Asya yurt arkadaşlarıyla pek anlaşmadığı için genellikle yalnız takılırdı. Asya bilgisayarından etrafındakilerin kim oldugunu araştırırken lara geldi
"selamm" dedi lara
Asya bilgisiyarından kafasını kaldırdığında gelen kişinin lara olduğunu görünce koşarak sarıldı gözleri dolmuş halde. Lara da hiç bir şey anlamadan karşılık verdi. Ayrıldıklarında lara asya nın ağladığını gördü ve telaşla
"ne oldu sana, biri bir şey mi yaptı"
Dedi lara asyanın göz yaşlarını silerken. Asya kafasını hayır anlamında salladı.
"sana ihtiyacım var" dedi titrek bir sesle.
Asya bu cümleyi kurdugunda sanki ikisininde yaraları daha çok büyümüştü. Yaklaşık yarım saat boyunca ne lara nın ne de asyanın agzını bıçak açmadı. lara suçluluk duygusuna kapılmıştı. Peki neden?
Yemekhane zili çalmıştı. İkisi de tek bir kelime etmeden yemekhaneye indiler. Yemeklerini yerken asya birden
"ben kimim lara? Niye benim, niye başkaları değil? Ben çok yoruldum. Daha kim oldugumu bile bilmiyorum." dedi asya titreyen sesiyle
"bu yaşamı sen seçtin asya ne kadar kabullenmesende sen seçtin." dedi lara. Asya anlamsız bir şekilde laranın yüzüne baktı.
"ne anlatmaya çalışıyorsun lara? Ne ima ediyorsun?"
Lara sustu konuşmadı asya hâlâ anlamsız bakışlarıyla lara ya bakıyordu.
Lara
"çok geç oldu, ben artık gideyim"
Derken yüzünde yalancı bir tebessüm vardı.
Asya odaya doğru ilerlerken müdüre nin odasından bağırış sesleri geliyordu. Yarılanmış kapıdan sim siyah parlak saçlı bir kadın görünüyordu.
"bu çocuklara bunu nasıl yaparsınız ya Vicdanınız nasıl rahat ediyor? Aa gerçi sizde vicdan da yoktur şimdi. Ama göreceksiniz bir gün foyanız ortaya çıkcak o zaman bu alaycı gülümsemenizi burdaki çocuklara yaparsınız. Tabi ölmezseniz!"
Dedi kadın kendinden emin bir şekilde. Ne anlama geliyordu bu? Ne ima ediyordu kadın? Kadınla konuşmak için bekliyordum fakat görevli odaya gönderdi.