1. Dosya

34 2 0
                                    

İstanbul'da sabahın erken saatlerinde Elif Arman fırından getirdiği poşeti Tuna Seydan'ın masasına koydu. "Günaydın başkomiserim." diyerek selamladı ve yerine oturdu. Tuna ona minnettar gözlerle baktığını anca İstanbul Boğazı'nı gören camdan gözünü çektiğinde görmüştü.

"Rica ederim başkomiserim,afiyet olsun." Tuna gülümsedi, sonra kaşlarını çattı: "Sen yemeyecek misin?" Elif tebessüm etti, gözlerini başkomiserinin ela gözlerine dikti. "Sağolun fakat diyetteyim." Tuna gözlerini devirdi ve Elif buna kıkırdadı. Arkadaşı Selen burda olsaydı 'yaşlı çiftler gibi kavga ettiklerini' söylerdi. Arkadaşı aklına gelince gülümsedi Elif, dile kolay 16 yıllık arkadaşıydı Selen,her şeyini bilirdi. Elif bilinçsizce cebinde telefonunu çıkardı. Arkadaşını arayacaktı.

"Selen'in sekreterine ulaştınız. Sinyal sesinden sonra mesajınızı söyleyin." Elif bocaladı,arkadaşı ne kadar acil işi olursa olsun ona dönmenin hep bir yolunu bulurdu. "Yüzünden düşen bin parça,sevgilin telefonunu açmadı mı yoksa?" Elif kaşlarını çatarak Tuna'ya döndü. "Sana kaç kere diyeceğim,benim bir sevgilim yok. Arkadaşım telefonunu açmıyor."

Tuna güldü,Elif'le uğraşmayı severdi. Fakat bu sefer ciddiydi,her zamanki gibi gülerek cevaplamamıştı. "Selen iki gün önce Erasmus'tan döndüğünü söyleyen bi email atmıştı,dün de aradım fakat geç diye açmamıştır diye düşünmüştüm."

Tuna Elif'in gözlerideki endişeyi görmüştü. "Sakin ol,belki daha uyanmamıştır,bir de öğlen ararsın olmadı gps'ine bakarız,endişelenm-"

"Merkez 45-25,Merkez 45-25.Muhtemel cinayet vakası,tekrar ediyorum muhtemel cinayet vakası."

Tuna masadaki telsizi aldı ve düğmeye bastı:"Burası 45-25,hemen olay yerine intikal ediyoruz" Elif üstüne kendine büyük gelen deri ceketi geçirirken bildiği bütün duaları okuyor,bunun sadece bir tesadüf olması için yalvarıyordu.

27 dakikalık bir sürüşten sonra İstanbul'un gecekondularla dolu olan mahallesine girmişlerdi.Yollar o kadar bozuktu ki araba sürekli savruluyor ve zıplıyordu. Sonunda polis şeritleriyle kapanmış olan binaya gelmişlerdi. Binanın dış cephesi yer yer dökülmüş,rutubete teslim olmuştu. 

Eldivenlerini takıp binanın içine girerken içindeki sesleri susturmaya çalışıyordu Elif,tesadüflere fazla inanan biri olarak bu öylesine bir olay değildi,bütün hayatını kasıp kavuracak bir adımdı. "Elif komiserim,kadının üstünden kimliğini bulabileceğimiz bir şey çıkmadı. Olay mahalinde cinayet silahı olabilecek şüpheli bir alet de bulunamadı. Kadının ölüm nedeni ancak otopside çıkacak."

Elif derin bir nefes aldı ve içeri girdi. Oda ışıksız ve boğuktu,içerisi rastgele eşyalarla dekore edilmişti. Elif kadını gördü, duvar köşesinde cenin pozisyonunda yatmaktaydı. Kanlı kaplı kalın örme bir kazak ve dar kot pantolonuyla oldukça tarz duruyordu. Uzun saçlarına perma yapıldığı çok belliydi.

Elif'in gözleri doldu, neredeyse bir fısıltıyla "Bana sol bileğini açar mısınız?" diye sordu yanındaki kriminal görevlisine. Görevli kadına eğildi,kadını sırtüstü çevirdi,kadının yüzü tanınmaz haldeydi.Yavaşça sıyırdı maktülün kolunu,kolunda yarısı çizilmemiş bir kelebek vardı.

"Elif!" Tuna son anda yakaladı Elif'i. Elif tepki veremiyordu, Tuna'nın kolunda olmasını umursamadan kendi kolunu sıyırdı,maktülün kolundaki kelebeğin diğer yarısı ondaydı. "SELEN!" Elif'in haykırışları küçücük odayı inletti,hüngür hüngür ağlıyordu. Tuna da şoktaydı ama Elif'i dışarı çıkarması gerekiyordu. Elif'i kucakladı ve dışarı çıkardı,Elif kucağındaki bir bebek kadar masum geldi gözüne.

Elif ve Selen arkadaşlıklarının onuncu yılı şerefine Muğla'ya 3 günlük bir tatile çıkmışlardı.Tatilin son günü Selen'in fikriyle bir dövmeciye gelmişlerdi,arkadaşlıklarını vücutlarına kazıyacaklardı ki ömür boyu unutmasınlar. Selen seçmişti kelebek olmasını çünkü arkadaşlıkları bir kelebek kadar güzel ve zarifti.

Dava DosyalarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin