ilk karşılaşma

496 51 5
                                    

Jungkook yeni okulunun kapısından girerken içinde tarif edemediği bir his vardı. Hissettiği şey heyecan mıydı, gerginlik miydi bilemiyordu ama nedense bu okulun ona yeni bir macera sunacağı fikrine kapılmıştı.

Jungkook:
Ben geldim
Okulun girişindeyim

Jin hyung:
Geliyoruz canım

Telefonu kapatıp etrafına bakındı. Tam teneffüse denk gelmiş olacaktı ki bahçe kalabalıktı. Bazıları gruplar halinde takılıyor, bazıları ders çalışıyor, birkaç kişi de 'yeni çocuğun' varlığını fark edip kendisine bakıyordu. Jungkook zaten çekici biriydi, gittiği yerde fark edilmesi zor olmuyordu. Bir de yeni çocuk olması daha da dikkat çekici olmuştu.

O sırada fakülte kapısından çıkan tanıdık yüzler görüş alanına girdi. Hoş bir gülümsemeyle aydınlanan yüzü ile arkadaşlarına doğru ilerledi.

"Jungkook!" dedi Jin. "Hoş geldin!" Kollarını sardı ona.

"Hyung! Nasılsınız?"

"Sen gelince daha da iyi olduk. Hoş geldin." dedi Namjoon iç ısıtan bir gülümsemeyle.

"Hoseok hyung nerde?"

"Ah, o satıcı mı? Bizimle gelirken Yoongi'yi görüp siz gidin ben hemen geliyorum dedi. Şimdi gel- Bak ordalar!"

Jungkook, Jin'in eliyle gösterdiği yere baktı. İlerde banklarda oturan bir grup insanı gördü. Hoseok da ordaydı. Ayakta biriyle konuşuyordu. Bunun sevgilisi olabileceğini düşündü. Jungkook, Yoongi'yle hiç tanışmamıştı ama onu isim olarak elbet biliyordu, en yakın arkadaşlarından birinin sevgilisiydi sonuçta.

Jin'in kolundan tutup götürülmesiyle beraber kendini banka doğru ilerlerken buldu. Elinde olmayan bir şekilde artan kalp atışları onu şaşkına uğrattı. Yeni insanlarla tanışma heyecanına verdi bu hissi.

"Hoseok! Bak kimi getirdik!" Jin'in el sallayarak yüksek çıkan sesiyle Hoseok ve diğerleri onlara dönmüştü. Hoseok ayaktaydı, tam birinin önünde dikiliyordu o yüzden arkasındaki çocuğun suratını göremedi.

"Ah, Jungkook! Hoş geldin!" Boynuna sıkıca sarılan kollarla gülümseyip arkadaşının omzuna alnını yasladı. Gözleri kapanmıştı.

"Hoş buldum hy-"

Hala arkadaşına sarılı halde duruyorken gözleri karşısında fal taşı gibi açılmış güzel gözlere takıldı. O an donakaldı.

Kendisine dimdik bakan gözler gibi açıldı onun irisleri de. Eli ayağı boşalmış, nefesi tıkanıvermişti. İçine yayılan o mistik rahatlama hissi her yanını kapladı. Bu çocuğu biliyordu.

20. yaş gününde rüyalarını kaplayan kişi bu çocuktu. 2 yıldır aklının bir köşesinde yer alan o kişi bu çocuktu. Çocuk, rüyanın ta kendisiydi. Sarı saçları hafif esen rüzgarla kımıldıyor, uğruna ölebileceği dudakları '0' şeklini almış, şaşkınlığını belli ediyordu. O da onu tanımıştı, biliyordu.

Gözlerinin önünden geçti o gece gördüğü rüya. Ayrıntılarıyla hatırlıyordu.

💬

Jungkook, gözlerini kamaştıran güneş ışığıyla uyandı. Hafifçe mırıldanıp kendine gelmeye çalıştı. Etrafina bakındı ancak bulunduğu yeri bilmiyordu. Tamam, bir yatak odasındaydı ama kimin odasıydı emin değildi.

soulmate || kookminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin