Jisung
Hyunjin de peşime takıldı bugün fakülteye giderken. Neymiş, fakültede bizim bölümü merak ediyormuş (daha öncesinde de birkaç kere geldiğini söylesem de bunu kabul etmeyip hatırlamadığını söyledi). Ben de mecbur aldım yanıma. Onun dramalığını çekmektense bu seçenek daha iyiydi. Tabii rezillik çıkartmaması için onca dua ettim öncesinde.
Geçen hafta festivalde çok iyi iş çıkartmıştık. Özellikle Minho hyung, kraliçeyi gerçekten çok güzel oynamıştı. Cadıyı canlandıran Seungmin'e ise söyleyecek söz yok aga. Bizim ekip olarak mükemmeldik. Tabii ki diğer oyuncuların da oyunculukları çok başarılıydı.
Minho hyung normalde dansla uğraşıyor. Ama bu oyuna katılmak istediğini söylemişti hocaya. Hoca da Minho hyungu biraz denedikten sonra ondaki cevherleri görünce kabul etmişti. Kimin arkadaşı, tabii ki kabul edilecek.
Tiyatro salonuna girdiğimde sadece Seungmin vardı ve bugün yapacağımız oyunun provasını yapıyordu.
"Seungmin, her zaman nasıl bu kadar erken gelmeyi başarıyorsun?"
"Sonunda geldin."
"Derse daha yarım saat var aslında ama sen bilirsin."
"Ben 2 saattir burada prova yapıyorum ve sen o arada muhtemelen evinde uyuyordun Jisung ama sen bilirsin. Ezberledin mi oyunu? Güveniyor musun kendine de bu kadar rahatsın sen? Bugün yüksek ihtimalle not verecek hoca, biliyorsun."
Kapıdan ses duyulmuştu. Kafamı çevirip baktığımda Hyunjin'in geldiğini gördüm. Kendi bölümünde küçük bir işi olduğunu, birazdan geleceğini söylemişti az önce ve şimdi geldi. Ben ise tekrar Seungmin'e döndüm.
"Hallettim ben hazırım. Biraz prova yapsam kâfi."
"E, yapalım beraber. Tek başıma o kadar da güzel olmuyordu zaten."
"Hadi yapın da ben de sizi izleyeceğim." diyip el çırpıyordu Hyunjin seyirci koltuklarından.
"Tamam bekleyin tuvalete gidip geliyorum."
"Of Jis of, tamam bekliyorum."
Tiyatro salonundan çıkıp hızlıca tuvalete gittim. Prova yapmaya daha fazla zaman kalsın diye hemen gidip gelmeyi düşünüyordum ki tuvalette yine Felix'le karşılaştık. İçeri girdiğimde ellerini yıkıyordu. Bu çocuk neden her yerde karşıma çıkmaya başladı gerçekten..?
"Ah... sen de mi buradaydın?"
"Burası benim fakültem ya Felix. Asıl senin ne işin vardı ki burada?"
"Arkadaşıma bakmıştım da şimdi gidiyordum."
"Arkadaşının adı ne ki? Belki tanıyorumdur."
"Bilmezsin yaa. Pek sosyal biri değil."
"Peki o zaman. Benim hemen gitmem gerekiyor da. Salonda prova için arkadaşım bekliyor."
"Ah, tabii."
Hemen işimi halledip Felix'le vedalaşıp çıktım. Seungmin küplere binmiştir.
Felix
Şu Jisung'un tiyatro ve oyunculuk bölümü için güzel sanatlar fakültesine gitmeyi düşünüyordum bugün. Bizimkilere söylediğimde Jeongin de benimle gelmek istedi. Ve onun da ısrarları üzerine gittik.
Bizim fakülteye göre çok daha sanatsal duruyordu mimarisi. İçi de ayrıca dekore edilmişti. İçinin mimarisiyle birlikte dekoru çok güzel uyumlamışlardı. Girişte sanırsam resim bölümünden öğrencilerin yapıtları sağlı sollu bir masanın üzerine dizilmişti. Ah, Tanrım... bu kişiler gerçekten resim yapmak için mi doğmuştu..?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
This Boy Again? •Hanlix•
FanfictionÖnüme dönüyordum ki az önceki siyah saçlı çocukla yine göz göze geldik. O da onlara bakmak için arkasını dönmüş olacaktı ki önüne dönerken göz göze geldik. İkimiz de birbirimize baktığımızda iğrenir yüz ifadesiyle bakmıştık. İkimizin de yiyişen çift...