1990'lı Yıllar...
Çocukluk yılları,
Yıl 1990, aylardan temmuz. Evin içerisinde bir koşuşturmaca hakim. Babam eve geldi, annem ise babama yemek hazırlayabilmek için nefes nefese kalmış idi. Ben Hüda, henüz 8 yaşındayım. Bu sene 1. sınıftan mezun oldum. Okulumuzda okuma bayramı gerçekleşmişti herkes anne babasıyla çok mutlu görünüyordu. Lakin ben yalnızdım. Fotoğraf karelerinde yanımda kocaman bir hiçlik vardı. Annem zaten beni hiç önemsemezdi, babam yüzüme bile bakmaz beni yalnızca bir hizmetçi olarak görürdü. Ne yazık ki bu önemsiz hayatta kardeşlerim ile kendi başımıza kalmıştık. 5 kardeş idik. 4 kız 1 oğlan. Kardeşim Hasan belki de babamın evlat yerine koyduğu tek çocuktu ona pek ilgi göstermese bile o bizim gibi değersiz değildi. Bizim gibi hizmetçi yerine konulmazdı. Kardeşim Hasan annem içinde önemliydi ona zarar gelse kıyamet kopar, bizi suçlardı. Sonuçta babamın evlat yerine koyduğu tek kişiydi. Sabah okul heyecanı ile kalkar hızlıca hazırlanırdım. Okulda çoğu zaman kendimi mutlu hissederdim. Birazcık özgüven hissederdim kendimde. Ama içimde varlığını yok etmeyen tek bir duygu vardı hep, değersizlik.
Öğle arası okuldan yemek için döndüğümde ahırdaki hayvanların temizliğini yapardım. Ellerime bolca kolanya sürer, arkadaşlarıma mahçup olmak istemezdim. Tekrar eve geldiğimde ödev yapmaya fırsatım olmazdı. Kardeşlerim daha küçük oldukları için annem bana bir sürü ev işi bırakırdı. Bu hayatta ailemden belki de ilk ve tek öğrendiğim şey kız çocuklarına asla değer verilmemesiydi. Ama benim kendime vermiş olduğum bir söz vardı oda, ilerde bir kız çocuğum olursa eğer ,ona kendi ayaklarının üstünde durmasını öğreteceğimdi. 3 kız kardeşim vardı; Çağla, Bige ve Zeynep onlara genelde halam bakardı, ben okuldayken. Ama akşam halam gittiğinde tüm sorumluluk bana kalırdı annem sadece kardeşim hasan ile ilgilenirdi. Anca gece geç saatlerde ödevlerimi yapabilirdim. Babama kalırsa beni okutmamakta kararlıydı ama ben her gün yalvar yakarda olsa okula gitmeyi başarabiliyordum. Hayatta tek sığınağım hemen hemen herkesin sevmediği okuldu. Arkadaşlarım okula gelirken annelerine yalvarırdı gitmemek için onları gerçekten anlamıyordum benim mutlu olabildiğim tek yer onlar için nasıl bu kadar acı vericiydi. İşte benim çocukluğum böyle geçti sorumsuz bir annenin sorumlulukları yüklendi küçücük omuzlarıma. Umursamaz bir babanın sevmeyen gözleri vardı üzerimde. Henüz küçücük iken onlara hizmet etmeye zorlanan bir çocuktum ben...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayatın Gözünden Annem
Ficção CientíficaŞiddetle büyüyen Hüda, geriye kalan 4 kardeş, Sorumluluk almayan anne, umursamayan baba ve onların yaşantısı... Zor bir hayatı olan Hüda kardeşlerin büyüğü, onları yetiştiren bir abla.