Yağmur yağıyordu Rus Çarlığı hızlı adımlarla koşuyordu arkasından gelen insanlardan kaçıyordu en önlerinde ise biricik oğlu...öleceğini anladı ama o öldükten sonra cesedine neler yaparlardı onuruna dokunurdu bu arkasından gelen guruba baktı artık bir gurup yoktu sadece oğlu hızlı adımlarla elinde bir silah ile geliyordu aynı bir azrail gibi..Rus Çarlığı yolunu uçurumun olduğu yere çevirdi artık koşmaktan ayaklarından kanlar akıyordu uçurumun kenarına gelince durdu yerdeki yağmur birkintisinden yansımasına baktı koskaca Çarlık yara bere içindeydi kıyafetlerinde önemli olmayan ufak yırtıklar vardı hırpalamıştı her yeri sonra arkasına baktı oğlu...Biricik oğlu elindeki silahı öz babasına doğrultmuş yaklaşıyordu birazdan baba katilliği zevkini tadacaktı..
Sovyet:Sonun geldi baba... seni öldürmeden önce son bir sözün varmı?
Rus imparatorluğu güldü ona bu zevki yaşatmayacaktı onu kimse öldüremezdi yüce Rus İmparatorluğu öldürülemezdi anca kendi iradesiyle ölürdü bunuda kanıtlayacaktı şimdi azrail gibi dikilen oğluna...
Rus Çarlığı:Ah aptal oğlum sen beni öldüremezsin çünkü tanrı benle...beni sen öldüremezsin ben kendimi öldürürm..
Sovyete dönüktü sonra iyica yaklaştı uçurumun kenarına uçurumun aşağısındaki Karadeniz'in dalga sesleri geliyordu kulağına hafif bir tuz kokusu ile Sovyey babasının ne yapacağını anladı şaşkınlıkla gözlerini açtı
Rus Çarlığı sırıttı kartal gibi açtı kollarını,kendine rüzgara bıraktı bir süre sonra yavasça kendini bıraktı o çok sevdiği engin denizin maviliklerine bedeni aşağı doğru süzülürken Sovyeti gördü büyük bir hayal kırıklığı yaşıyordu çünkü tetiğe basamamış babasının o beynini parçalayamamıştı cesedi bile bulunamayacaktı çünkü Rus İmparatorluğu aynı kayıp şehir Atlantis gibi engin denize gömülcekti...
Son bir kez gülümsedi Rus Çarlığı sonra sertçe denize düştü sert düşüş başını döndürmüştü sonra gözlerini kapayıp kendini derinliklere bıraktı.....