sekiz: seni aklımdan hiç çıkaramıyorum ki ben

356 49 17
                                    

bu bolum duz yazi olcak cok sorry yorum yapin allah askina.. motivasyon AZCIK YA pamuk eller klavyeye



yanlış anlaşılma, cidden hepsi bir yanlış anlaşılmadan mı ibaretti? ya da belki ben anlayamayacak kadar aptalım bilmiyorum.

"bu notlar ne?" elindeki üstünde kocaman 21 yazan sınav kağıdı ile bana bağırıyordu fizik hocası, yazılılara çalışacak akıl mı kalmıştı bende ya? "kusura bakmayın hocam." tüm sınıfın duyacağı şekilde beni azarladığından dolayı utançtan kafamı eğmiştim, ayakkabımın astarını inceliyordum.

"eğer böyle devam edersen bu sene sınıfta kalacaksın." biliyordum bunu zaten, daha çok gözüme sokmasına gerek var mıydı cidden? "evet." elinden kağıdımı alarak nezaketen eğildikten sonra sırama geçtim.

elimden bir şey gelmezdi, yazılı haftası aklımdaki en son şey yazılılardı, yeonjun yaptığı en küçük şey ile karnımda kelebekler uçuşmasını sağlarken fizik yazılısını nasıl düşünebilirdim?

yeonjun,

onu gerçekten sadece bir yanlış anlaşılma yüzünden böyle bir şeyin içine kattığıma inanamıyordum hala, kendime küfürler ediyordum hep. ona böyle bir şey yapmış olduğuma inanamıyordum, eminim o da sınava odaklanamamıştı benim yüzümden.

sahi, kaç almıştı acaba? önümde oturan yeonjun'un kolu ile gövdesi arasından sınav kağıdını görmeye çalışmıştım sıramda hafif ayaklanarak.

98.

98 mi? "sen-ne?" bir anda sıramda ayaklanıp yeonjun'a bağırmıştım şaşkınlıkla, ben de burada mal gibi üzülüyordum onun adına. "ne oldu bir anda? iyi misin?" korku ile arkasını dönüp sordu.

yeonwoo yan sıradan kalkıp beni sakinleştirmek için omuzlarımdan tutmuştu, yavaşça aşağıya, geri sandalyeme indiriyordu bedenimi. "kıskanç olma beomgyu, izlemesi zor."

"ama.. o..." ben onu soktuğum durum yüzünden kafasının karışık olduğunu düşünüp kendimi suçlarken, dünya yansa umrunda değildi onun ya! en azından biraz üzerinde düşünebilirdi değil mi? "yeonjun, şuna özel ders hocalığı yapsana sen." yeonwoo işaret parmağı ile beni göstererek sordu. "sınıfta kalma olasılığı var." gerçekten herkes duymuş muydu onu?

"ne diyorsun ya? yok öyle bir şey." ne kadar itiraz etmeye çalışsam da inandıramamıştım. "sınav haftasından önce kulüplere ara veriliyor, bana da özel ders verebilirse iyi olur aslında." solumuzda oturan eunji de konuşmaya dahil olmuştu şimdi. "olur, ama benim sadece matematik ve fiziğim iyi." yeonjun ona dönerek söyledi. "anladım, benim de kimyam iyi aslında. birlikte çalışabiliriz!"



bu duruma nasıl gelmiştim ben

yeonwoo, yeonjun, eunji ve ben şimdi yeonjun'un evine giden yolda muhabbet ederek ilerliyorduk. kadronun saçmalığına ne demeli? "senin evine çalışmaya gitmemizde bir sorun olmadığına eminsin değil mi?" yeonwoo sordu. "ailem bugün geç gelecek, o yüzden sorun yok."

yeonwoo ve yeonjun ikilisi önden yürüyordu şimdi, arada gülüşüyorlardı. eunji ve ben ise arkalarından ilerliyorduk, aramızda çok bir mesafe yoktu aslında, on adım falan. "tanrım, tanrım, tanrım! başardık beomgyu!" eunji bağırmak ister gibi kısık sesle söyledi, tek olsak çığlık atacağına emindim. "evet, bulutların üstünde gibi görünüyorsun eunji."

"yeonwoo ile aynı çalışma grubundayım."  ellerini birleştirip uzak diyarlarda hayal kuruyor gibi gözlerini kapatmıştı. "biliyorum sormam biraz garip ama, yeonwoo'nun nesinden hoşlandın ya? salağın önde gideni." hala anlam veremiyordum gerçekten, yeonjun olsa tamam, ama yeonwoo?

my tears ricochet Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin