var olmaktansa, yok olmak.

5 2 3
                                    

İyi okumalar.

-

Midesi bulanıyor, aynada gördüğü kişiyle canı yanıyordu. Kollarından oluk oluk akan kanlar, şişmiş gözler, dağınık saçlar ve kendinden nefret eden küçük bir çocuk.

Daha bu küçük yaşında neler yaşadı acaba? dedirtecek olmayan bakışlar hissediyordu üstünde. Sahiden neler yaşamıştı? Hatırlıyor muydu? Tek hatırladığı bugün okula gitmesi gerektiğiydi ki annesinin sesini de daha yeni yeni işitmişti.

" Kaç saattir bağırıyorum sana jungkook, odanın kapısıda kitli hemen dışarı çık okula geç kalacaksın. Ayrıca okul formanı bol aldım vücudun gözükmesin diye. Senin iyiliğin için."

Onun iyiliği? İnsanlar böyle mi iyilik yaparlar? İyilik dediğin iki tarafında mutlu olması değil mi? O zaman neden annesi mutluyken o parçalanıyordu.

Aklındaki düşünceler neden varlar ki? Onlar yüzünden hiçbir şey düşünemiyordu küçük çocuk ama artık hayal dünyasından çıkıp hazırlanması gerekiyordu. Aynada son kez iğrendiği insana bakıp yüzünü buruşturmuştu. Ardından kollarını sarıp üstüne kendine üç kat büyük gelen tişörtü geçirip altına da bol bir pantolon giymişti. Siyah bir maske takıp saçını öne doğru taramış ve gözlerini kapatmasını sağlamıştı.

İşte istediği görüntü buydu. Var olmak ama yok olmak.

Çantasını sırtına geçirip odadan çıkmış ve annesine bakmadan dışarı çıkmıştı. Kulaklığını takıp rastgele bir müzik açmış ve yavaş yavaş yürümüştü. Etrafına bakınırken gördüğü şeyle derin bir nefes almıştı. Her zaman ki gibi okulun en yakışıklı çocuğu ve arkadaş grubunun yanından geçip gitmesiyle arkalarından bakakalmıştı, tekrardan yürümeye devam edip omzunda hissettiği kolla ayaklarının yere çivilendiğini anlamış ve başını yana döndürüp kendi zorbasının gülünç bir yüz ifadesiyle onunla konuştuğunu görmüş ama işitmemişti. Sokakta bir şey yapmazdı biliyordu ama neden bu kadar korkuyordu. Bir hafta önceki gibi üstünü çıkartıp bütün sınıfa çiziklerini mi gösterecekti yoksa.

Avucunun içine tişörtünü almış ve sıkmıştı. Zorbasının değişen yüz hatlarına şahit olmuştu. Ona cevap vermediği için olsa gerek. Etrafına bakıp tekrardan ona döndüğünde küçük çocuk sadece daha 15 yaşında bu kadar zorbalığı neden gördüğünü ve bunun adaletsiz olduğunu düşünüyordu. Bir anda hissettiği acıyla yere düşmüş ve elini koluna bastırmıştı. Zaten kolu fazlasıyla sızlıyordu şimdi ise yediği tekmeden yaranın açıldığını anlamıştı. Hemen eliyle baskı yapıp ayağa kalkmış ve koşarak oradan uzaklaşmıştı.

Gizlice bir ara sokağa girip tişörtünün kollarını yukarı çekmiş ve çantasından çıkardığı bezle koluna tekrardan bağlamıştı. Eski kanlı çöpü çok uzağında olmayan çöp kutusuna fırlatmıştı. Eskiden olsa ağlaya ağlaya bir yere çöker ve akşama kadar orda kalırdı ama mutluluğu gibi hislerinide kaybetmişti. Ağlayamıyordu. Ağlamak istiyordu ama yapamıyordu.

Derin bir nefes almış ve okuldan içeri girmişti. Sınıfına yürürken yanından yürüyen o çocuğa ve arkadaşlarına bakmıştı. O çocuk çok şanslıydı. Güzeldi, yakışıklıydı, arkadaşları vardı, ailesi iyiydi. Her kavga çıksa onu okulda teselli ederlerdi. Onun gibi olmak istiyordu. Gerekirse her şeyi yapardı, yeterki onun gibi sevilsin. Çokta gözü yoktu azda olsa olurdu ki. Sadece bir kişi bile sevse onu, kendine layık görmezdi ama sevilmenin nasıl bir duygu olduğunu merak ederdi. Tekrardan güzel çocuğa yani adının Kim Taehyung olduğunu bildiği çocuğa bakmıştı.

Çok geçmeden sınıfına girmiş ve en arka sıraya geçip başını sıraya yaslamıştı. Herkes o yokmuş gibi davranırdı. Ne normal hayatta ne de gözleri önünde zorbalık gördüğünde o yoktu. Sadece bir hayaletten ibaretti. Arada zorbasından korktukları için bir kaç kıkırtı çıkarırlar ardından susup sadece izlerlerdi.

Bir kaç dakika sonra hocanın gelmesiyle hocaya ve yanındaki kişiye bakmıştı. Taehyung neden bu sınıftaydı ki? Onun sınıfı üst kattaydı. Ardından hocanın konuşmasıyla ona kulak kesilmişti.

"Evet arkadaşlar hepiniz Taehyung'u tanıyorsunuz zaten. Basit bir sınıf değiştirme olayı oldu artık Taehyung bizim sınıfımızda, ona iyi davranın."
Etrafına baktığında herkes'in Taehyung'u dikkatle ve gülümseyerek izlediğini farketmişti. Aslında olması gereken buydu. O çok güzeldi.

Aklına gelen şeyle boş sıralara bakmış ve çoğu kişinin oraya oturması için işaret ettiğini görmüştü. Küçük çocuk zaten kimsenin onun yanına oturmayacağını bildiğinden başını tekrardan sıraya yaslamış ve dışarıyı izlemişti.

Ta ki yanında hissettiği hareketlilikle gözlerini büyütene kadar. Yavaşça doğrulup yanındaki kişiye bakmış ve kaşlarını çatmıştı. Neden buraya oturdu ki? Bu çok mantıksızdı.

Taehyung'un ona dönmesiyle kaşlarını düzeltmiş ve ona bakmıştı. Taehyung'un bir anda kocaman gülümsemesiyle ne yapacağını şaşırmış ve sadece gözlerini taehyung'un gözlerine dikmişti. Çok geçmeden Taehyung'un elinin havaya kalktığını görmüş ve kendisini tanıtmaya başladığında ne yapması gerektiğini bilmediği için yutkunmuş ve onu dinlemişti. Taehyung sustuğunda derin bir nefes almış ve etrafına bakınmıştı. Herkes onları izliyordu bazıları şok olmuş bazıları ise sinirle ona bakıyordu. Küçük çocuk dudaklarını ısırıp havada olan eli sıkmamış ve hemen başını sıraya gömmüştü.

Korkuyordu, yine ona bakıp gülecekler veya dalga geçecekler diye korkuyordu. Hiçbir şey yapmayacaktı. Zaten hocada bunu anlamış gibi dikkatleri üstüne çekip ders anlatmaya başlamıştı.

-

Bu yaştan başladım. Olması gereken buydu merak etmeyin smut küçüklükte olmayacak. Sadece küçüklük aşkı gibi düşünün.

Umarım beğenirsiniz.

BeautéHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin