"Bundan sonrası belirli kısımlar hariç Jungkook'un dilinden anlatım olacaktır.."
°°°
|Ağustos|
Günler geçti, herşey birer birer içimde en saf haliyle yerini aldı. Yapmam dediklerimi yapıp, olmaz dediklerimi oldurdum. Yaşımın hiçbir önemi kalmadı mesela, olgunluk denilen ağır yürü bindirdim omuzlarıma. O günden sonraları hiç konuyu açmadılar soru sormadılar mesela bana. Psikolog denilen saçmalıklar dahi kesilmişti bir anda. Çünkü ben kendimi kaybetmemiştim, gizlemiştim dinlenmiştim. Bu süreyi en az hasarla atmama yardımcı olan sevimli miniğim Lea'ydı tabiki de. Onunla dolu dolu tam iki hafta geçirdim. Taehyung işleri ile ilgilenirken odağımı sadece ona verdim, tabi bu iki hafta sonunda evimize gelen Jolie ile resmi bir tanışma gerçekleştirdik. Tam anlamıyla kadın kelimesinin vücut bulmuş haliydi. Güzelliği diksiyonu tavırları ve duruşu asilzade gibiydi ve emin olduğum birşey varsa teyzem ile aşırı zıt karakterlere sahiplerdi. Onları da tamamlayan buydu aslında. Teyzem ailesi ile birlikte evine döndüğünde Laila bizimle birlikte kaldı, Zoe üzerimden desteğini hiç çekmedi mesela. Biz onunla kelimelere pek ihtiyaç duymuyorduk zaten. Jimin gönlünü Laila'ya kaptırmaya başlamıştı bile. Umarım bu sefer herşey dilediği gibi olmasını istiyordum.
Bana gelecek olursak eğer..
Dans okuluna ve ses eğitimime uzun soluklu bir ara verdim. Tek yaptığım şey sporla ilgilenmek ve uzun uzun yürüyüşler oldu. Kafamı toparlamaya planlarımı kusursuz bir şekilde ilerletme yolunda devam ediyordum. Herkesten ve herşeyden saklamıştım olacakları. Hata yapıyordum belkide ancak buna mecburdum..
O günden sonra Hwan ile hiç karşı karşıya gelmedim, iletişime dahi geçmedim. Ya gerçekten saftı lafıma güvendi, ya da her an bir yerlerden izleniyordum.
Her gece göğsünde uyuduğum adamı sorguladım mesela, hak ettik mi diye sordum kendime. Yaşananları yaşanacakları birer birer geçirdim beyin süzgecimden. Nerelerde eksik ve nerelerde fazlalıklar var onu tarttım içimde.
Bilmeselerde görmeselerde eski Jungkook yoktu artık, olmayacaktı da. Kabullenmişlik vardı içimde. Hayatımın ipinin ucunu kaçıralı çok olmuştu, ancak bende artık tutmak için çabalamıyordum. Çünkü o ipi bırakmıştım.
Seven insan hisseder mi sorusunu hep sordum kendime, bunun sebebi mutlak ki Taehyung'du. Haftanın üç dört günü gece yarıları kâbuslar eşliğinde uyanıyordu, sayıklıyordu uykusunda gitme diye. Bazen durup dururken gözleri dalıyordu üzerimde. Ne zaman iyi misin diye sorsam gözlerinden geçen korkuyu görebiliyordum o saniyelerde. Ağzından çıkan lafların çoğu gitme oluyordu, bırakma beni diyordu. Ben ise onu teselli etmekten başka birşey yapamıyordum..
Hepimizin yaşadığı şeyler kolay değildi, artık olmayacaktı da. Ama en azından bu zamanlarımı dolu dolu geçiriyordum. Jimin ile bazen kahve sohbetlerimiz oluyordu ve eskisi kadar olmasada yinede birbirimize vakit bulabiliyorduk. O eğitimlerine devam ediyordu -benim ısrarlarım üzerine- fazlasıyla yoğundu ve Laila ile ayrılmaz ikili gibilerdi. Ama her ne olursa olsun biz ayrılmaz kardeşlerdik onunla. Konuşamasak da göremesek de yinede ikimizin yeri hep ayrıydı onunla. En çok da yandığım buydu aslında..
Taehyung çoğunlukla evine gitmemizi istesede içim bir türlü almıyordu o evi öğrendiklerimden sonra. Yapamıyordum, adımlarım oraya gitmiyordu. Defalarca sebebini sorsa da cevapsız bırakıyordum. Benim annem orada hesap sormuştu, o eve canı gittiğinde adım atmıştı. Sanki o eve girsem onların adımlarını çiğneyerek gibi hissediyordum.
Kendimi biraz toparladığımda ailemin mezarını ziyaret ettim. Tüm gün orada onlarla konuşup af diledim, ne kadar ağladım, ne kadar yalvardım bilmiyorum. Zamanında bile farkında değildim, yanıma Jimin ve Taehyung gelene kadar..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dance School • Taekook
Fanfiction"Bizi bir kağıt parçasına sığdırdığı için affedemiyorum".. Angst değil√ Düzyazı √