-Huening Kai'den-
Soobin ve Yeonjun'un birbirlerine karşı olan bu sevgilerini görmek artık zoruma gitmeye başlamıştı. Evet, kendime yeni birini bulmak istiyordum. Beni sevecek birini, bana değer verecek...
Aklıma gelen ani fikirle oturduğum koltuktan hızla kalktım, Taehyun ve Beomgyu'nun bir şey demesine fırsat vermeden görüşürüz diyip hızla evden çıktım.
Otobüs geliyordu, hangi otobüs bakmadan durağa koşmaya başladım.
-Binecek var bayım!
Otobüs durduğunda bindim ve kulaklıkları mı taktım.
-Ben hem kalp hem bedenim
Nefestir ruhum benim
Aşk şarabı içelim
Tez gelse de ecelim
Ben hem kalp hem bedenim
Ateşten ruhum benim
Aşk şarabı içelim
Kendimizden geçelim
Kendi kendime şarkı sözlerini tekrarlıyordum. Soobini hatırlamak bana acı veriyor, Yeonjun ve Soobin el ele...
Kai bu düşüncelere fazlasıyla odaklıydı ki gözünden düşen yaşların farkında değildi henüz.
"Hey! Sen iyi misin?"
- Hı?
"Ağlıyorsun da"
- Ah? Farkında bile değilim
Bana seslenen çocuk yanıma oturmuştu, çok sevimli görünmekle beraber bir sincabı andırıyordu.
"Şey konuşmak ister misin? Ben Han Jisung"
- Teşekkür ederim Jisung memnun oldum, bende Huening Kai.
Çocuk sevimli yüzüyle büyük bir gülümseme sunmuştu.
"Neden ağlıyorsun Kai? Kim üzdüyse seni gerekirse döverim"
- Yaa! Aşk acısı çekiyorum üzenim yok...
"Olsun ben o kızı da döverim"
...
- Kız değil
"Hah? Anladım" Çocuk sevimli sevimli sırıtmıştı
- Homofobik misin?
" Ben gayim" Çocuğun sırıtışı genişlemişti
- Woah! Kai şaşırmasından sonra ufak bir kahkaha attı
"Bizim okuldansın sende, hangi şubedeydin?"
-12-C, sen peki?
"Ben ve arkadaşlarım 12-A şubesindeyiz"
Çocuk çantasından bir not kağıdı ve kalem çıkarıp bir şeyler yazmaya başlamıştı.
"Numaram ve Instagram hesabım, istediğin zaman yaz şimdi inmem gerek görüşürüz!"
Çocuk otobüs durunca hızla inmişti
- Umarım görüşebiliriz...
Kai okul kampüsü durağına gelince otobüsten inmişti. Kız kardeşinin yanına gidiyordu.
- Tanrım! Bahiyyih neredesin...
"HAYIR HEPSINI SEN BASLATTIN UCUBE!"
Okulun sözde zorbaları bir çocuğu köşeye sıkıştırmıştı, tanrım yardım etmezsem vicdan azabından öleceğim galiba.
- Hey siz! Ne yaptığınızı sanıyorsunuz?
"Birilerinin canı dayak çekmiş galiba:)"
Çocuk piç smile'ını bana sunmuştu
- Ah evet, o sensin.
Adının Sunoo olduğunu bildiğim çocuk üstüme yürüyordu.
- Eğer daha fazla yaklaşırsan, canını yakmak zorunda kalacağım küçük ucube.
"Vay vay, Huening Kai'nin çenesi açılmış ha"
Çocuk tek kaşını kaldırıp iğrenç sırıtışını devam ettirdi.
- Çocuğu neden rahatsız ediyorsunuz!?
"Çünkü o eşcinsel bir ucube!"
Dedikleri şeyle gözüm parlamıştı, tanrım kaçıncı yüzyıldayız hala var mıymış bunlardan?Bir sabır çektikten sonra konuşmaya devam ettim.
- Asıl ucube sizlersiniz! Kaçıncı yüzyılda olduğumuzun farkında mısınız? İnsanların cadı diye yakıldığı dönemde mi kaldınız hemen rahat bırakın çocuğu!
"Dayak yemeden durmayacaksın belli"
Çocuk yüzüme yumruk atmak için hareketlendirdi sırada ona çelme takıp yere yatırdım ve üstüne çıktım.
- Yüzünü dağıtmam için çok yalvardın Sunoo!
"LUTFEN YAPMAYIN HEPSI BENIM YUZUMDEN!" Sıkıştırdıkları çocuk acıklı bir şekilde bağırarak ağlamaya başlamıştı
Çocuk ağlamasın diye Sunoo'nun üzerinden inip üstümü başımı düzelttim.
- Kaybolun mağara adamları!
İstemeye istemeye olduğunu bilsem de daha fazla olay çıkmasın diye gidiyordular
- Pff korkaklar...
Köşede sinen çocuğun yanına gidip kalkması için elimi uzattım.
- Merhaba, iyi misin?
"Teşekkür ederim hyung, beni kurtardın"
- Sorun değil, adın ne?
"Ben Je-"
"JEONGIN!"
💪😼 Bir dahaki bölümde Taening olacak Kai telefonu sessizde olduğu için birilerinin mesaj ve aramalarına yanıt vermedi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑳𝒐𝒗𝒆 𝒊𝒔 𝒂 𝒍𝒊𝒆, 𝑰 𝒍𝒐𝒗𝒆 𝒕𝒉𝒂𝒕 𝒍𝒊𝒆
Fanfiction"이길 수 없던 fighting, bleeding, losing 이젠 지쳤어 가질 수 없다면 I fuckin' keep it low Crying, crying, crying 이젠 집어쳐 Love you, love you, love you No matter what I do"
