duygular.

1 1 0
                                    

İyi okumalar

-

Tanrı neden yaratmıştır insanları? Kendi egosu yüzünden mi? Yarattıklarına bakıp egosunu tatmin etmek için mi? Bu bile bizi bir obje yapmaz mı?

Her zamanki gibi odasında oturmuş ve bu sıralar zorlandığı derse kafayı takıp, saatlerdir çalışıyordu küçük çocuk. Bu kadar takıntılı olması kesinlikle annesinden kalma bir özellikti. Tabikide bunu derslere yansıtması onun için iyiydi. Peki ya annesi? Annesi sadece para ve güzelliğe takıntılıydı. Bu evrende her şeyin parayla olacağını düşünüyordu. Güzelsen paran da olurdu. Paran varsa güzel de olurdun. Peki, duyguları hangi kafese sokmuştu? Duygular insanı, insan yapmaz mıydı? Annesini yapmamıştı. Annesi sadece evlendiği başka adamdan yaptığı kızın güzelliğini ve başarısını düşünürdü. Kızı onun şekillendirdiği bir resimdi adeta. Peki ya o? O kimdi annesinin gözünde? Yaşamaya bile lâyık görülmeyen bir varlıktı o. Bunu kendisi söylemiyordu annesi zaten bu konuyu binlerce kez dile getirmişti. Yine de annesini seviyordu, belki bir umut annesi de onu severdi.

Küçük çocuk yetim dünyaya gelmişti. Babasını sadece resimlerde görürdü. Çok güzeldi babası, sadece yakışıklı değil gerçekten çok güzeldi de. O zamanlar annesinin farklı olduğunu görebiliyordu. Annesinin gözlerindeki duyguyu hissedebiliyordu şu ankinin aksine. Annesi birkaç yıl babasının yasını tutup bir gün eve bir yabancıyla gelmişti. Çocuk annesine baktığında onun değiştiğini hissetmişti ama bir şey yapamamıştı. Sonuçta o çok küçüktü. Daha kendisine bir şey yapamıyorken annesini nasıl koruyabilirdi ki?

O günden sonra her şey değişmişti. Hayatı, evi, arkadaşları ve en önemlisi annesi. Artık duyguları olan genç kadın yoktu. Artık eski, duvarlarını annesiyle boyadığı evi, yan komşuda ki her şeyinde yardım eden ve öz abisi gibi sevdiği abisi yoktu. Her şeyi elinden almışlardı çocuğun.

Giderek özgüvenini kaybetti, sonra annesini. Kimse onu görmesin diye her dakika yok olmak istediği dile getirirdi hep. Hiçbir ortama girmez ve arkadaş edinmezdi çünkü kendine yakıştırmazdı. Daha kendini sevemeyen biri nasıl başkasını severdi ki?

Düşündü çocuk her zamanki gibi daldı düşüncelere. Eskileri düşündü, abisini düşündü, babasını düşündü..

Küçük çocuğu uyandıran şey ise kafasına yediği birkaç kağıt parçası ve annesinin bağırmasıydı. Yine bağırıyordu, yine neden hayatta olduğumu sorguluyordu. Ne yapmıştı ki küçük çocuk? Sadece odasında oturmuştu annesi neden böyle bağırıyordu?

Dolmuş gözlerini annesine çevirmişti ve onun sesini algılamaya başlamıştı.
"Sana kaç kere söyledim, bu notların hâli ne? Hiçbir şeyi haketmiyorsun sen. Hem çirkinsin, hem vücuduna bak benim üç katım. Hem de derslerinde berbatsın. Ne bu not neden tam puan almadın? Bir şeyde mükemmel ol bari. Kardeşini görmüyor musun? Biraz onu örnek al. Neyini eksik ettik söyle ha. Seni o okula gönderende kabahat. Hiçbir şeyi haketmiyorsun. Bir dahakine şu notu görürsem iki gün sokakta yatırırım seni duydun mu beni?" bitmişti. Sonunda susmuştu. Çocuk bir şey dahi demeden annesi kapıyı sertçe kapatıp gitmişti. Çocuk sonunda tutuğu göz yaşlarını yavaşça akıtmaya başlamıştı.

Aradan kaç saat geçti bilmiyordu. Artık sersemlemişti. Ayağa kalktı ve camı açtı. Yüzüne vuran sert rüzgarla kasılan yüzünü hareket ettirdi ve derin bir nefes aldı. Alışmıştı aslında ama tutamıyordu kendini de. Artık gerçekten üşümeye başladığın kapıyı kapatıp yatağına uzanmıştı. Gözlerini kapatmış ve bir şey düşünmemek için öğrendiği yöntemi uygulamıştı. Bunu genellikle her akşam yapardı. Gözlerini kapattığında sadece siyah rengini düşünüyordu. Her şey siyahtı onun için. Böylelikle bir şey düşünmeden rahatlıkla uykuya dalıyordu..

-

Bir bölümünde sonuna geldik. Bu biraz daha kısaydı ama gittikçe uzatacağım merak etmeyin.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 29 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BeautéHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin