5 arkadaşımda başımda bekliyordu. Elimdeki anahtarı nereye geçireceğimiz hakkında hiçbir fikrimiz yoktu. Mattel adamları bana sadece kapının ben olduğumu söylemişlerdi. Bu ne anlama geliyor onu bile bilmiyordum. Dreamhouse'un bahçesinde oturmuş 6 kişi bunu düşünüyorduk.
Düşünmekten beynimin ağrıdığını hissettiğimde kafamı gökyüzüne doğru uzattım. Aslında bakarsak plastik bir beynim vardı ama sonuç olarak o bile ağrımaya başlamıştı. Etrafta gezindi gözlerim biraz. Yavaş yavaş canlılığını yitiren pembe rengini izledim biraz. Yuvamın soluşu içimde inanılmaz kötü bir his bırakıyordu.
"Acaba dreamhouse'un kapısına mı takmalıyız. Portal gibi düşünün yeni bir yere açılır belki."
Felix'in ortaya attığı fikirle Chan mantıklı diyerek kapıyı denedi ama anahtar içine bile girmeyince, bununda işe yaramadığını anladık. Herkes oflayarak tekrar düşünmeye başladı
"Çocuklar ben bir Barbie'yim, bu kadar çok düşünürsem ölebilirim!"
Somi'nin ağlayarak çıkardığı seslere, Karina koluna vurarak cevap verdi.
"Barbieler işe yarıyor hayatım sen aptal bir sarışından başka bir şey değilsin."
"Konuştu depresif Barbie."
"Neyseki bin tane kopyası olan klişe barbielerden değilim."
Didişmeleri Somi'nin kollarını birbirine bağlayıp somurtması ile kesildi. Chan da ikisine gülerek arkasına yaslandı.
"Oğlum annen değil mi bu kadın senin, Nereye gitmiş olabilir?"
Hyunjin'in isyan dolu konuşmasıyla gökyüzünde olan bakışlarımı ona yönelttim. Doğru, annemdi. Bilmem der gibi omzumu silktim. O da göz temasını kesip arkasına yaslandı bir süre sonra.
Annem...
"Belki de hissetmen gerekiyordur Jisung."
Ne dediğini anlamadığımı belli eder şekilde Karina'ya döndüm. Nasıl hissedebilirdim ki, neyi hissetmem gerekiyordu?
"Bak şimdi napalım biliyor musun, eline anahtarı al ve sakinleş."
Masanın üzerindeki anahtarı elime alıp, arkama yaslandım. Stresli olduğumu anlıyordu. Karina çok fazla şeyi anlıyordu. Derin nefesler alarak kendimi sakinleştirdim.
"Düşün şimdi tamam mı? Bir kapı falan hayal et."
Düşündüm. Pembe, simli bir kapı düşündüm. Üzerinde büyük harflerle "Mom and Son" yazan bir kapı bu.
"Şimdi anahtarla o kapıyı açtığını düşün Jisung içeri gir."
Yavaş yavaş adımlayarak elimdeki anahtarı kapının kilidine soktum. Çevirip pembe kapının açılmasını izledimbir süre. İçeri girecek cesareti bulamadım kendimde, yüzleşmek istemedim belki de. O kapının arkasında annemi bulamamak çok korkuttu beni.
"Jisung o kapının arkasında anneni bulacaksın sana söz veriyorum. Sadece içeri gir tamam mı?"
Adımladım. Belki bir kaç adım attım emin değilim ama girdim içeri. Oradaydım, evimde. Sarı mobilyalar, ahşap mutfak, boyumu ölçtüğümüz duvar, annemin bana okuduğu kitaplar, çadırdan evimiz her şey buradaydı. Burası odasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Barbie
FanfictionMinho aynen dreamhouse da yaşıyorsun Ken falansındır sen şimdi Jisung hayır ben Jisung'um! Ken büyük ihtimalle plajdadır Minsung Barbie's au