⋆·˚ ༘ *
Elimdeki duvar kağıdı kataloglarını masanın üzerine bıraktım ve aceleyle, yaklaşık bir saattir aradığım Satoru'nun peşinden koştum.
Binanın dışına çıktığında onun peşinden gitmek zorunda olduğum için sabır çekercesine gözlerimi kapattım ve koşmaya devam ettim.
Ona göstermem gereken birkaç yeni marka vardı fakat ben nereye gitsem birkaç dakika önce oradan çıkmış oluyordu. Çıkış saatine yarım saat vardı ve benim günüm Satoru'yu aramakla geçmişti bu yüzden hiçbir şey yapamamıştım.
"Satoru!"
Ellerimi, sesimin daha yüksek çıkması için ağzımın kenarlarına koyarken bir yandan da sanki bir maratondaymışcasına koşuyordum.
Mavi camlı yuvarlak gözlüğünde yansımamı gördüğümde o çoktan adımlarını durdurmuştu.
Fakat ben aptal, hızımı alamayarak sert bir şekilde onun sırtına çarptım.
Yüzümdeki, kalitesiz olduğunu daha yeni fark ettiğim fondöten onun ceketine bulaştığında yüzümü buruşturdum.
"Akane?"
Bakışlarımı ona çevirdim, bunun için başımı kaldırmam gerekiyordu.
Bazı zamanlar lanet uzun boyu yüzünden boynum ağrıyor.
Kaşlarımı çatarak ona bir adım yaklaştım.
"Lütfen artık şu telefonunu sessizden çıkarır mısın? Bütün gün seni aradım durdum, gittiğin her yere gittim ama sen her seferinde benden önce oradan ayrıldın! Sen bir iş adamısın ama nedense telefonun hep sessizde!"
Yüzü, her kelimemde daha da şaşkın bir hal alırken bütün söylediklerimde haklıydım.
Birinin peşinde koşacak yaşları çoktan geçmiştim. Sırf ay sonu alacağım, her şeyime zor yeten para için milletin peşinde koşmak zorunda değildim.
"Öncelikle bir sakin ol. Ne oldu?"
Neden mi? İş arkadaşım, komşum, bedava olan her yere beraber gittiğim arkadaşım, annemin en yakın arkadaşının oğlu ve patronum olduğun için olabilir mi acaba?
Tabii bunları yüzüne söylemedim, onun yerine sakinleşip elimdeki kağıt destesini önüne uzattım.
"Yeni bir mobilya markası, toplantılarına katıldım ve gerçekten iyi para var. Bunları imzalatıp yarın sabah ellerine vermem gerekiyor ama canım patronum telefonunu açmadı ve..."
Bileğimdeki saate baktım. Binanın kapanmasına altı dakika vardı.
Gözlerim büyüdü ve sesim yükseldi.
"Ve kapıyı kilitlemelerine altı dakika var!"
Tam binaya koşacağım zaman tekrar Satoru'ya döndüm ve ellerimi yanaklarıma koydum.
"Kapıları kilitleyip anahtarları hademeye verdim!"
Satoru dudağını büzüp başını hafifçe sağa doğru eğdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
you can be the boss °satoru
FanfictionYou can be the boss daddy, You can be the boss. Bad to the bone, sick as a dog. You know that I like, like you a lot, Don't let it stop.