yalnızlığı denemek, atilla ilhan

20 5 8
                                    

kelime sayısı: 2531
angst, oneshot

not: 2021 şubat ayında yazdığımdan ötürü birkaç sıkıntı olabilir, bayağı da paslanmışım o vakitten beri bir şey yazmıyorum o yüzden düzeltesim de gelmedi.

"Senin uykun olmak istiyorum, YeonJun.
Böylece ne zaman olursa olsun birlikte rüya görebiliriz. "

"Karşımdaki titrek ve aciz bedeni kollarımın arasına aldıktan sonra 'Ah, Soobin'im' diyorum terapist bey. Bu tatlı seslenişimden sonraki yüz ifadesini görseydiniz, milyonlarca kez aşık olurdunuz o yegâne gülümsemesine. 'Ah güzel yüzlü meleğim,' diyorum ve en sevdiğim satırları okumaya başlıyorum onun benimkine kıyasla ufacık vücudunun kokusunu iyice çiğerlerime doldururken.
'Gecenin ortasında ne işin var? / Yıldızlara dokunma yanarsın. / Bak birazdan ay da batacak. / Karanlık bulaşmasın ellerine, /Tersine döner yolunu bulamazsın. / İçi dışı uzay tozu yansımalar. / Sahi mi yalan mı anlayamazsın. / Bir rüya gemisi iskele sancak, / Dokunup geçiyor hayallerine. / Ağlayasın gelir ağlayamazsın...' Böyle; çaktırmadan bakıyorum kapalı gözlerine, kontrol ediyorum beni dinleyip dinlemediğini. Genelde ne zaman baksam; kafasını göğsüme yaslamış, oturduğumuz söğüt ağacının gölgesinin altında iyice yayılmış olarak bulurdum kendisini. Yine aynen öyle oluyor. Çok fazla işkillenmesin diye devam ediyorum okumaya:
'Sevmek insanın yüreği kadar. / Küçükse büyüğünü taşıyamazsın. / Yalnızlığı da dene oldu olacak. / Nasıl yankılanır derinden derine. / İyi midir kötü mü çıkaramazsın. /İnsan insanı kendisi tamamlar. / İçinde başka dışında başkasın. / Eksikliğin fazlana elbet bulaşacak. / Öbürü sığacak bunun derisine. / Yoksa sabaha sağ çıkamazsın.' Okurken Atilla İlhan'ın kaleminden çıkan ince sözlerle büyüleniyorum adeta. Tekrardan bir göz atıveriyorum sevgilime, yine o tapılası gülümsemesini sunarak gözlerini açıyor ve direkt olarak bana bakıyor. Ah bir bilseniz o gözlerin bana çektirdiklerini terapist bey. Öyle derinler ki, bakışları içinde kaybolacağınızı sanırsınız. Öyle etkileyiciler ki, her bakışınızda bir daha, bir daha bakmak istersiniz. Öyle de güzeldir benim biricik sevgilimin gözleri.

Sonrasında bana bu şiirin de diğerleri kadar iyi olduğundan bahsediyor. Çok beğenmediğini anlıyorum, yine de bozuntuya vermeden dinliyorum onu. En sevdiğim şiir için aynı duyguları paylaşmamamız bir nevi kırıyor beni. Belli etmiyorum kırıldığımı.
'...Lakin ne okursan oku, o sözcükler senin dudaklarından çıktığı zaman beni ne denli mest ediyor bir tanrı bilir bir de ben bilebilirim YeonJun.' diyor. Sırıtıyorum, kelime seçimi çok hoşuma gidiyor. Onu anlattığı üzere kendinden geçirebiliyor olmak, egomu okşuyor.
Başını tekrar göğsüme yerleştirirken, beline sardığım ellerimden birini yumuşak saçlarına atıyorum. Gözlerine gelen saçlarını da alarak arkaya doğru tarıyorum onları. Mütevazi kıkırtısını zar zor duyuyorum. Ritmik gülüşü çok hoşuma gidiyor. Sanki bütün o şairler benim Soobin'imi görmüş de, ona yazmışlar alt metinli tüm aşk şiirlerini. Tüm şiirlerin ana karakteri, yazılmasının sebebi oymuş da ondanmış bu güzelliği sanki. Abartmıyorum terapist bey, bir görseniz onu... Keşke bir görseniz...
Neyse, devam ediyorum. Ona bir şeyler anlatmak istediğimden, derin bir nefes alıyorum, "Güzelim, dilersen sana bizimle ilgili kurduğum düşlerimi anlatmak isterim. Yalnızca senin ve benim, bir de Odi'nin olduğu hayalleri." diyorum. Odi, Soobin'in evcil hayvanının adı-"
Uzun süredir konuşmamaktan çatallaşmış sesiyle, hastanın sözünü keserek araya girdi Terapist HyeongJun, "Bölüyorum ancak, anlamlandıramıyorum. Bu anlattıklarınızın, buraya gelme sebebiniz olan rahatsızlığınız ile -ki ne tür bir rahatsızlığınız olduğunu da bana bildirmediniz- alakası ne?"
YeonJun, görebileceğiniz en hissiz gülümsemesini yüzüne yerleştirirken kafasını azıcık sağa yatırarak kendisine yöneltilen soruyu cevapladı,  "Bayım, nolursunuz. Size bunun için para ödüyorum. Tek yapmanız gereken dinlemek."
Karşısındaki beyefendi onaylar gibi bir işaretle onu yanıtlayınca, yüzündeki gülümsemeyi silerek, hırıltılı bir iç çekti YeonJun.
"İzninizle, devam etmek isterim.
Dediğim gibi, ona kurduğum hayalleri anlatmak istediğimi söylüyorum ve başlıyorum içimdekileri dökmeye.
"Bu, farklı bir evrendeki tanışma hikayemiz. Choi Soobin, sınav öğrencisisin, yirmi yaşındasın ve bir iki senedir mezuna kalmışsın. Ben ise yirmi beş yaşındayım, Edebiyat için aldığın özel dersteki hocanım... Aslında edebiyat dersin en iyi derslerinden biri lakin ailen senin için fazlaca endişelendiğinden ve üstünde fazlaca baskı kurduğundan bu dersi de almak zorunda kalıyorsun. Yine bir gün birlikte basit sorular çözüyoruz; daha doğrusu sen çözüyorsun, ben de çözerken yüzünde oluşturduğun o anlamsız ifadelerini izleyip, onlara anlam yüklemeye çalışıyorum. Ah Soobin'im, Sen de benim gibi hayal edebiliyor musun o çocuksu mimiklerini? Ne zaman uğraştırıcı bir iş yapsan, hep yapıyorsun onları istemsizce. Ne kadar hoşuma gittiğini sana anlatamam bile.
Sorun bitince, bana göz ucuyla bakıp gülümsüyorsun. 'Nacizane sorumu anlayışla karşılarsınız umarım ancak bu karşı konulmaz bakışlarınızın sebebini merak ediyorum, öğrenebilir miyim?' diyorsun usulca. Sanki bunu sormanı bekliyormuşçasına hemen cevaplıyorum seni, 'Hiç, yalnızca bu nahif yüzün sahibini daha yakından tanıma isteğime bir şekilde karşı koymaya çalışıyorum Soobin. Sen de hak verirsin ya, pek de etik bir davranış olmaz.' *

yalnızlığı denemek | yeonbin oneshotHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin