~

68 13 157
                                    

"Alarm çalmadığına göre hâlâ 'uyumak için biraz vaktim var demektir' düşüncesi yarı uykuda olan beyin için bir nimettir. O süre boyunca alabileceğiniz ne varsa almak istersiniz. Hatta kendinizi o kadar kaptırırsınız ki çoktan çalmaya başlamış olan alarmı artık duymazsınız.

Uyku bir felsefedir hatta bir yaşam biçimidir. Bana kalırsa uykuların tatları vardır, örneğin; gece uykusu iyi alındığı sürece çok lezzetlidir ama bence elimizdeki küçük dikdörtgen kutular bazen bizi bu lezzetten mahrum bırakıyor.

Gece yapılan sabahlama etkinliği sonrası yapılan bana kalırsa sızma dediğimiz uyku yavandır, tadı ne iyidir ne kötü öğlene doğru uyandığından insan saçma bir sinire sahiptir."

"Peki ya gündüz uyuduğumuz uyku, sizce onun tadı nasıldır efendim."

Aklımda 'lafımı bölmeseydin öğrenebilirdin gerizekalı' lafı eşliğinde bir kaç küfür raks ederken istifimi bozmadan soruyu soran öğrenciye dönüp bir süre baktım.

"Gündüz uyanıp yine gündüz uyandığımız bazen gece saatlerinde olan uyku berbattır. Vücut yorgundur, gerekli besin alınmadığından açlık ve yine sinir hakimdir bana kalırsa tadı ağzı yakan bozuk yemiştir."

"Acaba bir şey sorabilir miyim? Profesör, bunun derse geç kalmanızla ne alakası var?"

"Lezzetli bir yemek yiyordum ve sanırım yemeğim bölünmesin istedim..."

Sınıf metaforumu anlamamış olacak ki yüzüme ölü balık gibi bakıyordu bu da açıklama yapma isteği hissettirdi. Ellerimi sıvazlayıp devam ettim.

"Uyuya kalmışım. Her neyse ders bitti çıkabilirsiniz gençler."

Tırnaklarımı masaya vurarak çıkarttığım ritmik ses eşliğinde amfiyi boşaltan 'benden en fazla beş yaş küçük' öğrencileri seyrediyordum ki gözüme biri takıldı daha net görebilmek adına gözlüğümü itip öğrenciyi biraz daha yakından bakmak için hafifçe eğildim.

Sıradan üniversiteli bir genç neden tek başına amfide oturur ki arkadaşlarıyla takılmak yerine?

Acaba arkadaşı mı yok yada sevgilisi?

Yine durup dururken birinin hayatını çözümlemeye başlamıştım ki gölgesi üzerime düşen bir öğrenci fazlasıyla kalın sesiyle bana bağırana kadar.

"Derse girmeyeceğim yoklama kağıdını alabilir miyim?"

"Hayır alamazsın, sebep?"

"Peki neden alamam?"

Karşımdaki gerizekalı laf anlayacak gibi değildi ve ben ilk günden zaten çok dikkat çekmiştim. Yetmezmiş gibi nefes almadan hızlı bir şekilde konuştuğum için sesim gitgide tizleşiyordu ve daha çok gerilmeme sebep oluyordu.

Cevap vermek boşunaydı... Yaşlarımızın yakın olmasını fırsat bildiği için böyle davranabileceğini sanıyor olmalıydı.

Yavaşça önümdeki kağıtları toplayıp çantama koydum ardından kalkıp amfiden çıktım peşimde bekleyen öğrenciye karşı.

Tarihçi 1- Öğrenci 0

Üniversitedeki ilk günüm olması biraz sıkıntılı bir durumdu, okuduğum üniversiteye bile alışmam çok uzun sürmüşken iki katı olan bu okul beni zorlayacaktı çünkü ben ne nerede hiç bir şey bilmeden bu üniversiteye başvurmuş üstüne hiç bilmediğim bu şehire taşınmıştım.

Aklımda amfideki çocuk elimde destelerce kağıt ile ilerlerken arkamdan birinin tam ismimle seslendiğini duydum. Bu garipti çünkü daha kimseyle iletişime geçmemiştim geçsem bile tam adımı bilmesi... Dönüp baktığımda öğrenci olamayacak kadar yaşlı ama bir o kadar da genç biri tüm samimiyetiyle bana doğru geliyordu.

Refleksif olarak bende ona doğru yürümeye başladım ve okuldaki tüm hocaların isimlerin yazılı fotoğraflarının da asılı olduğu panoda buluştuk. Elindeki bardaklardan birini uzatıp konuşmaya başladı.

Benden rahatlıkla yirmi santim uzundu yüzüne daha rahat bakmak için geri adım attım. Anlamış olacak ki sinsice sırıtıp konuşmaya başladı.

"Hangi kahveden içeceğinizi tahmin edemedim o yüzden sade aldım. Bu arada ben Matthew, Fransızca profesörü."

"Ahh... Tanıştığımıza memnun oldum fakat adımı nereden biliyorsunuz? Daha önce karşılaştığımızı sanmıyorum."

Gözleri ile hemen sağımdaki panoyu işaret etti. Düşündüğüm gibi tam adımı yazıp üzerine de saçma bir fotoğrafımı koymuşlardı biraz hayal kırıklığı sonrası devam ettim.

"Anladım, acaba bana odamı bulmamda yardımcı olur musunuz? Dışarıda oturmak için hava biraz soğuk."

"Bende tam onun için gelmiştim. Odalarımız karşılıklı o yüzden size yardımcı olmak istedim."

Hem yakışıklı hem centilmen... Lezzetli bir yemek mi yiyorum yoksa acı bir kabus mu görüyorum?







Ehm ehm!

Okunmayacağını bile bile kim aşk teması yazmak istedi?

A-) Gizem
B-) Gabriella
C-) 99_Kim

heavenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin