Evden ceketimi alıp çıkmışım. Nefes almak istiyordum evin duvarları üstüme üstüme gelmişti. Asansörü es geçip merdivenlerden inmeye başladım.
Annem ise merdivenlerden arkamdan yetişmeye çalışıyordu
" Almira dur kızım Almira annem.."
Diye bağırıyordu.Ama durmak falan istemiyordum.
Apartmandan çıktığım gibi yürümeye başladım hemen iki sokak arkada olan parka gelip salıncaklara doğru yöneldim.Eskiden babamla gelip parkta salıncakta sallanırdık. Ama artık yalnızdım. Hep olduğum gibi ruhen de fiziksel de bunun bir çözümü yoktu. Varsa da ben yoktum. Ağlamaktan gözlerim ağrıyordu. Hıçkırıklarımla dolu parkta yalnız başıma parkta salıncakta oturuyordum.
Bir anda yanımda bir beden hissettim. Gelip yanımdaki salıncağa oturmuştu. Kim bu yabancı? Amacı da neydi? Tam kalkıp gitmeyi düşünürken iç çekip..
"Bu hayatta insanlar için üzülmek kendine işkence bence bunu bırakmalısın"
diye bir ses gelmişti yanımdan.Ne olduğunu anlamadan
"İnsanlar yara açar, seni o yarayla yaşamak zorunda bırakır. Benim gibilere de işkence çekmek kalır."diye ağlamaklı bir sesle mırıldanmıştım.Bunu dememle birlikte salıncakta kalkıp önümden siyah kapşonlu ceketli birisi geçip gitmişti. Yüzünü bile görmeme fırsat vermeden zifiri karanlıkta öylece kendimle baş başa kalmıştım. Aklımda tek soru vardı.
Bu yabancı kimdi?Ayyy merhaba iyi okumalar.. 🤍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIŞ GÜNEŞİ
Teen FictionBir yabancı hayatınıza dokunabilir miydi? O dokunmuştu. Hayatıma kış Güneşi gibi doğmuştu ama her doğuşun bir batışı vardı..