Özür Kabahatten Beter

21 4 7
                                    



Sen kalabalıkların arasında yalnız kalmak gibisin

🪷🪷🪷
İçinde sınav kağıtlarının ve ders kitabının olduğu çantamı elime alıp, arabanın kapısını kilitledim. Okul bahçesine girdiğimde dün velisiyle konuştuğum Jeongguk'u gördüm, yanında biri daha vardı. Jeongguk beni gördüğünde kafasıyla yanındaki adama beni işaret etti ve bana doğru yürümeye başladılar.

Adamın saç rengi neydi böyle? Normalde bu saç renginin sarı olduğunu anlayabiliyordum ama sanki bu daha garipti, daha görülmemiş, daha alışılmamış. gözlerini gözbebeklerimin tam ortasına bakarken hissettim.

Neydi bu adamın adı? Yoo- hong hayır, hayır. Daha başkaydı ama gelmiyordu aklıma. Bana neydi canım adamla nikahlanmayacaktık sonuçta.

Sonunda karşımda durduklarında karşımda hem adının hem de saç renginin ne olduğunu çözemediğim adam selam vermek adına eğilmişti; fakat ben hala yüzünü incelemekle meşguldüm. Sonunda Jeongguk boğazından yalan bir öksürük sesi çıkardığında transtan uyanabilmiştim, sanırım gerçekten birkaç dakikadır yüzüne bakıyordum.

"Merhaba ben Jeongguk'un velisi Min Yoongi. Dün mesajlaşmıştık fakat günün biraz negatifliğiyle haddimi aştım kusura bakmayın." dedi, gerçekten bu kadar kibar mıydı dün mesajlaştığım bu çocuk? Doğrusu buydu aslında ben neye şaşırıyorsam. Kendine gel salak öğretmensin sen!

"Merhaba ve problem değil, her birimiz böyle günler yaşayabiliriz yanlışınızı öğrenmeniz her şeyden daha değerli benim için," gerçekten öyle miydi tartışılırdı, öküz müydü yani? Neyse. "Ee ben artık gitmeliyim derslerde bol şans Jeongguk, iyi günler." Tam ikinci adımıma yeltenmiştim ki, bir ses beni durmak mecburiyetinde bıraktı;

"Sizinle birkaç dakika konuşabilme şansım var mı acaba?" abisinden gelen bu sesle arkamı dönüp nezaketen tebessüm ettim ve başımı salladım. Jeongguk sırt çantasını iki kolundan tek koluna indirdi; ve bu şekilde okulun girişine doğru yürümeye başladı.

"Ben sizi çok sıktığımı biliyorum bu konuyla; ama şu not konusu gerçekten Jeongguk'u çok sıkmaya başladı. Daha geçen gün salya sümük ağlarken buldum inanır mısınız? En azından düşünemez misiniz, lütfen." gerçekten anlaşıldığımı düşünmüştüm. Fakat olay sanırım benim düşüncemi tersine çevirmek için uygulanan bir manipülasyon yöntemi adı altında, yapay bir nezaketten ibaretmiş.

"Bay Min bu sabah ki nezaketiniz bağışlayıcı biri olduğum için dün telefonda yaptıklarınızın özrü olarak görüldü benim gözümden; ama kusura bakın veyahut bakmayın o notlarda herhangi bir değişiklik söz konusu olmayacak," Fazla kibirli biri gibi konuşmuştum fakat onun gibi nezaketi sadece işi düşünce kullanan insanların kullandığı, anladığı dil buydu. "Şimdi bende kendi kibarlığımda ödün vermeden siz çıkışa doğru adımlarını atmaya başlasanız hepimiz için daha doğru olur. İyi günler."

Bay Min'in gözlerinde harlanmaya başlanan öfke, ona daha fazla konuşma hakkı tanıma düşüncemi de beraberinde götürdü, bu yüzden işimin başına geçmek adına okulun öğretmenler sınıfına açılan kanadına doğru ilerledim.

🪷🪷🪷

(Min Yoongi'nin bakış açısıyla.)

Hoca kapıya doğru ilerlerken, sinirimi dışarı çıkarmamak için verdiğim uğraşla Kuzey Kore'yi de bu sınıra katabilirdim gerçekten. O kendini ne zannediyordu? Alt tarafı bir öğretmen parçası.

Pantolonumun ön cebindeki telefon titrediğinde elime alıp baktım bizim çocuklardandı. Grubu sesli aramaya aldım ve telefonların açıldığını anladığım ilk anda;

Lotus(ym)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin