Elindeki telefonun titremesi ile daldığı hayallerden sıyrıldı ve bir umut ile ekrana baktı. Yine o değildi.. En yakın arkadaşı Luhan arıyordu. Hafifçe iç çekti ve aramaya cevap verdi.
"Evet?" ağladığı belli olmasın diye biraz kısık sesle söylemişti fakat pek de işe yaramadı.
"Soo! Tanrım, yoksa yine ağlıyor musun? Lütfen Soo.. Kendini harap etme artık!"
"H-Hayır ağlamıyorum. Sadece.."
"Sadece ne? Ah, Soo.. evdesin değil mi? Oraya geliyorum. Biraz hava almaya ihtiyacın var"
"Gerek yok Lu.. Ben iyiyim."
"Hayır Soo geliyorum."
"Hayır Lu---" Soo sözünü tamamlayamadan telefon kapanmıştı. Epey inatçı bir arkadaşı vardı. Hafifçe iç çekti ve yanaklarında kurumaya yüz tutmuş göz yaşlarını silerek ayağa kalkıp banyoya yöneldi.
Luhan'ın gelmesi çok uzun sürmemişti. Telefonu kapatmasından yaklaşık yarım saat sonra Luhan, sevgilisi Sehun ile gelmişti. Kyungsoo cidden yalnız kalmak istiyordu fakat çoktan gelmiş olan birine git diyemezdi. Ağlamaktan şişmiş olan gözleri ve buruk gülümsemesi ile karşıladı yakın arkadaşlarını.
"Sana gelmene gerek yok demiştim.." diye mırıldandı.
"Ben de gelmem gerek demiştim" diye cevapladı Luhan, salona doğru ilerlerken. Kyungsoo hafifçe iç geçirerek salona geçişlerini izledi ve kapıyı kapattı.
"Benimle ilgilenmek yerine sevgilinle vakit geçirmelisin.." dedi, Sehun'a ve Luhan'a imalı bakışlar atarak.
Luhan, günde en az 3 kere arar, haftada 2 kez de evine gelirdi. Cidden.. İlgilenecek başka şeyi yok muydu?
Sehun, Kyungsoo'nun iması ile gülümsedi. "Benim için sorun yok Kyungsoo. sen benim de arkadaşımsın ve senin için endişeleniyoruz" dedi her zamanki sakin ses tonu ile.
Kyungsoo kollarını çarprazlayarak ikilinin karşısındaki tekli koltuğa oturdu. "Ben iyiyim Gerçekten. Endişe etmenizi gerektirecek bir durum yok." diye mırıldandı, inatçı bir çocuk edasıyla.
Luhan, Kyungsoo'nun bu haline gözlerini devirdi. "Cidden mi? Şişmiş gözlerin öyle demiyor ama. Yine saatlerce ağladın değil mi Kyungsoo?" dedi, kaşlarını hafifçe çatarak. Arkadaşını anlıyordu ama gerçekten.. 2 yıl olmuştu . ve Kyungsoo pes etmemişti. Hala onu bekliyordu...
Luhan, Jongin'e karşı büyük bir öfke duyuyordu. Jongin, Sehunla ikisinin de arkadaşıydı fakat Kyungsoo'ya yaptığını affedemiyordu.. O neşeli, şirin çocuk gitmiş ve yerine bir yaşayan ölü gelmişti. Kyungsoo bunların hiçbirini hak etmiyordu halbuki..
Jongin'den hala bir iz bulamamışlardı ve kayıplara karışma sebebini de kimse bilmiyordu. Ellerinde onca fotoğraf ve kanıt olmasa, Jongin'in varlığını Kyungsoo'nun hayal ürünü olarak düşünebilirlerdi bile...
"Kendine hobi edinmelisin, Kyungsoo. Bu böyle devam edemez, kendine zarar veriyorsun." diye lafa girdi Luhan. Aslında bu her zamanki normal ziyaretlerinden değildi. Sehun ile birlikte Kyungsoo için planlar yapmışlardı ve onu ikna etmek istiyorlardı.
"Şey aslında... " Luhan, gözlerini Sehun'a çevirdi ve hafifçe boğazını temizledi.
Kyungsoo merak ile kaşlarını kaldırmıştı. Luhan ne zaman bir yaramazlık yapacak olsa böyle hallere girer ve parmakları ile oynamaya başlardı.. şu an yaptığı gibi. "Çıkar ağzındaki baklayı, Lu." diye mırıldandı, Soo.
"Şey.. umm.. biz Sehun'la düşündük ki.. yani bence.. senin onu.. işte biliyorsun yani .. unutman gerek.. " Sehun araya girerek Luhan'ın söyleyemediği yeri söyledi; "Bence artık yeni birini bulmalısın Soo."
Kyungsoo kaşlarını çatarak oturduğu yerden ayaklandı "Hayır!! Bunu benden nasıl istersiniz!? O beni bırakmadı! Geri gelecek! Söz verdi!" diye bağırdı. Eli güç almak istercesine boynundaki nişan yüzüğünü tutuyordu. Sanki yeterince ağlamamış gibi yeniden ağlamaya başlamıştı.
Luhan, Kyungsoo'nun böyle bir tepki vereceğini tahmin etmişti. Hafifçe iç geçirdi ve Sehun'a yalvarır gibi bir ifade ile baktı. Onun Kyungsoo'yu ikna etmesini umuyordu.
"Sakin ol Kyungsoo.. Onu ne kadar sevdiğini biliyoruz ama 2 yıl oldu.. En kötüsünü düşünerek hareket etmeliyiz. Bence denemekten zarar gelmez.." diye mırıldandı.
Kyungsoo histerik bir şekilde hıçkırmaya başlamıştı ve bir taraftan da deli gi i kafasını sağa sola sallıyordu. "HAYIR! JONGIN BENİ TERK ETMİŞ OLAMAZ! EMİNİM BİR AÇIKLAMASI VARDIR!" diye bağırdı. Bacaklarında bedenini daha fazla taşımak istemiyor gibiydi ve kendisini yer çekiminin ellerine bıraktı.
Luhan yerinden fırlayarak yere düşmek üzere olan genci yakaladı. Artık o da ağlıyordu, arkadaşını. bu haline gerçekten dayanamıyordu.
"Soo! Kendine zarar vermeyi kes!" diye bağırdı ağlayarak.
Kyungsoo başını iki yana sallamaya devam ediyordu. Akıl sağlığı gerçekten kötü haldeydi. "Hayır... hayır..." diye mırıldanmaya başlamıştı. Jongin'in yokluğuna inanmak istemiyordu.. Kai onu terk etmiş olamazdı.. Terk etmek isteseydi... neden evlenme teklifi etmiş olsundu ki?
Kyungsoo saatlerce kendine gelememiş ve en sonunda Luhan'ın kollarında uyuyakalmıştı... Kyungsoo'yu odasına taşıyıp yatırdıktan sonra Sehun'un yanına döndü ve iç çekerek kollarını çaprazladı. "Onu yeni biri ile tanıştıralım... ama o bunu bizim yaptığımızı bilmesin..." diye mırıldandı. Sehun şaşkınlık ile tek kaşını kaldırdı. Sevgilisinin bir planı var gibiydi...// Mirabaaa ;u; öncelikle bu kadar geciktiğim için çok çok özür dilerim.. uzun zamandır hiçbir şey yapasım yok ve ilham bir kere gitti mi geri gelmesi çok uzun sürüyor ama elimden geldiğince çabuk olmaya çalışacağım! Fikirlerinizi yorum ile bildirirseniz bana çok yardımcı olursunuuuz!!!! Bir de eğer herhangi bir yazım hatası yaptıysam çok çok soriiii elimden geldiğince düzelttim ama telefonda ancak bu kadar oliyiii ;u;
Bir de bu bölümü sevgili hatunum qurda adamak istiyorum çünkü içimden geldi~ Bol kaisoo'lu günler~