı, bana kalan parayla 10 milyonunu ödemiştim geri kalan parayı da ödemek için bir işe girip okulumu bırakmak zorunda kaldım babaannem sadece okuyup doktor olmamı istemişti ama onun hayalini gerçeklestiremedim daha 20 yaşındayım ama 35 milyon borcum vardı.

gerçekten berbat bir hayatım vardı ve pek sosyal bir insan değildim ama her zaman beni destekleyen çocukluk arkadaşım jimin vardı en azından, hala yanımda olmasına şaşırıyorum açıkcası çok ruhsuz, içine kapanık ve sorumluluklarıma önem verirdim jimin benim zıttımdı resmen sürekli gülümser beni motive etmeye çalışırdı benim gibi hayattan bıkmış birine hayat olmuştu kısacası o tek arkadaşımdı, pembe saçları olan 1.55 boylarında çok şirin biriydi, onu çok seven bir ailesi de vardı ve sosyal biri olduğu için kalabalık bir çevresi de kısacası benim sahip olamadığım herşeye sahipti fakat onu hiçbir zaman kıskanmadım aksine hep gurur duydum, benim yapamadıklarımı yaptığı için.

İşime gelicek olursak yarı zamanlı bir iş aradım geri kalan zamanımda ders çalışmak istiyordum en azından babaannemin dileğini gerçekleştirmek için bunu yapabilirdim sınavlara girip kazanmaya çalışcaktım ve 35 milyonu ödeyecektim, adamlar her gün kapımı çalmasın diye karşıma çıkan ilk yarı zamanlı işe girdim, bir spor salonuydu, yardımcısı olacağım kişinin uzun zamandır maçlara çıkmadığını fakat çok iyi bir boksör olduğunu öğrendim. spor salonunda eğitmenlik yaptığını ve çok yakışıklı biri olduğunu söylemişlerdi.

İçeri girdiğimde karşıma kocaman gülümseyen bir adam belirdi "selam sen jungkook'un yarı zamanlı yardımcısı olmalısın, ben hoseok" demişti gözlerini gözlerime dikerek, gözlerimi hemen indirdim çünkü göz teması kuramıyordum kimseyle, "kim taehyung" bişeyler daha dememi bekler gibi boş boş bakıyordu ama ben buyum işte 'kim taehyung' başka bişey bilmesine gerek yoktu da zaten boş boş hayatı olan biri ne anlatabilirdi ki, "hmm pekala Jungkook'un odası ilerde sağ tarafta artık birlikte kullanırsınız benim odam da hemen arkamda sağa da bişey olduğunda ve ya bişey sormak istediğinde orda olacağım ufaklık" ufaklık ne ya 20 yaşındayım ben 20
"Tamam" diyip odaya doğru ilerledim ama hoseok'un arkamdan bağırdığını duydum "jungkook birazdan gelmiş olur zaten odada dinlenebilirsin" şu jungkook'u gerçekten merak etmeye başlamıştım.

Odayı girdiğimde odanın çok dağınık olduğunu fark etim sanırsın insan değil hayvan kalıyordu burda, etrafı biraz inceledikten sonra dolaplara bakmaya başladım, üç dolap vardı ilk dolap sanırım jungkook'un du, ikinci dolap boştu o da benim oluyordu sanırım fakat üçüncü dolap kilitliydi normalde meraklı biri değildim fakat bu dolap beni kendine çekmişti çok merak etmiştim içinde ne olduğunu.

Kısa bir süre sonra içeri biri girmişti, kafamı çevirdiğimde dövemleri olan siyah tişört gri eşofman'lı yanında küçücük kaldığım birini görmüştüm, dövmeleri dikkatimi çekmişti cidden de tipi vardı dedikleri kadar, kasları görünmeyecek gibi de değildi, yanıma yaklaşıp "hoş geldin" demişti, iki saniye falan gözlerine bakmıştım gerçekten çok güzel gözleri vardı ama bakamamıştım işte onlara, hemen cevap verdim "hoş buldum ben kim taehyung" kısaca kendimi tanıtmayı tercih etmiştim karşılık olarak "ben jeon jungkook aramıza hoşgeldin tae" demişti tae demesi sebepsiz hoşuma gitmişti ve istemeden küçük bir tebessüm etmiştim ve spor salonunu gezip gezmediğimi sormuştu, cevap verdikten sonra bana dolabimi göstermişti yerleştikten sonra gezmemiz gerektiğini söylemişti bende olumlu anlamda kafamı salamıştım, "ben kıyafetlerimi alıp başka bir odada giyineyim sende istersen burda giyin ardından egzersiz alanına gel sana buraları göstereyim" demişti kısaca "tamam" demiştim oda dolaptan kıyafetlerini alıp çıkmıştı.

Dolabımı yerleştirip kıyafetlerimi giydikten sonra salona gitmiştim jungkook egzersiz yapıyordu, egzersiz yapalı çok olmamıştı ama şimdiden her yeri ter içindeydi ve sanırım..
bu terli halı çok çekiciydi.

Yanına yaklaştığımı fark etmiş olucak ki  süzmüştü beni neden sürekli beni süzdüğünü anlamamıştım ama beni ilk gördüğünde de süzmüştü hemde baştan aşağıya,  ne bakıyorsun be adam diyeceken "yerleşebildin mi taehyung" demişti sadece kafamı aşağı yukarı salamakla yetindim "o halde benimle gel buraları göstereyim artık" önden yürümeye başlayınca bende sadece onu takip etim.

Tüm salonu bana göstermişti, salon cidden büyüktü ve bir sürü boksör ve eğitmen vardı ve sanırım aralarındaki en çelimsizi bendim...
Jungkook beni herkesle tek tek tanıştırmaya çalışmıştı ama muhteşem ötesi konuşma becerim olduğu için herkese sadece "ben kim taehyung" diyip geçmiştim tabi onlar da bu soğukluğuma karşılık sadece isimlerini söylemişlerdi, gerçekten insanlarla iletişim kuramıyordum konuşmayı bilmiyor değildim ama ne bilim ben buyum işte küçüklüğümden beri konuşkan biri de değildim zaten bu yüzden hayatımda sadece jimin vardı.

"Öğle yemeği vakti benimle gelmek ister misin" hoseok' un bu nazik teklifini kabul etmiştim çünkü buraları pek tanımıyordum ve nerde güzel yemekler satıldığını da bilmiyordum. Jungkook çoktan çıkmıştı sanırım yanlız yemeği seviyordu ama ben hep jiminle yediğim için yanlız yemeğe alışkın değildim, hoseokla birlikte bir lokantaya gitmiştik ve bana bir masa bulmami tuvalete gidip geliceğini söylemişti bende içeri girip etrafa bakmaya başladım kafamı yana çevirdiğimde jungkook'un yan masada yanlız oturduğunu fark etim oda beni fark edip gözlerime bakmayan başladı fakat yine kafamı eğilmiştim "buraya oturmak ister misin taehyung" demişti kafimı ona bakmak için kaldırmıştım ki hoseok gelmişti "jungkook da burdaymış hadi gel onunla birlikte oturalım" kafamı salamıştım, hoseok jungkook'un yanına oturmuştu bende karşına oturmak zorunda kaldım, tanrım yine göz göze gelmek istemiyordum çünkü her seferinde kafamı eğmek zorunda kalıyorum çok sinir bozucu.

Hoseok durmadan yemek yerken bişey anlatıyordu bende onu dinliyordum bir yandan da Jungkook'a bakmamaya çalışıyordum ama çaktırmadan iki dakika da bir bana baktığını hissedebiliyordum göz teması kurmak istemediğim için de hoseok'a bakmayı seçmiştim, yemeklerimiz bittikten sonra kalmıştık, ikimizin yemeğini de hoseok ödemişti ne kadar ısrar etsem de ilk günüm olduğu için ısmarlamak istediğini söylemişti bende çok ısrar ettiği için kabul etmiştim, "siz önden gidin ben hesapları ödeyip geleceğim" bir Jungkook'a bir da hoseok'a bakmıştım ve kafamı salamıştım jungkook bişey demeden çıkmıştı bile bende peşinden gittim, yan yana yürüyorduk ikimiz de bişey demediğimiz için çok sessizdi ortam fakat sesizliği jungkook bölmüştü " neden bu işte çalışmayı istedin?" Tabiki hemen tüm hikayemi anlatmicaktim "paraya ihtiyacım var" demiştim oda olumlu anlamda kafasını sağlamıştı, tüm yol yine sesiz geçmişti spor salonuna vardığınızda Jungkook'a bir telefon gelmişti ve koşarak çıkıp gitmişti neler oluyor acaba?

Tamam belki o kadar uzun değildi ama diğer bölüme göre daha uzun yazmayı denedim ve her bölümde daha çok yazmayı denicem umarım beğenirsiniz.

Görüşürüzzz

𝐟𝐢𝐧𝐚𝐥 𝐩𝐮𝐧𝐜𝐡//𝐓𝐀𝐄𝐊𝐎𝐎𝐊 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin