Rose, biyoloji dersinin sıkıcılığına dayanamayıp kafasını sırasına gömdü. Biyoloji dersinden nefret ederdi. Birkaç dakika kestirdikten sonra isminin söylemesiyle uykulu gözlerini hocasına dikti.
''Sizin bu konu hakkındaki yorumunuz nedir Bayan Parker?'' Bu soruyu cevap veremeyeceğimi bile bile sorduğu yüz ifadesinden okunuyordu.
''Dersi dinlemedim hocam, kusura bakmayın.''
''Bu ne vurdumduymazlık, bu ne rahatlık—'' hoca Rose'a atacağı fırçayı tamamlayamadan içeriye bir şahin girdi. Evet bildiğiniz kuş olan şahin. Herkes çığlık atıp şaşkınlıkla sınıfın içinde uçan şahine bakıyordu. Rose'un sırasına kondu. Rose herkesin aksine tepkisiz ve sakindi. Biraz tedirgindi ama bu.ilginçliklere alışmıştı ne de olsa. Şahinin ayağına sıkıştırılan notu açıp okudu. Not alınınca şahin sınıftan çıktı ve uzaklaştı. Rose notu okuyunca telaşlandı ve etrafındakilerin dehşet dolu bakışlarına aldırmadı, hocasının yanına gitti.
''Hocam lütfen dışarı çıkabilir miyim?'' Biyoloji hocası şokta olsa bile disiplininden ödün vermeyip bu isteği reddetti.
''Hocam lütfen çok önemli.''
''Hayır Bayan Parker. Geçin yerinize''
''Pişman olabilirsiniz ama.'' diye uyardı Rose.
''Beni tehdit mi ediyorsun?!'' Halbuki o, hocayı tehdit etmemişti sadece olacakları tahmin edebildiğinden uyarıyordu.
Hocanın son uyarısına aldırmadan sınıfa döndü. ''Arkadaşlar şuan çok ciddi bir durumla karşı karşıyayız. Beni dinlemek zorundasınız. Lütfen hepiniz camlardan uzaklaşın. Şu köşede toplanın ve yere çömelin. Lütfen.'' Öğrenciler Rose'un dediğini yaptılar.
Rose deli gibi telaşlıydı. Ona verilen sezgiler harekete geçmişti ve bu onu telaşlandırıyordu. Bir hata mı yapmıştı. Neydi şimdi bu olanlar?
Bİr anda camlar kırıldı ve herkes çığlık attı. Rose hariç. Rose yere saçılan cam kırıklarından birini alıp omzundan bileğine kadar derin bir çizik attı. Yavaşça gevşeyen derisi yere düştü. Orta kilolu, pek güzel sayılmayan Rose'un içinden zayıf ve bir çok mankene taş çıkartıcak türden güzel bir kız çıkmıştı. Rose son savaşçıydı.
İçeri atlayan maskeli bir adam ''İlk görevin Rosy!'' dedi muzip bir sırıtmayla. Hayır Rose bunu yapamazdı, yapmazdı. Yıllarının geçtiği bu okulu yerle bir edemezdi. Bu okula zarar verme istekleri Rose'da bir ampule ışık vermişti. İyilerin düşmanları kötüler olabildiği gibi kötülerin düşmanı iyiler olabilirdi. O kadar iyi bir insan olmasına rağmen Rose kötülerdendi. Saflığına yenilip bunu kendi seçmişti. Sonya neden ona bunu açıkça söylememişti. Rose çaresizdi. Bu işte tek başınaydı artık.
''Hayır bunu yapmayacağım ben kötü biri değilim.'' diyebildi titrek sesiyle.
''Kaderini kendin çizdin Parker. Geri dönüşün intihardan başka bir şey değil.'' dedi maskeli adam.
kapının menteşelerinden sökülüp yere çakılmasından oluşan sesle Rose arkasını döndü. Sonya karşısında duruyordu. Şuan hiçbir şey Rose'un dünyası gibi toz pembe değildi. Tamamen karanlıktı.
''sizden değilim ben Jack. Bundan sonra değil.'' dedi Rose ve silahı olan bıçaklı yelpazeleri Jack adlı masakeli adama fırlattı. Yelpazeler Jack'in karnına derin yaralar bırakıp Rose'a geri döndüğünde Jack şaşkındı. Böyle bir şeyi beklemiyordu. Onlar savaşçıydı. Rose'un atağı normal bir insanı anında öldürürken Jack'te sadece kedi tırmığı etkisine sahipti.
Jack Rose'a sağlam bir tekme attı. rose arkasındaki duvara çarptı ancak hemen sonra yelpazesiyle bir dalga oluşturup Jack'i havalandırdı . Fırsatta yararlanıp sertçe üç yumruk ve kuvvetli bir tekme attı. Bir kez daha vuracakken Jack Rose'u tavana doğru savurdu. Rose tavana ayağıyla basıp takla atarak Jack'e tekrar bir tekme attı.